Başlık ne kadar
doğru bilmiyorum, ancak ortada bir cinayet var ve cinayeti işleyene de katil
denilir. Basında tahliyesi geniş yankı bulan Çilem DOĞAN'ın kocasını öldürmesi
ve sonrası gelişimlerden söz ediyorum. Öğrendiğim kadarı ile "Kendisini
fuhşa zorladığı ve şiddet uyguladığı" iddia ettiği kocasını öldürdüğünü
söyleyen kadın. Evet iddia ettiği, olayın görgü tanıkları var mı yok mu? ben
bilmiyorum. Maktul (öldürülen) konuşamayacağına göre işin aslını bilmemiz biraz
zor.
Haydi doğru olduğunu Çilem hanım doğru söylediğini kabul
edelim. Ancak tahliye edilirken basına yansıyan açıklaması tüyleri diken diken
edecek cinsten, sanırsın ki bir masumun veya namusunu korumak için cinayet
işleyen değilde bir savaşın neticesinde işlemiş olduğu cinayetle, kazandığı
zaferi anlatıyor.
Milliyet. com açıklamasında satır arası; "Ama yine
kadınlarımız için mücadele edeceğiz." Kısaca öldürdüğüm daha başlangıç,
arkamda bu basın ve adalet anlayışı varsa cinayetler im devam edecek. Ben bu
açıklamayı böyle okudum. Hele avukatı:"Kararı değerlendiren İsa Ayanoğlu,
“Mahkeme doğru bir karar verdi. Bu karar, şiddet gören kadınlar adına önemli
bir zaferdir” yorumunu yapmıştı." (Milliyet.com) yeni cinayetlere davetiye
çıkaracak cinsten.
Kadınların şiddet görmemesi hepimizin ortak arzusu, bunu
önlemek için herkes elinden geleni fazlası ile yapmalı bu ayrı bir konu burada
hem fikiriz. Ancak bu cinayet olayı veya basının olayı veriş biçimi başka bir
olay. Burada kadın hakları, aile içi şiddet nasıl önlenir değil, koca nasıl
öldürülür mantığını yürütmektedir. Öldürmenin bugüne kadar hiç bir sorunu hal
etmediği gibi bir çok yeni sorunların oluşmasına sebebiyet verdiği de bir
gerçektir. Bu olay ve ya olayın basında veriliş biçimi de İnsan öldürmenin meşrulaştırılmaya
çalışıldığı veya benim böyle anladığım dır.
Adaletin herkese eşit olması, olmazsa olmazı, hukuk ve adaletin temel kuralıdır. Hukuk
farklı olursa insanların güvenini zedeler. Acaba bu olayda gösterilen tolerans
ve esneklik bundan sonra aile içi şiddet "iddia" edilerek işlenecek
cinayetlere da gösterilecek mi? Şayet
cevap evetse çok berbat bir durumla karşı karşıyayız demektir.
Gelelim Çilem hakkında bir iki laf etmeye," Çocuğuna
kavuşacağından dolayı çok sevinçli olduğunu belirten genç kadın, “Bütün her şey
onun gülüşlerini süslemek için” dedi." (miliyet. com) Çocuğu büyüyüp
babanın yokluğunu his ettiği veya
akranları babaları ile mutlu oldukları zaman, "Anne babamı niye
öldürdün?" diye sorduğunda ne cevap verecek? Babasının katili, annesi
olduğunu idrak ettiğinde ona nasıl "anne" diyecek? Çocuğunun
arkadaşları bu konuyu sorduğunda o zavallı çocuk ne cevap verecek, Annesini mi,
hasretin çektiği babasını mı...
Kadın haklarını savunmak, kadınları cinayete teşvik
etmekle olmaz, hele kocasını öldüren birisin kahraman ilan etmekle hiç olmaz
bir de hukuku ayaklar altına alınarak ödüllendirmekle bir yere asla varılmaz,
bunu şova dönüştürmekle de bir yararı olmaz. Belki Çilem hanımın hafifletici
sebepler, mahkeme heyetini ikna edici bir savunma yapmış ola bilir, ancak
sonradan gelişen ve basının şova dönüştürdüğü olaylar zinciri kusura bakmayın
hiç doğru değildir.
Sakın şu anlaşılmasın "Eşi tarafından fuhşa
zorlanmış." bende buna rıza gösteriyorum ve ya şiddet görmüş
kabulleniyorum anlaşılmasın. Ancak benim savunduğum hukuk olmalı, herkes kendi
hukukunu oluşturmamalı. Bir de "sinekleri öldürmek yerine, bataklığı
kurutmak" mantığı olmalı.
Çilem hanımın basına yansıyan ifadeleri: "Yani evde
af edersin aşk yok Hakim Bey. Zaten daha yeni genç olmuşum, kalbim her daim
ağzımda, televizyonda izliyorum dizileri, nasıl da tutkulu aşklar,
kıskançlıklar, vazgeçememeler. Çocukmuşum daha ama kazınmış aklıma.."(en
son haber)
Bunun için de iki yüzlü olmamak ciddi ve samimi olmak
lazım. Çare mi? İşte çaresi; Kadın satıcılarının olmaması için alıcıların
olmaması, alıcıların olmaması için de satılık kadının olmaması lazım, bunlar
birbirini tamamlayan unsurla, pisliğin kaynağı bunlar, eğer gayemiz "Üzüm
yemek, bağcıyı dövmek" değilse o zaman; fuhşa karşı mücadele verelim.
Barların, pavyonların, genel evlerin, fuhşu özendiren TV dizilerine karşı dik
duralım kamu oyu oluşturalım, sivil inisiyatif ile onları baskı altına alalım
ki Çilem hanım gibiler i katil olmasın.
Bu Makale 2287 kere okunmuştur.