ÖLÜMLÜ DÜNYA

Galiba biz İnsanların hesaba katmadığımız şeylerin başımda ölüm ve sonrası gelir.

      Çoğu kez ölmüş birinin cenazesine iştirak, mezarının kazılmasını, defin işlerini seyir eder hiç ibret almadan mezarlıklarda koyu bir sohbete dalar o ölmüş de biz ölmeyecekmişiz gibi davranırız.

     Oysa o ölen de bizim gibi çok hayal ve elemleri vardı, yapması gereken uzun bir listesi vardı ne oldu? İşte ölüm, gelirken çıplak, giderken de yine çıplak gittiğidir.

     Ya o ölen yerine biz olsaydık hiç düşündük mü?

     Ölüm makam, mevki, güç, para, sağlık, gençlik tanımaz sırası gelen ölür.

     Hazırlığımız var mı idi? Amelimiz dışında hiç bir şeyin bizimle gelmediğine göre salih bir amelimiz ne durumda idi?

     Hiç ölümü ve öleceğimizi düşündük mü?

     Ölüm ve sonrasına inanmak insanı, yalan söyleme, haksızlık yapma, zulüm etme, insan haklarını ihlal etme ve benzeri kötülükleri yapmaktan men etmeye ve insanlara faydalı olma, hesap vereceğimiz şuurunu kazandırır.

     İster inançlı bir dine mensup olalım veya hiç bir dini kabul etmeyelim ölümün var olduğunu kabul eder sıramız geldiğinde öleceğimize inanırız.

     İster buna takdiri ilahi veya doğanın kanunu diyelim.

     Bu güne kadar ölüme çare bulunmadığı ve kabir kapısı kapanmadığına göre iki tedbirden birisini almak zorundayız.

    Ya her şeyimiz ama her şeyimiz olan dünyamızı kayıp etmemek için ölüme çare bulmaliyiz.

    Ya da çsre bulamadığımız ölüm sonrasına tedbir almamız.

    Bu güne kadar ölüme çare bulunması için sonsuz çalışmalar yapılmış maalesef başarılı olunamamıştır. Bundan sonrada çalışmalar olacak ancak çare bulunup, bulunmayacağı da meçhuldür.  O zaman ölüm sonrası çarelere baş vurmak lazım.

      Arkasında ölümsüz eserler bırakmak, ölsem dahi adım yaşasın mantığı itibar görmüşse de zaman içinde çok azının dışında adı veya sanı da anılanlar az olmuştur.

    Bazı dinlerdeki inançlarda olduğu gibi ölüyle beraber mezarına bir şeyler koymak. Geçmişten ta günümüze kadar ölenlere lazım olur diye mezara konulan değerli eşyalar yapılan kazılarda veya açılan mezarlarda yerinde durduğudur.

     O zaman geriye ölüm ve sonrasına hazırlık yapmak.

     Akla şöyle bir soru gelebilir, Ölenden haber getiren veya ölüm sonrasını bilen biri var mı?

     Ya ihtimalleri değerlendireceğiz yada aklımızı kullanıp ona göre karar vereceğiz.

     Spor toto, loto, Milli piyango çıkma ihitmalı çok düşük olmasına rağmen ya çıkarsa ümidi para harcandığı halde kişi yine bu oyunu oynar. Öylede ya bu hocaların dediği doğru ise(ki doğrudur) ihtimali kişiye ilham kaynağı olmalı.

      Çünkü ya varsa ihtimali, olmazsa kişiye bir şey kayıp etmediği halde ya varsa çok hemde çok şey (ebedi olan cenneti) kazandırır. Ya yoksa ihtimali, insana bir şey kazandırmadığı halde ya varsa çok ama çok şey kayıp ettirir.

     Şimdi de aklımızı kullanarak ölüm ve sonrasındaki hayatı sorgulayalım.

     Kur'an bize ölüm ve sonraki hayatın var olduğunu iman ve ona uygun bir hayatla ancak kurtuluşa erebileceğimizi yoksa ölümden sonra cehennem hayatında söz eder.

       Şimdi kişi Kur'an da ne ki, doğruluk derecesi ne? diye bir soru sorabilir.

      Bizde Kur'an deyimiyle; Kur'anın Allah kelamı olduğunu bunun aksini söyleyenlerin, bu kitaba benzer bitap yazmalarını ki yapamazlar, 114 süreye benzer bir süre yapmalarını bunu da yapamayacaklarını öyle ise 6666 ayetine benzer bir ayet yapmaları için tüm imkanları kullanmaların söyleyebiliriz. 1400 yıldan fazladır Kur'anın bu meydan okuyuşu ortada.

    Kişi "ben Arapça bilmem ki" diye bilir, ancak yukarıda yazdığım ve Kur'andaki ayetlerden derlediğim teklifler bundan 1400 yıl önce ta günümüze kadar tüm inkarcılara meydan okumasıdır.

    Hele Kur'an ayetlerinin ilk nüzulü, Araplara meydan okumaları, onların dinlerini red edip onların cehennemle korkutmaları düşünüldüğünde, Şiir ve belağetta en ileri devirlerini yaşayanların susmalar Kur'an Allah kelamı olduğunun bir ispatıdır.

     Yine gönümüzdeki ilerleme, teknolojik gelişmeler, Kur'anın inkar edenleri cehennemle korkutmasına rağmen bu çağrıyı çürütecek bir şey yapamamaları da değerlendirmek lazım.

     Bir başka gerçekte, 124 bin peygamberin, sayısız evliyaların, Hrıstiyanların, Yahudilerin ve de Müslümanların din adamlarının tamamının var olduğuna şehadet ettikleri "Ölüm ve sonra ki " hayatı inkar etmemiz komik olmaz mı?

      Ölüm ve sonrasına iman bize çok şey kazandırır. Hayatımıza anlam kazandırır, zulüm ve haksızlık yapacağımız zaman bizi frenlemeye çalışır.

   Bize zulüm edip gücümüzün yetmediği kişilerden hakkımızın alınacağı güveni verir.

   ALLAH'A EMANET OLUN.