Hakkâri’de bir “Mele’nin” itelenmesi!

Geçtiğimiz hafta, yani bayram öncesi Hakkâri’de iki aşiret yakınlarının taşlı, sopalı kavgaları yine medyada geniş yer buldu. 

Şehrin kanaat önderleri ve diğer bürokratların olayları yatıştırmak için büyük çaba sarf etmesine rağmen, gerginlik üzün süre devam etti.

Bundan dolayı da HDP en ağır toplarını bölgeye gönderdi.  Buraya kadar olanlar aslında pek de yabancısı olmadığımız bir Doğu/ Güneydoğu aşiret klasiği.

Ancak ilginç olan ilk defa elinde Kuran-i Kerim’i taşıyarak olayları yatıştırmaya çalışan bir din adamının- burada melenin-  kimliğine bakılmaksızın, itelenip yere atılması olmuştur. Bu olayla birlikte belki de bölgede ilk defe elinde Kuran’ı Kerim bulunan bir din adamı yer atılmıştır.

Bu, üzerinde düşünülmesi gereken ciddi bir konudur.

Oysaki Doğu/Güneydoğu’nun sosyolojik bir gerçeği olan toplumun dine ve din adamına saygısı, diğer bölgelerle ölçülmeyecek kadar büyüktür.  Peki, ne oldu da Mele olarak bilinen din adamı bu denli itibar kaybetti, en iyi niyetle kavga edenleri sakinleştirmeye çalışırken bile itelendi ve örselendi?

Bilindiği gibi son yıllarda bölgede “meleler”  siyasi ve ideolojik eylemlerin aktörü haline getirilmişlerdir. İdeolojik bir duruş olarak da bilinen sivil itaatsizlik eylemlerinde şu ana kadar sürekliliği olan tek eylem melelerin önayak olduğu Cuma namazları olmuştur. Gerekçesi ne olursa olsun, tüm Müslümanları kuşatıcı olması gereken Cuma namazı, melelerin önderliğinde sadece belli bir gurubun siyasi ve ideolojik eyleminin bir parçası haline getirilmiştir.  Meleler bu şekilde, eylemlere bir kutsiyet katmak yerine, Cuma namazına ve asırlardır var olan ve kaynağını sadece dinin kutsiyetinden alan saygınlıklarını ideolojiye feda etmiş, halkın nazarında, adeta tarafsızlıklarını yitirerek, ideolojinin bir aygıtı haline gelmişlerdir.

Bunu yaparken sadece kendi saygınlıklarına zarar vermemiş, aynı zamanda İslam dünyası içinde belki de Kuran-ı Kerime en büyük saygıyı gösteren bir bölgede Kuran’ın da kutsallığına ve saygınlığına zarar vermişlerdir. Çünkü birçok siyasi eylemde Kuran-ı Kerimler melelerin ellerinde ideolojik pankartlar ve sloganlarla yan yana aynı işleve indirgenmiştir.  Bu, Kuran’ın kutsiyetine halel vermese de halkın nazarında Kuran algısına büyük zarar vermiştir.  İşte bundan dolayı Hakkâri’de itelenen, kale alınmayan, değer verilmeyen, yerde yatan Mele bunun en somut örneğidir.

Bunun için Hakkâri’de itelenen sadece iyi niyetli bir mele değildir; orada itelenen dinin kutsallarıdır, halkın nazarında dini değerlerin dünyevileşmesi ve siyasallaşmasıdır. Orada itelenen aynı zamanda, bölge insanı üzerinde kanundan daha fazla yaptırım gücü olan ve belki de Doğu-Batı arasındaki en temel ortak değer olan dini değerlerimizin itelenmesidir.  Çünkü tüm Müslümanların ortak değeri olan bir şey,  ideolojik eylemlerin bir parçası haline getirilirse, öteki de buna yabancılaşmış olur. Artık elinde Kuran olan bir mele görüldüğünde akıllara ortak değer olarak kabul edilen kitap değil, siyasi rakibin veya karşıt görüşün bir simgesi gelir.

İtelenen melenin bedeni, muhakkak, haksiz yere çok incinmiştir,  ama bundan daha vahim olan manevi bünyemizdeki incinmeler olmuştur.

Hakkâri’de iyi niyetli bir melenin itelenmesi bölgedeki tüm kanaat önderleri ve din adamları için ibret alınacak bir ders olmalıdır.  Çünkü görüldü ki, din siyasette kullanıldığı zaman, hem kendi sempatizanları içindeki kutsiyetini kaybediyor, iteleniyor, hem de diğerleriyle olan ortak bağını da kesiyor; toplumun bireylerini birbirine iyice yabancılaştırıyor.

Gelin hep birlikte bundan böyle dini değerlerin dünyevi ve siyasi amaçlar için kullanılmasına izin vermeyelim. Hem o değerlere hem de kendi insanımıza bunu reva görenlere müsaade etmeyelim. 

Herkesin bu sorumluluk bilinci içinde hareket etmesi temennisiyle, adını bilmediğim iyi niyetli meleye çok geçmiş olsun diyor, buruk da olsa idrak ettiğimiz ve geride bıraktığımız Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum.