İbadetlerin Amacı

Allah'a binlerce şükürler olsun ki Allah yaratılanlar içinde bizleri "Eşrefül mahlukat" olan, İnsan olarak yarattı.

        Yine Allah'a sonsuz hamd ve şükür ederiz ki bize imanı nasip ve Hz. Muhammed sallallahua leyhi ve selleme ümmet olmayı nasip etti.

        Belki de sonsuz şükrün doruk noktası da bizleri Onun rızasına uygun ibadet etmeyi hamd ve şükür etme bilincini verdi.

       Tekrar Allah hamd ve şükür ederiz ki bu yıl Ramazan ayına ulaşmayı ve oruç tutma kuvvet ve iradesini verdi.

          Ramazan ayı, kendine özgü güzellikleri, rahmeti, bereketi ve mağfireti ile devam ediyor.

         On bir ayın sultanı olan bu ay'a özgü güzelliklerin başında oruç tutmak gelir.

         Yüce Allah Bakara suresi 183 Ayette:

       "Ey iman edenler! Sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi günahlardan korunasınız diye, size de farz kılındı."

       Oruç tutmak, Allah emretmiş, Onun Nebisi Hz. Muhammed sellallahu aleyhi vesellem tutmuş, eshab tutmuş ve günümüze kadar iman sahibi kişiler (mazaretler dışında)  tutmuş veya tutmaya çalışmıştır.

        İbadetin özü ve yerine getirme amacı, Allah emir etmiş veya Peygamberin sünneti olması yeterlidir. Başkada sebep ve hikmet aramak anlamasız ve ibadetin özüne aykırıdır. İşte biz inananlar orucu, Allah'ın emrini yerine getirmek ve O'nun rızasını kazanmak için tutarız.

      İşin bir başka boyutu da ibadetleri ifa ederken Allah'ın bize lütfü olan yönüdür.

      Mesela biz orucu rıza-i ilahiye uygun olarak tutarken yüce Allah ahirette vereceği mükafata binaen dünyada da bize ikramda bulunmakta, tuttuğumuz oruç sayesinde, vücudumuz sıhhat bulmakta, bir yıl boyunca yorulan midemiz dinlemekte, birikmiş yağlar, karbon hidratlar, proteinler ve vitaminler erimekte, zararlı olanları dışarı atılmakta ve barsaklarımız kendini temizlemektedir.

       Bugün oruç üzerine yapılan araştırmalar da, vücudun yılda bir ay dinlenmeye yani oruca ihtiyaç duyduğudur.

       İşte bu ve daha nice güzellikler ibadetin gayesi değil, Allah'ın bize lütfü ve ikramıdır.

        Şimdi de oruç münasebetiyle, Allah'ın bize  ikramlarından bazılarını, hadislerle anlatmaya çalışayım.

        Ebu Hureyre radiyallahu anh dan, Resulullah sallallahu aleyi ve sellem:

      "Allah teala şöyle buyurdu: "Ademoğlunun her ameli kendisi içindir, oruç hariç. O benim için işlenen bir ameldir ve mükafatını Ben veririm." Oruç günahlara karşı bir kalkandır. İçimizde biri oruçluyken çirkin söz söylemesin, bağırıp çağırmasın. Eğer birisi söver veya sataşırsa kendi kendine ben oruçluyum desin. Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah katında oruçlunun ağız kokusu, misk kokusundan daha hoştur. Oruçlu kimsenin karşılaşacağı iki sevinç vardır. orucu bozunca (iftar edince) sevinir, ayrıca Rabbi'ine kavuşunca da orucu sebebiyle (göreceği mükafata) sevinir. (Buhari ve Müslim rivayet etmiş riya. sal ll cilt. 441)

         Sehl b. Sa'd'dan(ra), Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.

       "Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Kıyamet gününde o kapıdan sadece oruç tutanlar girebilir. Oruçlunun dışında kimse giremez. "Oruçlular nerede?" diye seslenilir. Bunun üzerine oruçlular ayağa kalkıp o kapıdan içeri girerler, onlardan başkası giremez. oruçlular girdikten sonra kapılar kapanır. başka hiç kimse o kapıdan içeri alınmaz." (Buhari ve Müslim)

        Ebu Hüreyre (ra) Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:

       "Kim inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek ramazan ayında oruç tutarsa, geçmiş günahları affedilir." (Buhari ve Müslim)

        Başta dediğim gibi, ibadetler, Allah'ın rızasını kazanmak için yapılır. O emir etmiş bize de itaat etmek düşer.

        Cehennemden azat, cennette girme ve diğer tüm mükafatlar Allah'ın bize lütfü ve ikramıdır. İbadetin gaye ve amacı değildir.

     DUA VE SELAMLARLA