İl Müftülüğüne Talebimdir.

 

 

 

      Cami inşaatı için oluşan dernekler ve icraatlarının şeffaf bir hale gelmesi için müftülükleri göreve çağırmayı düşündüm.

Şunu belirteyim ki maksadım eleştirmek değil, yapılan bu güzel hizmetin şeffaf hale gelmesi ve dedikoduların önüne geçilmesi içindir.

Çoğu kez şahit olduğumuz "Her cuma para para, nereye gidiyor" dedikodusunun önüne bir nebzede olsa geçebilmektir.

     Camilerin varlığı, ihtiyaç olduğu ve rahatlıkla ulaşılması gerektiği konusunda sıkça yazılar yazmaktayım. "Ezanlar susmasın" başlığı ile yazdığım yazılarımda, imara açılan yeni yerleşim yerlerinde ki camı noksanlığı, okunmayan ezan ve oluşmayan cemaatten söz ederim.

      Bazen "abartılı" bulunup eleştirildiğim olmuş çoğu seferde "Hocam bizim sitede de ezan sesi duyulmuyor yazsana" gibi taleplerde oluyor.

       Çıkarılan yasa ile yeni imara açılan bir yerin %40 yakını; Okul, yol, yeşil alan, ibadethane (sön dönemlerde cami) olarak arsa sahibinde alınmakta belediyelere teslim edilmektedir.

Yeni oluşan uydu kentler, mega siteler ve yerleşim yerlerinde, bizler ev alırken "burada cami ve ezan var mı?" diye sormadığımız gibi, işi yapan kişi veya firmada sitesinin, uydu kentinin... özeliklerini sayarken "yok yok denilir" ancak cami ve ibadethane gerçekten yoktur. Ne biz sorarız ne onlar bize sunar.

        Çıkarılan yasa ile cami yapma belli kriterle bağlanmış, mütevazı bazen bina altı da olsa cami ve ibadethane yapma imkanını ortadan kaldırılmıştır.

       Cami yapmak ve onu yaşatmak işi derneklere verilmiş, güzel olmasına rağmen yeterli denetim ve şeffaflık olmadığında beraberinde yeni sıkıntıların oluşmasına sebebiyet vermiştir.

        Geniş bir alana hitap eden ve ihtişamlı olan cami yapımı yüksek maliyete mal olduğundan finansman sıkıntıları olmakta, denetleme yetkisine sahip Diyanet işleri başkanılığı etkin bir denetleme yapamadığında bazen şaibeler ve dedikodulara sebebiyet vermektedir.

          Elbette yardımı yapan "Ameller niye göredir" kaidesi ile sevap yönünde hiç bir sıkıntısı olmamakla beraber haklı ve ya haksız yapılan dedikodular Cami imamını ve diyanet camiasını zan altında bırakmaktadır.

        İnşaatı devam eden camiler ve bağlı bulundukları dernekler ve dernek yöneticileri yapılan bağışlar, toplanan paralar ve yardımlar şeffaf olmalıdır. Bunun için makbuz alınmalı ve makbuz verilmelidir. Tüm harcamalar kayıt altına alınarak haftalık, olmazsa aylık gelir ve giderlerin belirdildiği çizelgeler herkesin görebileceği bir yere asılmalıdır.

      Özellikle o camide görev yapan imam-hatip kardeşlerimizin bu denekleri denetleme ve harcamalarını kontrol edebilme yetkisine sahip olmalı ve oluşan suizanlara karşı açıklayıcı bilgilendirme yapabilmelidir.

     Ankara'da inşaat halinde bir camide namaz kıldım inan çok hoşuma gitti. İmam efendi deneği, gelir ve gideri denetlediği gibi haftalık gelir ve giderleri de yazılı bir biçimde herkesin göreceği bir yere asıyordu. Yardım yapmak isteyen gönül rahatlığı ile yapıyordu. Bu şeffaflık kocaman caminin kısa bir zamanda bitmesin ve çok amaçlı biçimde faaliyete girmesin sebebiyet oldu.

     Diyarbakır başta özür dileyerek belirteyim ki, bir çok cami derneği ( gördüğüm kadarıyla inşaat halindeki üç camiyi de aynı kişiler tarafında yapılmaya çalışılıyor, kendi paraları ile değil) düzgün ve doğru iş yapsalar dahi şeffaflık konusunda hep sıkıntılar oluşmuştur.

     Haftalık gelir ve giderin ne olduğu, makbuz verme ve alma konusunda hassas davranılmadığı dır.

      Diyarbakır il müftülüğünden özellikle bağcılar bölgesinde yapılan camiler ve bu camiyi yapan derneklerin denetlenmesini, halkın kafasında belkide haksız biçimde oluşan soru işaretlerinin giderilmesi için azamı çaba harcamasını talep etmekteyim.

        Gelir ve giderleri dernekler yapıyor, ancak oluşan dedikodu ve kötü zan da imam ve diyanete mal ediliyor.

       Haftalık camilerde toplanan paraların ne kadar olduğu tutanak altına alınmasını, makbuzunun kesilmesini bir nüshasını da herkesin görebileceği bir yere asılmasını, hafta içinde yapılan diğer bağış ve giderlerinde aynı biçimde şeffaf ve halkla paylaşılması şeffaflık için elzemdir.

         Bu durum bir nebzede olsa dedikodu ve kötü zannın önüne geçilebileceği gibi, yardım yapmak isteyen hayır sevenlerin gönüllerine su serpecek, kafalarında soru işaretleri aza inecek belki de yapacağı yardımın miktarını da yükselteceklerdir.

       İl ve ilçe müftülüklerine bu konuda çok iş düşmekte, denetle için denekle diyalog yerine, kendi personelini tercih etmelerini daha şeffaf bir ortam için istisnalar dışında mutlaka makbuz alınıp verilmediğini sıkı denetlenmelidir.

Bu olayın takipçisi olacağımı belirtirim.

    DUA VE SELAMLARLA