Ailede Çocuklar Arasında Ayrımcılık

İlk toplumlardan günümüz toplumlarına varıncaya kadar çocuklar arasında cinsiyet, mal paylaşımı (miras) ve eğitim konularında ayrımcılık yapılmış özellikle erkek çocuk kız çocuğuna tercih edilmiş, kız çocukları ihmal edilmiştir.Bu davranış birçok toplumun kültürel yapısı haline gelmiş hatta insan doğasının bir gereği olarak kabul edilmiştir.

Maalesef İslam dininin cahiliye âdeti olarak gördüğü bu adalet yoksunu anlayış Müslümanların kültürel yapısını etkilemiş ve İslami bir gelenek haline dönüşmüştür. Cinsiyet ayrımcılığı, maddi anlamda ayrımcılık veya davranış-sevgi ayrımcılığı gibi adaletsiz ebeveyn tutumlarına dönüşmüştür. Aslında bütün bu problemlerin temelinde cinsiyet ayrımcılığı bulunmaktadır. Bu konu İslam dininin geldiği dönemlerde Cahiliye Arap toplumunda görülen ve Kur’an’ın ifadesiyle menfur olan insanlık dışı bir davranış halini almıştır. 

“Onlardan birine bir kız müjdelendiğinde, öfkelenerek yüzü mosmor kesilir. Verilen müjdenin (kendisine göre) kötülüğünden dolayı halktan gizlenir. Böyle bir alçaltıcı duruma rağmen onu yanında mı tutsun yoksa onu toprağa mı gömsün! Görün işte, ne kötü yargıda bulunuyorlar!”

İslam dini insan ilişkilerinde adalet ilkesini esas almıştır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Allah, adaletli davrananları sever.”Söz konusu aile olunca konu daha çok önem kazanmaktadır. Çünkü ailede adaletli olmak çocuklara karşı ebeveyn üzerine düşen birer hak ve yükümlülüktür. Ebeveynin çocuklar üzerinde bir takım hak ve sorumlulukları olduğu gibi.

İslam dininin en mükemmel şekliyle yaşandığı “Asr-ı Saadet”  döneminde Hz. Peygamberin adalet ilkesini (sav) bizzat yaşantısıyla sergilediği ve kendisine “Ebü’l-Benat yani “Kızlar Babası” dendiği hepimizin malumudur. Hz. Peygamber (sav) konuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Kız çocuğu olup ona hakaret etmeyen, onu erkek çocuğuna tercih etmeyen kimse cennete girer.”

Böyle müjdeler erkek çocuk sahiplerine değil de kız çocuk sahibi olanlara verilmesi ve öyle bir toplumda Hz. Peygamberin (sav) bu tutum ve tavırları en güzel örnek olarak kabul edilirken neden bu konularda zaaf gösterilmektedir?

Kız çocuklarının erkek çocuklar kadar değer görmemesi, bakım ve ihtiyaçlarının daha az önemsenmesi, doğumuna erkek çocuk kadar sevinilmemesi, sevgi ve davranış konularında adaletin sağlanmaması; birer cahiliye âdetidir. Çünkü bunun aşırı şekli Cahiliye Arap toplumunda yaşanmaktaydı.

Ebeveynin; maddi konularda çocuklarına bakım sorumluluğunu adil bir şekilde yerine getirmemesi, birine sunduğu imkânları diğerlerine sunmaması, malını bağışlarken ayrım yapması, eğitim olanaklarından çocukların adil bir şekilde yararlanamaması dinen de kabul edilebilecek uygulamalar değildir.

Kaldı ki dinimiz her hareketimizde Allah rızasını temele almamızı ve davranışlarımızla bunu ortaya koymamızı istemektedir. Aile içinde adaletli davranmak ve bu konularda dikkatli olmak daha çok önemsenmektedir. Allah rızası için sevmek, koruyup kollamak, şefkat ve sevgiden mahrum etmemek, mal paylaşımı ve eğitim konularında hassasiyet göstermek ve çocukları birer emanet olarak görmek bir sorumluluktur.Sevgiyi de adil olarak sunmanın bir sorumluluk olduğu da unutulmamalıdır.

 Fatma ÖZBEK/ Cezaevi Vaizi