Günümüz Belası Moda

"Dervişin fikri ne ise zikri de odur" benimde öyle bir şey, yazılarımı, konuşmalarımı, düşünce ve ahvalimi, din ve dini değerler üzerine kurmaya çalışırım. Şunu iyi bilirim ki din sahibi Allah, ancak bize de tebliğ ve nasihat etmek düşer. Kimseden maddi bir menfaat beklemediğim gibi, hata ve kusurlarımdan da Rabbime sığınırım.

         Dinin, hayatımızda ki yeri azaldığı için maalesef; talep, fikir ve düşüncelerimizde de az yer kaplamaktadır. Maddiyat, fikriyat, şan ve şeref önceliklerimiz, fedakarlık gerektiğinde de, dini değerler hep ön planda olmuştur.

        Birde hayatımızın merkezinde giderek yer alan moda, bizleri esir almış, zavallı durumuna düşürmüş, aklımızı kullanamaz hale gelmişizdir.

         Ne giyeceğimize, nereye gideceğimize, koltuk takımımıza, saç stilimize, vücuttaki dövme ve bakımına, çatal, bıçak takımımıza, dinlediğimiz müziğe, ayakabımıza, okuduklarımıza, hatta konuşma biçimimize kadar etkili olmaya başlamış, dinin yerini moda almıştır diyebiliriz.

        Moda çağımızın hastalığı haline gelmiş, bizleri birer gönüllü köle haline getirmiştir. Dinimizin şiddetle yasakladığı "İsraf"ı özendirici bir duruma getirmiş, ekonomik dengeleri bozulan evli bir çoğunun dolaylı da olsa yuvasının yıkılmasına sebebiyet vermiştir.

       Ayrıca çeklerin, kredi kartalının, bankaların verdikleri krediler ile modaya uygun yapılan alış-verişler ve neticesinde zamanında ödenmeyen borçlar, dinimizin haram saydığı faizi cazip hale gelmesine sebep olmuştur.

        Dünyada ki savaşların, kuraklık neticesinde açlığın, adaletsiz ekonomik dağılım neticesinde fakirliğin giderek artığı zamanımızda, insanların merhamet duyguları azalmış, daha fazla kazanma hırsı,  vicdanları esir almıştır.

        İnsanlığa "merhametli olmayı", "başkasına yardım etmeyi", "kendi nefsi için istediğini başkası için istemeyi" "komşusu açken tok yatmamayı", "veren elin alan elden üstün olduğunu" "en hayırlı kişinin insanlara en fazla hayrı dokuna" olduğunu öğreten dinimiz, günümüzdeki mensupları olan Müslümanların bir çoğu, bunları bilmemekte, uymamakta veya modanın ona ihtiyaç olarak sunduklarını karşılama telaşına düşmektedirler.

         Maalesef din ve gereği gibi yaşama, tesettür, edep ve haya da modada nasibini almış, dindar modacılık adı altında ayrı bir akımın türemesine vesile olmuş, israf çoğalmış, dinin bir çok değerinin yozlaşmasına vesile olmuştur. Modayı dinimize uygun hale değilde, dinimizi modaya uygun hale getirmeye çalışmışız.

     Bazen, avazımız çıktığı kadar bağırarak "haçlı zihniyeti" dediğimiz Avrupa var ya, aslında iç siyasete malzeme olsun diye öyle davranırız. Yoksa Avrupa menşeli moda ve etkisine karşı hangimiz dur diye bilir, hangi iktidar mücadele etme cesareti gösterebilir? Futbolda "türbinlere oynama" diye bir terim var ya bizimkide öyle bir şey.

      Ne olacak halimiz? Böyle gelmeyip, anacak giderek hayatımızda daha fazla yer alan ve böyle gideceği tahmin ettiğimiz, modanın etkisinden nasıl kurtulacağız? Tv. lerin, bizleri daha fazla esir aldığı, günümüzde oluşan çevre baskısı ve neticesinde giderek hayatımızda daha fazla yer alan moda'ya nasıl dur diyeceğiz?

        Sanırım bireysel olarak mücadele etme şansımız çok zayıf, bizim velimiz hükmünde olan devletin de böyle bir mücadele edeceğini beklemekte hayal gibi bir şey.

       Hatta günümüz iktidarı, modanın teşvik edildiği AVM.leri, desteklemesi,  Tv. ler de ki tüketimi ve modayı özendirici yayın yapan kuruluşlara karşı tedbir almaması, bir çoğuna destek olması, var olan ümitlerimin de yok olmasına vesile olmuştur.

       Geriye kalan tek şey, çok zayıf olan bireysel mücadele etme yolunu sevmemizdir. Yani "vazifemizi yapıp vazife-i ilahiye ye karışmama" düsturu ile yapabilecek bir şey varsa onu yapmaktır.

       Belki tehlikenin farkında değiliz, ancak bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu, yaptıklarımız her şeyin kayıt altına alındığını "miskalı zerre kadar da olsa hayır ve şerrin" hesabını sorulacağını unutmayalım. Riza-i ilahiye göre değil de, günün modasına göre hareket edersek, sonumuzun hüsran olmaya aday olacağını da unutmayalım.

      DUA VE SELAMLARLA