ADALET YÜRÜYÜŞÜ SONUCA ULAŞAMAZ

Sivil toplum eylemleri, şüphesiz demokrasinin vazgeçilmez unsurlarındandır.

Özgürlüğe ve insan haklarına inanan hiç kimse, bu tür eylemlerin değerini yadsıyamaz veya hafife alamaz.

Bu eylemler aynı zamanda çaresizlik atmosferinde gerçekleştirilir.

“Hiçbir şey yapamasak da en azından bunu yapalım.” havasına sahiptir.

Bir farkındalık oluşturmak, halkı bilinçlendirmek, toplumsal hafızada yer edinmek amacını güder.

Kısa süreli bir şoke etme özelliğini taşır.

Ama bu tür eylemlerin sonuca ulaşabilmesi için ne istediğinizin belli olması lazım.

Hedefleriniz somut ve gerçekleştirilebilir olmalı.

Şikâyet ettiğiniz olguya veya fikre veya kanuna her ne ise bir alternatifiniz olmalı.

Kabul etmediğiniz durumun veya şahsın veya sistemin yerine koyabileceğiniz bir durum veya şahıs veya sisteminiz olmalı.

Tribünlere oynamaya değil gol atmaya odaklanmalısınız. “Ne güzel oynadı.” desinler diye değil maçın skorunu düşünmelisiniz.

Ve her şeyden önce etkilemek istediğiniz kitlelerde bir karşılığınız ve saygınlığınız olmalı.

Yoksa yaptığınız eylem sadece sizi yorar.

Şimdi “Adalet Yürüyüşü” ne bir bakalım…

Adalet gibi soyut, hatta günümüzde maalesef göreceli hale gelen bir hedefle yola çıkarsanız menzile ulaşmanız zor. Çünkü siz adalet istedikçe, onlar da “Biz kanunları uyguluyoruz, bu kadar şehidimiz var. Onların hakkını savunuyoruz. Biz sizden daha adaletliyiz.” derler.

Böyle soyut ve izafi bir kavram üzerinden yürüyüş yapacağınıza mesela OHAL’e karşı bir yürüyüş düzenleseydiniz belki daha etkili olabilirdi. Çünkü en azından ne istediğiniz belli olurdu. En zorba yönetimler bile adaletsiz olduğunu kabul etmez ki. İnandığı bir adalet vardır ve onu kendisine göre uygular. Adalet istiyorum diyerek kimseyi ikna edemezsiniz.

Diğer bir konu, FETÖ operasyonlarının adaletsiz yöntemlerle yürütüldüğünü savunuyorsunuz. Eyvallah zaten birçok masumun arada yandığını herkes görüyor. Hatta hükümet de bunu kabul ediyor ki masum insanları ayırmak için bir komisyon kurdu.

Peki şu andaki metotları beğenmiyorsanız, FETÖ ile mücadele etmek için sizin bir metodunuz var mı?

Böyle gölge bir yapıyı tespit etmek için nasıl bir çalışma yürütülmeli sizce?

Bu soruların cevabıyla beraber yürüseydiniz daha bir taraftar toplayabilirdiniz.

Ama şu andaki görünümünüz, iktidarın her kararına karşı çıkan bir muhalefet görüntüsüdür. Muhalefet, iktidarın yaptığı her şeye karşı çıkmak değil, iktidara alternatifler üretebilmektir.

Alternatifler üretmek bir yana sizin halk hafızasındaki adalet karnenizde geçer not yok. İstiklâl mahkemeleri, 60 darbesine destek, 28 Şubatlar… Halk bunları unutmadı ve sizin adalet sloganınıza inanmıyor. Ülkede bir adaletsizlik olduğuna inansa bile bunun sizin elinizle düzelmeyeceğini biliyor.

Onun için bu yürüyüş sizi sadece yoracak. Zaten belli ki siz de bir şeyler değiştirmek için bu yola çıkmadınız. Mecliste ve fikir alanında acizliğinizi anlayınca, tabanınıza veya size umut bağlayanlara bir cevabınız olsun diye bu yorgunluğa katlanıyorsunuz. Daha da tehlikelisi, Türkiye’nin adalet karnesinin uluslararası alandaki notunu düşürmek için böyle bir eylemi başlatıyorsunuz. Sizin niyetiniz öyle olmasa bile dış basında Türk hukuku ve yönetimi ciddi yara alıyor.

Sonuçta bu yürüyüş bitecek. Ama bu yürüyüşten dolayı ne bir kanun değişecek, ne içeriden biri çıkacak ne de içeriye biri girecek. Sadece eylemin içinde olanlar duygusal bir tatmin yaşayacak. Ama yine gol olmayacak.