Görüş Bildir

GÜNEYİN PENCERESİ

Prof. Dr. Sabri EYİGÜN
Prof. Dr. Sabri EYİGÜN

Bir Başkasını Ezerek, Aşağılayarak Kendinizi Yüceltemezsiniz!

Onuncu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, seçime ramak kala siyasi parti liderlerine bir hatırlatmada bulundu. Ona göre, siyasetin dili bu kadar aşağılanma, hakaret ve şiddet içermemelidir. Çünkü bu siyasi savaş biçimi, seçim sonuçlarını etkilemekten ziyade, toplumun genel ruh halini ve daha da önemlisi iletişim biçimini olumsuz etkiliyor.
Öncelikli olarak şunu bilmekte fayda vardır: Şiddet ve hakaret içeren bir söylem, belki yarışma veya seçim kazanmanın bir yolu olabilir, ama tek yolu değildir. Özellikle duyguları, akıllarının önünde olan toplumlar için etkili olsa bile, en ilkel yollarından biridir.
Peki, insanları ikna etmek varken, neden kazanmak ve rakibimizi yenmek için böyle bir söylem biçimini tercih ediyoruz? Oysaki siyasette kazanmanın bir çok farklı yolu vardır. 
Bunun kaynağını bizzat bu seçimin doğasında bulabileceğimiz gibi, toplumsal bilinçaltımızda yatan ve eğitim anlayışımızdan kaynaklanan bakış açımızda da yakalamak mümkündür. İşte aslında ailede çocuğu, çevrede akrabayı, köyde rakip komşuyu aşağılama hangi duyguya dayanıyorsa, siyasi rakibi aşağılamaktan aynı duygudan besleniyor. Yani; toplumda psikolojik üstünlük kazanmanın ilk ve ilkel yolunun aşağılamadan geçtiğine inanma duygusu. Bir başka ifadeyle, kendini yüceltmek için, bir diğerini aşağılamaya ihtiyaç duyma duygusudur. Başkalarını ezerek kendini büyük gösterme duygusudur.
Bu seçimlerde partiler üzerinde, diğer seçimlerde olmadığı kadar büyük bir baskının da mevcut olduğu biliniyor. Bazı partilerin baraj korkusu varken, bazı partilerde iktidara gelme baskısı, bazılarında da kendini ispatlama baskısı var. İşte bu yüksek baskı, seçimi kazanmayı bir var olma/ yok olma mücadelesine çevirmiş durumdadır. Yok olmayı göze alamayanların veya varlığını tehlikede görenlerin tepkileri de her zaman normal olmuyor. 
Kesin olarak bilinmelidir ki, böyle bir siyasi söylem biçimi, hiçbir partiye yeni bir sempatizan kazandırmaz. Olsa olsa toplumda var olan kutuplaşmayı daha da derinleştirir. Uzlaşmacı değil de çatışmacı ve aşağılayıcı bir iletişimi güçlendirir. 
Bunun sorumluluğunu alabilir misiniz? Hem seçim meydanlarında kavgacı ve aşağılayıcı bir dil kullanacaksınız, hem de ailede eşler arasında neden çatışmanın olduğundan yakınacaksınız; Üniversitede öğrencilerin neden uzlaşamadığını ve neden sizleri dinlemeye tahammül etmediklerini dile getireceksiniz; trafikte en küçük bir sorun karşısında özür dilemek yerine kendini haklı çıkarmak için kavga edenlere barbar diyeceksiniz!
İşte bunun için boşuna 'bin düşün, bir konuş' dememişler. Kim mi demiş? Insanlar arası iletişimde dünyaya insanlık dersi veren Mevlana demiş, Yunus Emre Demiş, Edebali demiş.
Anadolu kültürünü besleyen kaynaklar işte bunlardır. 
Sahi, sizin söylem ve düşünce biçiminiz nereden besleniyor? Kendinizi yüceltmenin yollarını kimden öğreniyorsunuz?
www.sabrieyigun.com.tr


Bu Makale 2967 kere okunmuştur.