Görüş Bildir

BİR GÖRÜŞ

ÖLÜM ANI VE YAPILMASI GEREKENLER

 

 Gündemin yoğun olduğu bu günlerde farklı bir şey yazmak istedim. Nisa suresi 78 ayet "Sarp ve sağlam kalelere sığınsa bile!" Ankebut 57" Her canlı ölümü tadacaktır." Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem; "Zevkleri yok eden ölümü çok anın." (Tirmizi)

Bir çoğumuz "Hocam gündem bu değil ki" diyebilir, ben de derim ki "Ölümü hatırlamak" bizim her zamanki öncelikli gündemimizdir.

Şu hayat ne garip bir şey, lüzumlu veya gereksiz olan bir çok şeyi düşünür çareler için kafa yorup dururuz da sıra yapmamız gerekenlere gelince bazen umursamaz, kafa yormaz hatta gereksiz görebiliyoruz. Önemsiz gördüğümüz bir konuda ölüm anındaki kişiye karşı yapmamız gereken dinî vecibelerdir.

Ölüm her canlı gibi bizi ve sevdiklerimizi bekleyen bir gerçek, kurtulmanın ve de kaçmanın imkanı yok. Öyle ise ölümden korkma yerine  ölüm ve sonrası için hazırlık yapmalıyız. Nasıl bir hazırlık diye aklımıza gelebilir. Kısaca iman, ihlâs, takva ve Salih ameller diyebilirim. Ben bugün sizlerle ölüm ile yaşam arasında mücadele eden yoğun bakımdaki hasta hakkında ne yapabilir? İşte bu soruya cevap bulmaya çalışacağım.

Aslında kültürümüzde var olan günümüzde unutulan seker-attaki kişinin yanında okunan Kur'an ve söylenen şehadet kelimesinin (telkin) dinimizdeki yerinden söz edeceğim.

Hanı bir yakınımız (Allah korusun) hastalanır,  kaza yapar, tansiyon, kalp krizi, beyin kanaması... vb gibi bir olay başına gelebilir, yapmamız gereken 112 arayıp en kısa zamanda, zamanla yarışarak onu hastahaneye götüre bilmektir.  Boşa giden her dakika hastaya faydası olmadığı gibi bazen hayati önem taşıyabilmektedir.

Hastamız yoğun bakıma alınmışsa, doktorların çabası, bizim çaresizliğimiz ve ümitli bekleyişimiz. Ben bu durumu yaşadım, çok zor bir zaman dilimidir içeride gelebilecek en ufak bir haber bile çok büyük bir değer arz eder, hele iyi bir haber ise dünyalar senin olur, çektiğin sıkıntılar aklına bile gelmez sevincinden için içine sığmaz. Bazende(Allah göstermesin) babamın durumu gibi doktorlar; "yapacak bir şey yok sabır edin" der. İşte o zaman yıkılırsın ve "doktor bey yok mu çaresi?" o "elimizden geleni yapıyoruz." der teselli etmeye çalışır seni bilirsin ki ümit yok ancak kendini avutur "Allah'tan ümit kesilmez" der beklersin ta doktorun "Başın sağ olsun biz elimizden geleni yaptık maalesef kurtaramadık." Sözünü duyana kadar, yıkılırsın şuurunu kayıp eder suçlu aramaya başlarsın Elinden geleni yapan doktordan tüt herkesi suçlar bazen hakaret ve bazende kavga ederiz, takdiri ilahi aklımıza bile gelmez her ne ise.

Rahmetli babam fakültedeki doktorların "Duadan başka yapacak bir şey yok" dedikten sonra devlet hastahanesi yoğun bakım ünitesine aldık, o hortum ve makine yardımı ile nefes alıp verirken yanı başında idim, Kur'andan Yasin suresini hafiften okumaya arada bir babamın duyacağı biçimde kelime-i şehadeti getiriyordum, diğer hastaların farkında bile değildim ta ki bir hasta yakını "Hoca sesini yükselt biz de duyalım" diyene kadar, oysa sesim güzel olmadığı için sesiz okumaya özen göstermiştim meğer Kur'anın güzelliği sesimi de güzelleştirmişti.  Yoğun bakım ünitesi sessiz bir hal almıştı inlemeler ah ve oflar son bulmuştu.

Geçenlerde bir kalp doktoruna. "Hocam ümit kestiğiniz hastanızın yanında manevi bir takviye olarak Kur'an okunsa ve arada bir kelime-i şehadet getirip ona telkinde bulunsa olmaz mı?" Doktor; "Hocam ben bu durumlarda hasta yakınına söylerim. Kimse olmazsa kendim yaparım."  Ne güzel bir davranış. Kur'ani kerim Araf 204 ayeti " Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki merhamet edilsin."

Hanefi mezhebinde;

Ölmek üzere olan birisini sağ yanına yatırıp kıbleye döndürmek ve şehadet telkininde bulunmak sünnettir. Telkini; nazik, yumuşak, emir etmeden, ısrarcı olmadan söylemek güzeldir.

Şafii mezhebinde ise;

Kıbleye doğru sağ yanına yatırmak, kelime-i şehadeti telkin etmek ve Yasin suresini okumak sünnettir. Hastanın yanında fazla kalmamak, ona şifa dua, sabır ve tövbe  etmesini tavsiye etmek de sünnettir.   

Gönül ister ki ölümle pençeleşen birisi nasıl ki maddi destek olarak tüm imkanlar zorlanıyorsa, manevi yönde de ona destek verilmeli ve imkanlar sunulmalıdır, bu da ancak işi bilen dini eğitim yanında Doktorlarla koordineli çalışabilecek, gerekli tıbbi eğitim ve psikolojisine sahip devlet tarafından atanan profesyonel kişiler olmalıdır.

DUA VE SELAMLARLA


Bu Makale 1978 kere okunmuştur.