İSLAM VE AF ETME
İslam dininin hayat kaynağı Kur'an'dır. Kur'ana muhalif
hiç bir şey İslam dininin bir esası ve ya kuralı kabul edilemez.
Hanı
bazen yeni bir şey alırız ya beraberinde kullanma kılavuzu verilir, cihazı
nasıl kullanacağımızı, nelere dikkat etmemiz gerektiği, garanti şartnamesi,
uyulması gereken kuralları bize bildirir.
İşte yüce
Allah da ilk insan Hz. Adem'i yarattığı zaman ona da kullanma kılavuzu
diyeceğimiz suhuflar verilmiş, garanti şartları o nada sunulmuştu. Sadece bir
kere şeytana uyması onun içinde bulunduğu Cennet nimetlerinden kovulup imtihan
yeri olan dünyaya gelmesine sebebiyet vermiş, yıllarca tövbe ettikten sonra
tövbesinin kabul olması ile ancak temize çıkmıştır.
Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellemimize de ilk verilen emir "oku" ile
başlayan Allak suresinin ilk beş ayetidir.
Yüce
Allah; Son peygamberin ümmeti olan bizlere de kullanma kılavuzu olarak bizlere
Kur'an-ı, onu anlamamız içinde Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemi de
uyarıcı ve müjdeleyici olarak yetkili kılmıştır. Nisa 59;
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ
الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ
إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ
خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً
"Ey
iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere'e itaat edin, sizden olan
ülü'l-emre de. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz onu Allah'a ve
Peygamber'e götürün. Bu, elde edilecek sonuç bakımından hem hayırlıdır hem de
en güzeldir."
Fert,
aile, toplum, kabile, millet ve ümmet olarak uymamız gereken yol bu ayette
açıkça belirtilmiş ve yine, Ali imran 31 de:
De ki:
“Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı
bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, yol gösteren ve bize kılavuz olan, hayatının her
anı insanlık için ciltler dolusu güzellikler bulunan eşsiz bir insan;
"Komşusu aç kendisi tok yatan benden değildir." "Vallahi
Mümin değildir, Vallahi Mümin değildir, Vallahi Mümin değildir diye söylediğinde
sahabe "kim ya Resulallah" "kendi nefsi için isteyip Müslüman
kardeşine istemeyen"... yine O sallallahu aleyhi ve sellem kin ve intikam
peşinde koşmaz, insanların hidayete ermesi için var gücüyle çalışırdı. Bir iki
örnek;
Bir gün
Ebu Cehil ona hakaret etmiş, üzerine hayvan işkembesini atmiş perişan bir halde
eve gelirken kızı Fatıma babasının bu haline dayanamamış ağlayarak:
-Baba sen
Allah'ın Peygamberisin dua ette belalarını bulsunlar dediği zaman,
-Kızım onlar
benim kavmim ne yaptıklarını bilmiyorlar, ben Rahmet peygamberiyim."
demiştir.
Uhud harbinde Müşriklerin suvari birliği komutanı ve
savaşın seyrini değiştirip, bir çok sahabenin şehadetine, İslam ordusunun bir
anlık dağılmasına, mübarek dişinin kırılmasına sebep olan Hz. Halid bin velidi
af etmiş onu İslamın bir komutanı ve "seyfullah" unvanına layık
görmüştür.
Yine
amcasını şehit eden vahşiyi, onu parşalayn Hınduyı intikam alabileceği bir
durumda iken af etmesini bilmiştir.
Hele Ebu
Cehilin oğlu İkrime, Peygambere hakaret konusunda babasından geri kalmadığı
halde onu dahi af etmiştir.
Mekke; baba
ocağı, doğduğu kent peygamberlik vazifesinden sonra rahat görmediği belde, 612
yılında O ve sadık dostu Ebu Bekir, zoraki terk edip Medine ye hicret, geride
bıraktıkları her şey talan edilmişti, tek onun mu? hayır ona iman tüm sahabeye
aynı muamele. Şimdi Mekke fetih edilmiş, intikam alabilme zamanı, ama O
sallallahu aleyhi ve sellem bırakın intikam almayı geride bıraktıkları malları
dahi istememiş hepsini af etmiştir.
"Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda
harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik
edenleri sever."(al-i imran 134)
Ebu bekri
Sıddık, kızı Aişeye en fazla iftira atan akrabasını ile irtibatı kesmek istemiş
Allah Kur'an ayeti ile onu ikaz edince o da onu af etmiş ve yardımını devam
etmiştir.
Ya Ömer en
çok sevdiği kardeşini Müseleme-i kezzap la yapılan savaşta şehit eden kişiyi
çarşıda gördüğünde onu Müslüman olduğunu öğrendikten sonra onu af etmesini
bilmiştir.
Ve daha
nice Allah dostları hiç birisi intikamcı olmamış, kin gütmemiş, insanların
imanının kurtulması veya selameti için çok şeyler feda etmişlerdir.
İşte
bunlardan biri de asrımızın mücedidi Ustad bedi-üzzaman;
"Eğer
Risal-i Nur'u tenkit fikriyle tedkik eden adliye memurları, imanalrını onunla
kuvvetlendirip veya kurtarsalar, sonra beni idam ile mahkum etseler; şahit
olunuz, ben hakkımı onlara helal ediyorum. Çünkü biz hizmetkarız. Risale-i
Nur'un vazifesi imanı kuvvetlendirip kurtarmaktır."(Afyon mahk. iddana.
karşi verilen itirazname tetimbir zeyli. saniyen)
Şimdi bakın
bakalım kendini dindar kabul edenler, gaye ve maksadımız ne dir? Kan ve intikam
dinimizdeki yeri ne dir? biraz samimi olalım.
DUA VE
SELAMLARLA