Görüş Bildir

EKİCİ'DEN NOTLAR

M.Maruf Ekici
M.Maruf Ekici

BİLİNÇLİ TOPLUM ve YENİ NESİL PARTİ FORMATI

Meşhur bir sözdür, denilir ki “değişmeyen tek şey değişimdir.” Evet bir parçası olduğumuz tabiatın, değişmeyen bir kuralı vardır o da “değişimdir”. Büyüklüğünü hayal bile edemediğimiz yıldızlar bile doğarlar, büyürler ve ölürler. Gezegenimiz kendini her sene yeniler. İnsan hücreleri de bu “değişim” kanununa veya “tekâmül” kanuna bağlıdır.

 Tabiat kanunları böyle değişken olduğu gibi, sosyal normlar, sosyal beklentiler, sosyal kabuller, sosyal hedefler de değişkendir.

 Her zamanın bir ruhu, bir hükmü vardır. Her zamanın ön kabulleri, ön retleri vardır.

 Ve hiç kimse, zamanın bu yıpratıcı gücüne karşı pehlivanlık yapamaz. Zaman, onu eskitir ve bir kenara koyar. Hep geçmişte yaşayan, bugünü anlayamayan bir insan haline getirir.

 Zamana karşı inatlaşan, başarıyı hayal bile edemez. Bunun için evvela inandığın bir davan olacak. O dava için erdemli davranışlar ve bilinçli aktivitelerde bulunacaksın. Bu yolda sana yardımcı olacak güçlerden biri sabırlı olmak, sabrı tavsiye etmek yani zamanın kanunlarına uymak olacaktır. Diğer bir güç de hak bildiğin davadan sapmamak, kararlı olmak ve hak bildiğin davayı herkese tavsiye etmektir.

 Bu, işin felsefe tarafı… Buna girmeyeceğim.

 Şimdi gelelim bunları neden anlattığıma…

 Bir parti eğer hayatiyetini devam ettirmek istiyorsa, kendini değiştirmek zorundadır. Hele bu parti bir asra yakın bir geçmişe sahipse, değişim onun için elzemdir.

 Ama bu değişim sadece lider değişimi olmamalıdır. İlkesel ve yapısal değişimler olmalıdır.

 Her seçimden veya referandumdan sonra olduğu gibi, son referandumdan sonra yine CHP’den kongre çağrıları gelmeye başladı. Parti içi  muhalefet canlandı ve istifalar başladı.

 Ne yapacaklar?

 Tüzük mü değiştirecekler? Hayır.

 Bu ilkeler çok eskidi, değiştirelim artık mı diyecekler? Hayır.

 Geçmişimizle yüzleşmemizin zamanı geldi, bu millete yaptıklarımızdan dolayı özür dilemeliyiz mi diyecekler? Hayır.

 Ne yapacaklar? Lider değiştirecekler. En kolay iş…

 Ya CHP’nin oyları yüzde kırklardaydı da Kemal Kılıçdaroğlu gelince oy kaybı mı yaşadınız?

 Hayır tam tersi. Aslında Kılıçdaroğlu CHP’si, Baykal dönemi CHP’sinden daha çok oy aldı.

 2002 seçimlerinde Baykal’ın CHP’si yüzde 19.39 aldı.

 2007’de yine Baykal’ın CHP’si yüzde 20.88 aldı.

 22 Mayıs 2010’da Kemal Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı seçildi.

 2011’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si yüzde 25.94 aldı

 7 Hazira 2015 seçimlerinde yüzde 24.95

 1 Kasım 2015 seçimlerinde de yüzde 25.38 aldı.

 Hakkını yememek lazım. Kılıçdaroğlu aslında partiye oy kazandırmış. Tabi bunun tek değişkeni Kılıçdaroğlu değil. Birçok sosyal ve siyasi sebepler de var. Ama sonuç olarak bir lider problemi görünmüyor CHP’de.

 Sorun nerede peki?

 Sorun yeni nesil parti formatında. Eski parti formatları eskidi. CHP artık kendini ilkesel ve yapısal olarak yenilemelidir. İnat ettiği noktaları bırakmalı, eskimiş ve artık dalga konusu olmuş söylemlerinden vazgeçmelidir. Onlar da bunun farkında ama çareyi lider değişiminde arıyorlar.

 Önceki yazıda da söylemiştim, yeni gelecek lider, Dersim katliamı içim özür dilemedikçe,

 Yıldırım’ı Yavuz’u, Fatih’i, en azından, Atatürk’le denk görmedikçe,

 İstiklal mahkemeleriyle yüzleşmedikçe,

 Said Nursi’ye, İskilipli Atıf Hoca’ya ve diğer dönemin mazlumlarına iade-i itibarda bulunmadıkça,

 Heykel dikme sevdasından hizmet etme sevdasına yönelmedikçe, kendisinin de diğer CHP liderlerinden bir farkı kalmayacaktır. Onun için CHP’de sadece bir lider değişimi değil bir ilke değişimi gereklidir.

 Sadece CHP için değil, bütün partiler, yeni nesil parti formatına göre kendilerini şekillendirmelidirler. Bu yeni formatın diğer bir özelliği de lider partisi olmamasıdır. Artık “genel başkan ne derse o” dönemi geride kaldı. Taban artık bilinçlendi. Bilinçlenen taban, liderini sorgulamaya başlıyor. Bireysel, özgür düşünen toplum geliştikçe, aşiret kültürüyle yönetilen partiler kan kaybediyor.

 Bunun en güzel örneğini referandumda gördük. MHP, kurumsal olarak “Evet” demesine rağmen, taban farklı düşündü. Hatta AK Parti içinde bile liderleri gibi düşünmeyen, farklı oy veren önemli bir kesim oldu. Saadet Partisi “Hayır” için çalıştı. Ama tabandan “Evet” e destekler gitti.

 Demek ki lider partileri değil, tabanını ikna edebilen lider oluyor artık . Tabanının hassasiyetine göre karar alabilen bir lider ayakta durabilir. Tüzüğünü,19. Yüzyıldan kalma sloganvari sözlerle değil, halka hizmet etme vaadiyle gelen vizyoner partiler iktidar olabilir. Yani artık siyeset de kendini yenilemelidir.

  ABD YPG’YE DAEŞ’E KARŞI MI BARZANİ’YE KARŞI MI DESTEK VERİYOR?

 Trump, YPG’ye silah yardımında bulunması için, Savunma Bakanlığı’na yetki verdi. Bu durumda YPG’yi Türkiye’ye tercih etti. ABD’nin bir lider devleti değil, bir sistem devleti olduğunu bütün dünyaya gösterdi. Çünkü Trump ilk geldiğinde, Obama gibi YPG’ye destek vermeyeceğine dair bir umut vardı. Ama o da devler sistemine uydu. Neyse…

 Bahaneleri hazır. DAEŞ’e karşı en etkili gücün YPG/PYD olduğunu iddia ediyorlar. Buna da inanmamızı bekliyorlar. Peki Türkiye etkisiz güç mü? Bugüne kadar en büyük darbeyi DAEŞ’e Türkiye vurmadı mı?

 Peki asıl amaç ne? Türkiye’nin güneyinde, kendi kontrollerinde bir oluşum çıkarıp Türkiye’yi hep tehdit altında bırakmak. Çünkü Mesut Barzani, Türkiye’ye yakın duran bir pozisyonda. Bu da onların işine gelmiyor. Hem Türkiye’yi hem de Barzani’yi PYD/YPG ile kontrol edecekler. Buna karşı Türkiye’nin Barzani ile anlaşıp, YPG’nin halk desteğini aza indirmesi gerekir. Halk desteği olmadan hiçbir silahlı güç bir yerde kalıcı olamaz. Olsaydı bugün Irak, İran güdümünde bir devlet olamazdı.


Bu Makale 439 kere okunmuştur.