KHK Ve Adalet Yürüyüşü


    CHP lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşünü İstanbul'da, Maltepe miting alanında ki konuşma ile sonlandı.

      Bu yürüyüşü kişiler, doğru da bulabilir veya eleştirilebilir.

    Ancak, yürüyüşün ilk gününden ta sonuna kadar, iktidarın yoğun bir eleştiri yapması, terör örgütleri ile ilişkilendirmesi, sosyal medya üzerinde hakaretvari paylaşımlar ve bazı medya kuruluşlarının olumsuz yaklaşım göstermelerine rağmen yürüyüşün sorunsuz ve olaysız bitmesi güzeldi.

       Yine Sayın Kılıçdaroğlu'nun yürüyüş esnasında ve miting alanında Parti bayrakları veya herhangi grubun temsil eden bir şeyin olmaması ayrı bir güzellikteki.

       Yürüyüş esnasında ve miting alanında sadece Türk bayrağı bulunması, konuşmasında kucaklayıcı, yapıcı, daha da önemlisi adalet üzerine olması doğru olandı.

    Olması gereken, bu yürüyüşün analiz edilmesi, Adalet kavramının toplumda ne kadar zedelendiği ve bu sıcakta kitlelerin yürüyüşe neden önem verdiğini anlamaktır.

   Toplum içinde adaletin tesisi veya Güven sağlanması için neler yapılması gerektiği konusudur.

    Özellikle iktidar partisi ve onu destekleyen medyanın birşeyler yapmaları gerektiğidir.

   Adalet yürüyüşünü, çarpıtma, eleştirme ve teröre destek gözüyle değil, adaletin toplumun bir talebi olduğunu ve adaletsizliğin toplumun genelinde hissedildiğini bilinmesidir.

    Zaten hükümet de bu adaletsizliğin farkında olduğundan, 2 Ocak’taki Bakanlar Kurulu’nda karar ile 23 Ocak tarihli 685 Sayılı KHK ile 7 üyeli komisyon kurmuştur.

     Ancak kurulan bu komisyonun çalışma yapmaması, geciken adalet de adaletsizlik olduğudur.

     Hürriyet gazetesinden Oya Armutçu,

23 Ocak tarihli kanun hükmünde kararname (KHK) ile kurulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’na darbe girişiminden sonra ilan edilen olağanüstü hâl (OHAL) kapsamında alınan ihraç, kapatma gibi kararlara ilişkin yaklaşık 200 bin başvurunun gelmesi bekleniyor. OHAL Komisyonu kararıyla ihracı kaldırılan memurlara 15 gün içinde göreve dönüş yolu açılacak.

     Ülkemizde bir darbe girişimi olmuş, darbeye karışanları tesbit ve cezalandırmak adaletin görevidir. Ancak yargıya müdahale etmek yanlıştır.

      Olağanüstü halin verdiği yetkiyle, darbe ile ilişkisi olmayan, bankada hesabı, sendika üyeliği veya dersaneden okuması, idareci olması münasebetiyle insanları işinden, özgürlüğünden etmek de adaletsizlik tir.

       Tekrar adalet yürüyüşüne dönersek üzülerek görüyoruz ki ders çıkarma yerine CHP'nin geçmişinde olan yanlışlıkları göstererek eleştiri yapmaları yanlıştır.

    "Tencere dibin kara, senin ki benden kara" mantığı Müslümanlara yakışmadığıdır.

   Geçmişinde CHP olarak nasıl camileri yıktığını, başörtülü zulmü yaptığını v.b. eleştirerek bugünkü yanlışların üzerini örtmeye çabaları ayrı bir sıkıntıdır.

    Özellikle dindar kesime şunu demek istiyorum, Ömer bın Hattab Peygamberi öldürmek için evinde çıkmıştı  yoldaki bir Hadise ve peygamberin huzuruna varma ve peygamberle kucaklaşma Hattab olan Ömer, Faruk olan Ömer makamına terfi etmişti.

      Acaba bugünkü Müslümanlar o dönemde yaşamış olsalardı CHP'ye suçladıkları gibi "ya Ömer senin niyetin kötü Peygamberi öldürmeye gelmiş sin" diyerek onu dışlasalardı ne olurdu?

    Önemli olan kişilerin geçmişlerini bilmek ancak her dem yüzüne vurmamak ve tövbe etmesine yardımcı olmaktır.

    Hele kişi ve kurumlar hatalarını anlamış, tövbe etmesini biliyorsa, yanlışlarını kabul ediyor ve doğrular konusunda adımlar atıyor sa ona destek vermek, elini tutmak görevimiz dir.

     Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam bu özelliğiyle,Ömer bın Hattab, Ömer el Faruk, Halit Bin Velid'i Allah'ın Kılıcı  İkrime Bin Ebu cehili İmanı ve Hz. Hamza katili Vahşiyi de Hazreti Vahşi yaptı.

    Muslumana yakışan adalet diyen kitlelerin sesini, siyasi çıkarlara feda etmemek onları dinlemek, araştırmak, varsa adaletsizliği gidermeye çalışmaktır.

    Toplam haddinden fazla gerilmiş, empati kurmak ortadan kalkmış, en ufak bir anlaşmazlık cinayetle sonuçlanır hale gelmiştir.

   Toplumun uzlaşı kültürü azalmış, cinayet, tecavüz, adlı vakalar gün geçtikçe artmaktadır.

   İcra makamı olan hükümetten bu gidişata dur diyecek tedbirler almasıdır.

    KHK ile mağdur olmuş nice insanlar, adalet tecelli eder ümiteleri var, bu yürüyüş vesile olsun, iktidar ve muhalefet el ele vererek adaleti tesis etsin.

   Bu fırsat heba olmasın, toplumsal uzlaşı siyasi çıkara feda edilmesin.

    DUA VE SELAMLARLA.