TÜRKİYE SİYASETİNDE MUHALEFET KÜLTÜRÜ

9 Eylül 1923’te kurulan ve önce adına Cumhuriyet Halk Fırkası adı verilen, günümüzün CHP’sinin siyaset sahnemizde isminin değişim tarihi ise 1935 yılıdır.
Mustafa Kemal günümüze kadar yaşayan CHP’yi kurarken aynen şunları söyler;
“Bence, bizim milletimiz birbirinden çok farklı menfaatleri takip edecek ve bundan dolayı da mücadele halinde buluna gelen çeşitli sınıflara malik değildir.
Memleketteki sınıflar birbirlerine lazım olan ve birbirlerini tamamlayıcı ve bütünleyici mahiyettedir. Onun için de Halk Fırkası bütün sınıfların haklarını, yükselme sebeplerini ve saadetini sağlamak yolunda çalışmalarda bulunacaktır”
Kurtuluş Savaşı’nı idare eden Meclis’in siyasal ve ideolojik yelpazesi son derece geniştir. İlk Meclis’te birbirinden çok farklı ideolojik gruplaşmalar yer almaktaydı.
En büyük gruplaşma ise, Birinci Grup ve İkinci Grup arasında yaşanmıştır.
Ülkenin kurtuluşu konusunda benzer fikirlere sahip olan her iki grup, ülkenin kurtuluşundan sonra rejimin niteliğinin ne olacağı konusunda farklı düşüncelere sahip olmuştur.
Birinci Grup’un lideri Mustafa Kemal Paşa iken; İkinci Grup’un ise tek bir lideri bulunmamaktaydı.
Hüseyin Avni (Ulaş), Ali Şükrü ve Selahattin Beyler bu gurubun önde gelen isimleriydi.
İdeolojik olarak her iki grubun ayrımı şu şekilde özetlenebilir:
Birinci Grup, “İnkılabın kanunu mevcut kanunların üstündedir” derken;
İkinci Grup, “İhtilalin de hukuku vardır. Olağanüstülüğün de hukuku vardır” demektedir.
Bu iki söz, her iki grup arasındaki felsefi ve siyasal farklılaşmanın net bir şekilde ifadesi olmuştur.
Kurtuluş Savaşı’nın ertesinde, 1923 yılında yapılan seçimleri kaybeden İkinci Grup üyeleri İkinci TBMM’ye girememiştir. Bu dönemde Rauf (Orbay) Bey, muhalif paşalarla birlikte Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı kurmuştur.
Peşi sıra Hüseyin Avni Bey, Kara Vasıf Bey ve Selahattin (Köseoğlu) Bey de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’na girerek. Partinin İstanbul örgütünü kurmuşlardır.
Ancak milli şef Mustafa Kemal ve kurduğu siyasi partinin karşısında muhalefet yapmak ne yazık ki bu ülkede yasaklanmış ve şefokratik dönem böylece başlamıştır. Cumhuriyet Halk Fırkasını kuran Mustafa Kemal’in partiyi kurarken, CHF (CHP) yukarıda açılışında söyledikleriyle örtüşmeyen bir durum tezahür etmiştir.
Zira bu durum sırasıyla, 1924’te Halifeliğin kaldırılışı, Öğretim Birliği, Medreselerin Kapatılması, Diyanet İşleri Başkanlığının Kurulması, Şer'iye ve Evkaf Vekâleti’nin Kaldırılması ve 1925’te Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması, Aşar Vergisinin Kaldırılması, Şapka Kanunu, Ankara Hukuk Mektebi’nin Kurulması, Miladi Takvim’in Kabulüdür.
Türkiye’nin bütününde muhalefet görme şansına sahip olmadığı içinde 1925’te sadece Şeyh Sait ve onunla beraber hareket edenler kıyam etmiştir. Şeyh Sait kıyamında hükümette dışişleri bakanı olarak görev yapan, İsmet İnönü kıyamı bastırmak üzere BMM’de başbakan Ali Fethi Okyar hükümetini devirir.
Ali Fethi, kıyamın lokal olduğunu ve büyük bir tehdit oluşturmadığını yaptığı konuşmada her ne kadar söylese de, İsmet İnönü karşısında muhalif söz söylemek mümkün değildir.
Zira İsmet İnönü’nün kıyam hakkında bölge halkı için söylediği şu sözler;”Bu isyan umuma şamildir ve mürettebtir, yani bütün şark vilayetlerinin ileri gelen halkı hep bir araya toplanmış, müzakere etmiş. Bu isyana karar verilmiş, öylece meydana getirmişlerdir. Binaenaleyh beni iktidara getirirseniz, ben istiklal mahkemeleri ile Divani Harbi Örfileri kurarım. Asar, keser ve sürerim” demiştir.
Kürsüde söylediği bu sözler üzerine Ali Fethi Okyar’ı deviren İsmet İnönü başbakan olur. Şeyh Sait kıyamında kıyama katılmadığı halde masum insanlar idam edilirken, yüzlercesi de Türkiye’nin çeşitli coğrafyasında sürgün hayatı yaşamaya mahkûm edilir.
27 yıllık tek partili dönemin Türkiye’sinde muhalefetsiz bir siyaset yaşamanın reva görüldüğü özellikle bölge halkını ilzam eden şu sözler de İsmet İnönü’nün 1925’te sarf ettiği sözlerdir; “Açıkçası biz milliyetçiyiz… ve bizi bir arada tutan yegane unsur milliyetçiliktir. Türk çoğunluğunun karşısında diğer unsurların herhangi bir nüfuzu söz konusu olamaz. Topraklarımız üzerinde yaşayan insanları her ne pahasına olursa olsun Türkleştirmeliyiz. Türklere veya Türkçülüğe karşı çıkan herkesi de yok edeceğimizi herkes bilmelidir”
Günümüz Türkiye’sinde ana muhalefet partisi olarak yıllardır siyaset yapan CHP’nin, muhalefet kültürü geçmişte tarihe geçen bu sözleri ve hükümet ettikleri zaman dilimi içinde yaptıkları uygulamalar referans olarak karşımızda durur.
Türkiye’de siyaset dilinin bir siyasi dil kültüründen mahrum kalışının nedeni, yukarıda dile getirdiğimiz tarihi söylem ve eylemlerden teşekkül etmiştir.