Seçim Ve Sonrası.

Seçim biti de, siyasi borazanlık yapanlar galiba bitmeyecek.

Ülkemize ve İslam âlemine karşı kini olanlar galiba uslanmayacak.

      Bir toplumu felakete götüren şey; sevgi ve saygının azalması, karşılıklı anlayış kültürünün ortadan kalkması ve kutuplaşma olmasıdır.

       Kutuplaşma durduk yere olmaz, ya etki tepki sonucu olur, ya da kuzu postuna bürünmüş ve iki taraf imiş gibi gözüken ancak aynı amaca hizmet eden kişilerin yaptığı tahriklerle olur.

      Seçim oldu, halk kararını verdi, saygılı olmak ve kabullenmek gerekir, yanlışlıklar ve itiraz edilecek konular yasalar çerçevesinde yapılmalıdır.

    Sn. Cumhurbaşkanımızın halkı kucaklayıcı konuşması, Başbakanımızın “Evet diyen de hayır diyen de…” başlayan uzlaştırıcı konuşması, Ana muhalefetin yasal çerçevede seçim sonuçlarına haklı itiraz etmesine rağmen yapıcı muhalefet etmesi ve Saadet partisinin partiler üstü uzlaştırıcı ve yapıcı tavırlar takınması güzel ve doğru olandır.

     Genç işsizlik oranını ile zengin ve fakir arasındaki farkın artığı, eğitimin giderek kötüleştiği, dış politikada giderek yalnızlaşan bir ülke haline geldiği, birlik ve beraberliğe en muhtaç olduğumuz bir dönem içindeyiz.  

       Olmasi gereken bu ve buna benzer sorunları dile getirip çözüm bulmaktır.

        İşin üzücü olan tarafı ise, sosyal medya üzerindeki bu sorunlari dile getirme yerine akıl almaz kutuplaşmanın olmasıdır.

        Hele sağ dediğimiz bir kısım, kesimin keskin dil kullanması % 48.59 yanı 24 milyon kişiyi itham etmesi, rencide edici paylaşımlar yapması, hainlikle suçlamasıdır. Buda kabul edilecek bir durum değildir.

    Dikkat edilirse dindar demedim sağcı dedim. Çünkü dindar dendiğinde “Lailahe illellah, muhammedün resulullah” diyen herkes dindar ve Müslümandır. İmam-i şafi-i, Maliki, Hanefi, Hambeli imamlar ve mezhepleri, ayet ve hadisler doğrultusunda; Kişi “Allah ve Resulunu ve ya Kur’an ayetlerini inkâr etmediği "  ve ya İslam dinini bırakıp başka dine girmediği müddetçe ona dinsiz ve kâfir denilemez.

 Hale  anayasanın 18 maddesini oylama neticesine göre ona kâfir ve dinsiz hiç denilemez. Bu bir tercih meselesidir.

    Artık ülkenin gerçek gündemi olan işsizlik, hırsızlık, dolandırıcılık vb. konular ele alınmalı.

    Dini değerleri insanların bilgisine doğru sunan uzlaştırıcı ve yapıcı programlar yapan Tv. gazete ve yazarlar heyecan ve ümit vericidir.

       Bir Tv. Programında gazeteci Can ATAKLI referandum sonuçlarını değerlendirirken “ Şayet %52 hayır demiş olsaydı dahi ben %48 kesime yanı 24 milyon insana cumhuriyeti anlayamadığımız için yine üzülürdüm. Nerede hata yaptık ve nasıl anlatamadık?” demesi, bir başka güzel olan şey dı.

      Bir de çok dindar gözüken bazı yazar, gazete, dergi ve Tv. Kanalının hayır diyen 24 milyon insanı hayinlikle suçlaması gerçekten üzücü olanıdır.

      Oysa mensubu olduğumuz İslam ve onun peygamberi “merhamet eden” "En hayırlınız insanlara en fazla hayrı dokunan” ve kucaklayan bir dindi.

     Olması gerek İslam’ın hoş görü ve kardeşlik ruhunu geliştirmek içim çalışmaktır.

  Kusur araştıran, fitne çıkaran, toplumu kutuplara ayrıştıranlara fırsat vermemektedir.

Maalesef  dindar geçinen bir kısım kesimin agresif tavırlar alması, hakikaten İslam dinine yakışmadığıdır.

    Hele ayriştirici dil kullanmaları, suçluyayici tavır almaları, sıkıntıların temelidir.

     Güzel İnsanları olan güzel bir ülkemiz var. Kardeş olmayı emir eden bir dinimiz, "kusurları araştırmayin" diyen peygamberimiz var.

     DUA VE SELAMLARLA.