DEĞER Mİ?

Yapılacak olan referandum, bir çok yanlışları varsa da, hayra alamet bir çok yönü de vardır. Kronik bir vakıa olan, din ve siyaset ilişkisi, yapılacak oylamada da varlığını göstermektedir.

Laiklik ilkesi adı altında var olan rejim, %90 dan fazlası Müslüman olan ülkemizde, dini değerleri aşağılayıcı ve Müslümanların temel dini (tesettür, cuma namazı,) vecibelerini rahatlıkla yerine getirmelerini hep engelleyici olmuş,taraftarları ise; gerici, yobaz, çağ dışı, irtica v.b. inananları aşağılayıcı söylemleri olmuştur. Buda sağ kesimin Dini siyasete alet edenlerine en büyük gerekçeleri olmuştur.

       Kendilerine ilerici veya solcu olarak tanımlayan kesimler ise, kurdukları saltanatları, hayat tarzları ve yaşamları, özgürlük olarak korumaya çalışırken, toplumu germiş, insanların en basit dini vecibelerini yerine getirmek için yapılacak düzenlemelere karşı mücadele etmeyi bir görev kabul etmişlerdir.

        Her iki kesimde, seçim meydanlarında, bunları sonuna kadar kulanmış, 1950 lı yıllardan ta günümüze kadar genelde hep sag partiler iktidar olmuşlardır.

       Ne acır ki iktidara gelen sağ partiler, bazı düzenlemeler yapmış olsalar da İnanların, dini vecibelerinin bir kısmını (çalışanların namaz ve cuma namazı, tesettür, Ramazan orucu) rahatlıkla yerine getirmelerini sağlayacak yasal düzenlemeler (fiili durum değil) yapmamışlardır. Yine; gerici, yobaz, örümcek kafa, çağ dışı... gibi hakaretlere maruz kalmalarını önleyici kanunlarda çıkarılmamışlardır. En basitin de İstanbul'un fetih sembolü olan ve Fatih Sultan Mehmed'in yadigarı Ayasofya camisi bile ibadete açılmamıştır

       Adeta sağ ve sol dediğimiz bu iki cenah, %65 sağ ve %35 sol oyları, kendi aralarında parsellemişlerdir.

       Seçimler yaklaştığında ezberlenen bir oyun vardır, o da dini değerlere saldırı yapılması, medyada kullanılması, sağ kesimin bunu oya dönüştürmesi olayı, bu seçimde de sahnelenmek istendiğidir.

      Otobüste türbanlı bir kıza, türbanından dolayı bir başka kadının hakaret etmesi ve bunun medyada! yayınlanma olayı.

       Galiba bu sefer oyun bozulacak gibi, çünkü Sn. KILIÇDAROĞLU'nun oyunu bozmak için, adım atması ve mağdur olan kızı evinde ziyaret etmesi ve destek vermesi.

       Yine, Taksimde yapılan cami inşaatına karşı çıkanlara destek vermemesi, dindar kesime olumlu ve güzel mesajlar vermesidir.

       Belki bazıları niyet okuyarak değer vermeyebilir ancak ben niyet değil yapılan işin çok doğru olduğunu, uzun vade de dinsizliğin siyasete alet olmasını önleyeceğini düşünüyordum.

        Abdullah oğ. Cündüb(ra) Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemın şöyle buyurduğu rivayet etmiştir:

      " Bir adam: "Vallahı, Allah filan kimseyi bağışlamaz" diye yemin etti. Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah: "Benim hakkımda onu bağışlamayacağıma dair yemin edep, hüküm veren kim? Ben onu bağışladım, senin amelini iptal ettim" buyurdu" (müslim. ha. isl. 5 c.513)

        Gönül ister ki, sağ dediğimiz kesimde, dini siyasete alet edenlere kaşı tavır almaları, onlara itibar etmemeleri ve "Ancak inanalar kardeştir" düsturu ile hareket edip, bunun bir seçim olduğunu, seçimden sonrada hayatın devam edeceğini, oyuna gelmemelerini söyleyebilmelidirler.

      Galiba bu seçimin güzel bir yanı, sol kesimin dinle barışma konusunda adım atmış olması ve provokatör eylem ve olaylara pirim vermemeleridir. İnşaAllah bu geçici değil kalıcı olur. Artık cami yapma, tesettür, cuma namazını özgürce kılma, nikah kıyma, dinini öğrenme... gibi konular, gerici, yobaz ve irticanın hortlaması olarak değil de, dindarların masumane ibadetleri olarak görünür, böylece sömürü düzenlerinin devamı için, dini kullanan kesimin elinde bu argümanları alınır.

       Bu güzelim ülke hepimize yeter, dinimiz, örfümüz, adetimiz, gelenek ve göreneğimiz, birliğimiz için yeter. Seçimler hep olacak, partiler, farklı fikirler sunacak, ama hayat da devam edecek.

     Komşumuzu, akrabamızı, yakınımızı, dostumuzu muhalif olduğundan onu kalbini kırmak, aşağılamak veya ötekileştirmeye değer mı?

      Ben değmez derim, çünkü;

      Enes (ra) anlatıyor: Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Kim bizim namazımızı kılar, bizim kıblemize yönelir, bizim kestiğimizi yerse işte o, Müslümandır." ( ku.sit. Nesei, iman 9 (8,105) Buharı Salat 28)

     DUA VE SELAMLARLA.