ANKARA’DA BİR GÜN ve 15 TEMMUZ RUHU

Her hafta düzenli olarak Diyarbakır’dan Ankara’ya son gelişim iki ay önceydi.

Haziran’ın son haftasında biri deseydi ki, 15 gün sonra Kızılay’ın ortasında Tanklar insanları araçların içinde ezerek ilerleyecek, Genelkurmayı, Külliye’yi, MİT’i, TBMM’yi… Helikopter ve uçaklarımız bombalayacak ve yine biri deseydi ki, halk Kızılay’da tankların önüne yatacak, Kızılay’ın yüksek binalarından alçak uçuşla F-16’lara levye attıktan sonra adeta üstüne atlayacak, Ankara Büyükşehir Belediyesinin belediye hizmetlerinin yanı sıra Kavşaklı/Köprülü Başkanı personeliyle bir ordu vazifesi görecek…

Sanırım ona ya veli ya da deli derdik. Bunların kat kat fazlası 15 Temmuz’u 16 Temmuz’ a bağlayan gecede yaşandı. Hem de hala tüm vahşeti ve gururlu direniş sembolleriyle ortada durarak.

Ankara’ya gelir gelmez son bir haftadaki 4000 km’lik yol yorgunluğumu bir tarafa atarak şehrin içine daldım. Dikmen’den Gazi Meclisin içine girdiğimde onun yaralı hali içimi burktu.

Ziyaretçi girişi yeni yapılmıştı. Meclisin yüzü olan bina, vahşi bir yumruk yemiş gibi dağılmıştı.

Önüne adeta uzaydan taş düşmüş çukur açılmıştı.

Meclisin kalbine atılan bomba adeta ortalığı dağıtmıştı. Amerika bile Saddam’ın Meclisini vurmamıştı.

Külliye’nin önündeki Jandarma binası da öyleydi. Külliye’nin yanında pireneler tarafından yenilmiş at iskeleti gibi, yol arası çimlere saplanan askeri araç gelecek nesillere ibretlik olsun diye de orda tutuluyordu.

Ankara Emniyeti ise Çanakkale’de yamyam ordularına direnmiş gibi hala enkaz haldeydi.

Evet tüm bunlar bir gecede tüm Türkiye’de olmuştu.

Bunları ne Doğulu ne Batı(l)ı düşünce modeliyle ne anlayabiliriz ne de anlatabiliriz.

Çünkü bunların dünyada eşi benzeri yoktur. Ne Fransız ne de Rus ne de İran Darbe ve karşı darbe böyleydi.

 Bunun ilk versiyonu 1915 Çanakkale

savaşıydı. Ve 15 Temmuz ruhu binlerce yıldan süzülerek İbrahimi yoldan akarak oradan Anadolu çeşmesine geliyordu.

Bu nedenle bunun Dünya siyasi tarihinde tam adı Anadolu İhtilali’dir.

Şu an başta Suriye olmak üzere İslam Dünyasındaki olayları ve FETO olaylarının da sebebi bu ruhtur.

Dünya beşli çeteden büyüktür, yeniden yeni bir adil dünya düzeni kuracağız diyen ruh da budur.

Mehmed Akif, Necip Fazıl ve Nurettin Topçu’nun bahsettiği ruh budur.

Bediüzzaman’ın Şark yaylalarından ve Cemil Meriç’in nehrin öte yakasından su taşıdığı çeşme budur.

Ve İslam Dünyasının asırlardır hasret kaldığı ruh budur.