LİDER KİM?

 

 

Türkiye, bu hafta sonu, kimin lider olduğunu bir kez daha meydanlarda gösterdi.

81 ilde anma törenleri düzenlendi.

İstanbul’da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü bu anmaların merkeziydi ama Saraçhane, Atatürk Hava Limanı, Taksim, Vatan Emniyet gibi yerlerde de coşkulu bir kalabalık vardı.

Ankara’da Gazi Meclis’in Şeref Kapısı’nın önünde ve Külliye’de yine aynı heyecanlı kalabalığı izledik. “Kalabalık” demek belki doğru olmaz. Çünkü “kalabalık” sosyolojik anlamda ortak hedef ve amaçları olmayan insan yığınlarına denir. Ama bu insanların ortak hedef ve amaçları vardı. Heyecan duydukları ortak hissiyatları vardı. Etrafında toplandıkları bir liderleri vardı. Dillerinde müşterek sloganları vardı. Onun için bunlar “kalabalık” değil olsa olsa (sosyolojik bir terim olarak kullanıyorum) “cemaat” olur. 

Bütün bunları bir araya getiren, onlara heyecan veren, ümit bahşeden şüphesiz vatan sevgisiydi.

Ama o vatan sevgisini de tahrik eden, organize eden, toplayan bir lider vardı ki o da şüphesiz Recep Tayyip Erdoğan’dı.

Bunu söylerken asla bir fanatizmle söylemiyorum. Sosyolojik bir gerçeği söylüyorum. Sayın Erdoğan, en duygusuz ve rasyonalist olduğunu iddia eden insanları bile heyecanlandırabilecek bir yapıya sahip. Geçmişiyle, yaşantısıyla, yaptıklarıyla, fikirleriyle, hitabetiyle insana bir güven veren ve “işte benim liderim”  dedirten bir çehresi var.

Bir hafta önce Maltepe’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun mitingi vardı. CHP ve FETÖ tüm güçlerini kullanarak bu mitingi parlatmaya çalıştılar.

Sonuçta CHP tarihinin en kalabalık mitingi düzenlendi. Hatta Mitingin nicel değeri, nitel değerinden daha çok konuşuldu.

Kılıçdaroğlu’nun verdiği mesajlardan veya yürüyüşün hedefinden çok mitinge katılan insan sayısı gündemi işgal etti. Yani sayısal değer epey bir önemliydi CHP için.

Buna rağmen 25 günlük bir yürüyüş, iç ve dış basının desteği, FETÖ ve diğer muhaliflerin desteğiyle birlikte Maltepe mitinginin kişi sayısı, sadece 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ndeki kişi sayısı kadar ancak vardı.

Hatırlarsanız bazı yazar-çizerler ve aydın takımı, bu yürüyüşten sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı’ndan terfi edip bir lider olmaya başladığını söylemişlerdi.

 İşte 15 Temmuz kimin lider olduğunu apaçık ortaya koydu. “Lider öyle değil böyle olunur.” dedirtti.

Her iki mitingi karşılaştırma gibi bir amacım yok. Çünkü her iki mitingin motivasyon ve hedefler açısından farklı kategorilerde değerlendirilmesi lazım. Daha doğrusu olması gereken bu. Ama herkes biliyor ki Maltepe mitingi CHP’nin ve 15 Temmuz mitingi de AK Parti’nindir. Buna göre Türkiye’nin bir gerçeği var ki mitingler, liderlerin veya partilerin gücünü gösterir.

Aslında her iki miting de siyasi miting değildi veya söylemler o yöndeydi. Maltepe mitinginde siyasi bir slogan veya sembol kullanılmadı. Güya bütün halkı kucaklayan bir tavırları vardı. Ama bu mitingin CHP mitingi olmadığını söyleyecek tek bir akıllı adam var mı?

Aynı şekilde 15 Temmuz, gerçekte bir milletin destanıydı. Ama bu destanın AK Parti tabanı ve muhafazakarlar tarafından yazıldığı da Türkiye’nin bir gerçeği.

Dikkat ettiyseniz CHP’den şöyle ağız dolusu, sadre şifa bir 15 Temmuz mesajı yoktu. Kılıçdaroğlu’nun meclis konuşması eleştirilerle doluydu.

Entel dantel takımı, sözde sanatçı, davulcu-zurnacı, palyaço çevresinden de bir 15 Temmuz mesajı gelmedi. Demek ki 15 Temmuz elitlerin, seçkinlerin değil gerçek bir halk destanıdır.

İşte her iki mitingi ve her iki lideri, sembolize ettikleri çevre ve ideolojiler açısından değerlendirildiğinde Türkiye’nin gerçeği ortaya çıkıyor.

Halkın lideri kim?

Halkın partisi hangisi?

Gibi sorular tam cevabını buluyor.