Vekil İmamlar

Diyanet İşleri Başkanlığın ülkemizin olmazsa olmazı olan kurumlardan biridir. Toplumun birleştirici mayası olan Din hizmetlerini topluma sunan bu kurum, siyasetten uzak tutarak güçlendirmek, maddi ve manevi konularda desteklemek hepimizin menfaati ve ihtiyacımızın gereğidir.

       Ali İmran suresi 104 ayet:

    "Sizden, iyiliğe çağıran, doğruluğu emreden ve kötülükte men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır."(diy.mel)

     İnsanları hayra veya şerden alıkoymak için, onlara, emredecek, tavsiyede bulunacak ve nasihat edecek bir topluluğun bulunması, Bazı mezheplerde faz-ı ayn, Şafii mezhebine göre ise farz-i kifayedir. İşte bu işi bil hakkıyla yerine getirmesi gereken kurum da D.İ.B. lığıdır.

       Diyanetin güçlü olması, maddi ve manevi yönde hak ettiği desteği görmesi din istismarının önüne geçilmesi bakımından elzemdir.

       Toplumda var olan din hizmetleri konusunda Diyanetin yetersiz kalması, başka cemaat, tarikat veya örgütler tarafından bu boşluğun doldurulması kaçınılmaz ve neticesinde maddi ve manevi sıkıntıların oluşması kaçınılma olur. İçinde bulunduğumuz zamanımızda, barış ve sevgi dini olan İslam ve onun mensubu arasındaki sıkıntılar bunun örneklerindendir.

       Kuruluşundan günümüze kadar, genelde din hizmetleri konusunda kıt imkanlara rağmen takdire şayan bir hizmeti yerine getiren Diyanet İşleri başkanlığı ve onun taşra teşkilatı, bazen medya aracılığı ile haksız eleştirilere maruz kalsa da, toplumu çoğunluğu tarafından sevilir ve saygı duyulur.

       Toplumun ihtiyacı olan din hizmetlerini doğru ve en iyi biçimde yerine getirmeye çalışan Diyanet İşleri Başkanlığı merkez ve taşra teşkilatından oluşur.

      Ülkenin en ucra köşesinde dahi görev yapan taşra teşkilatı, din hizmetlerini halka bire bir sunan, İl ve ilçe müftüleri, vaiz-vaize, Müftü yardımcıları, murakıp, İmam-hatip, Müezzin ve kur'an kursu öğreticilerinden oluşur. Bunlar da bazen barınma ve lojman sıkıntılarına rağmen, görevlerini titizlikle yapmaktadırlar.

      Devlet son dönemlerde hizmetlerini taşeron dediğimiz daha az maliyetle yerine getirmeye çalışıyor. Bir önceki yazımda bunun doğru olmadığını, aynı işi yapan kişilerin kadrolu ve taşeron olarak farklı maaş aldıklarını, taşeron işçilerin haksızlıklara maruz kaldığını belirtmiş, istisnai durumlar dışında taşeron işçilerin kadroya alınmasını istemiştim.

       Her kurumda var olan taşeron işçiler Diyanet İşleri Başkanlığın taşra teşkilatında ise farklı bir isimle görev yaptıklarıdır. Vekil imam-hatip ve Fahri Kur'an kursu öğreticileri olarak taşrada görev yapan personeller aynı görevi ifa eden kadrolu görevlilerden çok düşük bir maaş almakta ve özlük haklarında mahrum olduklarıdır.

        Din-Bir sen Diyarbakır il başkanı Mevlüt YILDIZ:

      "El vekil kel asil." vekil asil gibidir. Öyle ise vekil imam-hatiplerimiz mihrapta, minberde asil (kadrolu) imamların yaptığı görevleri aynen yaptıklarını." belirterek;

   "Vekil İmam-hatip ve Kur'an kursu fahri öğreticilerinden ehil olanların biran önce kadroya alınması, yeterli olmayanlara da görev verilmemesi gerektiğini." söyledi.

      Sayın başkanın dediklerine katılmamak mümkün değil. Din hizmeti ihmale gelmediği gibi, ehil olmayanlar tarafından bu hizmetin yerine getirilmesi ayrı bir sıkıntı. Ehil kişiler tarafından yapılan bu hizmetlerde ise, istisnalar dışında; asil, vekil ve fahri olarak ayrımlara tabi tutulması doğru değildir.

          Uzun bir süreden beridir uygulanmakta vekil ve fahri sistemi yerine bu görevlerde görev yapanlara kadro tahsis edilmeli, talep olan yerlere asil kadrolarla doldurulmalı, yeni oluşan site ve uydu kentlerde talep beklemeden talep oluşması için çaba harcanmalı, bu talebin oluşmasında, cami veya Kur'an kursun açılmasında emeği geçen ve buralarda görev yapmak isteyen ehil olanların asil olarak atanmasının uygun olacağına inanmaktayım.

         Baştan dedim toplumun dini ihtiyaçların karşılanması konusunda ihmalkar davranılmamalı, boşluklara fırsat verilmemeli ve talep beklenmemelidir. Yoksa yanlış birileri, cemaat, tarikat veya örgütler tarafında buralarının dolduracağı bir gerçektir.

      Kurulduğu günden beri, Diyanet İşleri Başkanlığı bu görevi hakkıyla yapmakta ve bundan sonrada yapacağından hiç şüphem yoktur.

      Benim talebimse bünyesinde görev yapan vekil ve fahri görevlilerini asil kadroya alması için çaba harcamasını, devletimizden de D.İ.B. bugüne kadar yaptığı yardım ve desteklerin artarak devam etmesini beklemekteyim.

   DUA VE SELAMLARLA