TÜRKİYE’NİN İKİNCİ KURUCUSU

Ak Partili Ayhan Oğan “Yeni bir devlet kuruyoruz ve bu devletin kurucusu Tayyip Erdoğan’dır.” dedi.

“Yeni bir devlet” ifadesi maksadını aşan bir ifade olabilir. Tayyip Erdoğan, yeni bir devlet kurmadı ve kurmayacak ama Türkiye’yi kökten değiştirecek, yeni bir anlayış, yeni bir politika, yeni bir kimlik oluşturduğu kesin. Elli sene sonra, Türkiye’nin tarihini yazacak olanlar bu gerçeği de yazacaklardır. Şu an konuşulması halinde, bu gerçek günlük siyasete kurban gider.

Peki Tayyip Erdoğan ne yaptı?

En iyi liderler, halkta hisler ve heyecanlar uyandıran liderlerdir. Bu hislerin de en önemlisi “aidiyet” hissidir. Bu aidiyet hissi tepkimeye başladıktan sonra geriye kalan ekonomik, güvenlik, teknolojik gibi hizmetler çorap söküğü gibi gelir.

Tayyip Erdoğan bu millette bir aidiyet hissini uyandırdı. Bu devletin, seçkinlerin devleti olmadığını gösterdi. Devletin gerçek sahibinin kim olduğunu, halkın iliklerine kadar hissettirdi. Kendisini bu ülkeye yabancı gören Kürtleri devletle barıştırdı. Bunun için somut adımlar atarak samimiyetini gösterdi. TRT KÜRDİ’yi yayına soktu.  Okula gider gitmez Kürtlerin kendisini yabancı hissetmesine sebep olan “Türküm, doğruyum, çalışkanım” andını kaldırttı. Kürtçe tabelalara izin çıkardı. Üniversitelerde Kürdoloji bölümlerini kurdurttu. Liselerde Kürtçe’yi seçmeli dil olarak müfredata soktu. Kürtleri, köylerini yakan Kemalist bir ordu anlayışından, Kürtleri koruyan, peygamber ocağı bir ordu anlayışına getirdi. Başarısız olsa da “Kürt açılımıyla, Kürt sorununu çözme konusunda ciddi adımlar attı. Al yıldızlı bayrağın Kürtlerin de bayrağı olabileceğini gösterdi.

Peki bütün bunlar Türkiye’nin kuruluş felsefesine aykırı değil miydi? Aykırıydı.

 Atatürk’ün kurduğu Türkiye’de ret, inkâr ve asimilasyon politikası yok muydu? Vardı.

O zaman Tayyip Erdoğan Türkiye’nin kuruluş felsefesini sarsan bir anlayış getirmiş demektir. Bu yeni devlet değildir ama yeni bir kimliktir.

Diğer taraftan Türkiye’nin kuruluş tarihinin 1923 olmadığını zihinlerde yerleştirdi. Türkiye ile tarih arasında köprüler kurdurttu. 16 tane Türk devletine sürekli göndermelerde bulundu. Osmanlı ve Selçuklu üzerinden Türklerin bir zamanlar cihan hâkimiyetini sağladıklarını hatırlatarak, tekrar bunu başarabileceklerinin heyecanını oluşturdu.

Peki yine Türkiye’nin kuruluş felsefesinde aslında Osmanlı ve Selçuklu devletlerini atlayıp doğrudan İslamiyet öncesi Türk tarihiyle bağ kurmak yok muydu? Vardı. Tayyip Erdoğan bunu da değiştirdi.

Türkiye’de kendini dışlanmış hisseden diğer bir grup da muhafazakârlardı. Memurlar gizli namaz kılıyor, hanımlarının başörtülü olduklarını saklıyorlardı. Üniversite öğrencileri, mezuniyetten sonra iş bulamam diye gerçek inançlarını gizliyorlardı. Muhafazakâr kesim gericilikle, örümcek kafalılıkla yaftalanıyordu. Tayyip Erdoğan bu anlayışı da tersine döndürdü.

Türkiye’nin kuruluş felsefesinde altı ilke vardır: Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, laiklik, devletçilik, inkılapçılık, halkçılık.

Evet Türkiye’de milliyetçilik var. Ama bu milliyetçilik “Ne mutlu Türküm diyene” gibi ırkı yücelten bir milliyetçilik değil, “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” diyen kucaklayıcı ve bütünleştirici bir milliyetçiliktir.

Türkiye’de laiklik var ama devlet imkânlarını muhafazakar kesimden esirgeyen bir laiklik değil, Dini, devletten koruyan bir laikliktir.

Türkiye’de devletçilik var ama bu devletçilik halkla barışık bir devlettir. Halka üstten bakan, kanunlar dayatan, halkın kılık kıyafetine, okuduğu kitaba, gittiği derneğe karışan bir devletçilik değil; halkın yaşam tarzını güvence altına alan, halkın ekonomi, güvenlik, huzur gibi devletin asıl vazifelerini üstlenen bir devletçilik var.

Türkiye’de inkılapçılık var. Ama bu inkılapçılık milletin bin yıllık kültürünü yok sayan, alfabesini değiştiren, mimarisini unutturan, tek tipleştirmeye çalışan bir inkılapçılık değil; Türkiye’yi eski anlayıştan kurtarmaya doğru bir inkılapçılıktır.

İçine kapanık pısırık bir Türkiye yok artık. Katar’da, Somali’de üs açan, Orta Doğu siyasetine şekil veren bir Türkiye var.

Yıllık, aylık planlar yapan bir Türkiye yok artık. 2023, 2053 ve 2071 hedeflerini koyan bir Türkiye var.

İşte bunlara göre Tayyip Erdoğan yeni bir devlet kurmadı ama yeni bir kimlik inşa etti diyebiliriz.