FUAD KÖPRÜLÜ VE E. İHSANOĞLU’NUN MUHTEMEL AKİBETİ

Köklü bir Osmanlı ailesi olan Köprülü Ailesi’den gelen Fuat Köprülü, Ayasofya Rüştiyesi ve Mercan İdadisi’nden sonra İstanbul Hukuk Fakültesi’nde okudu. Ancak 1909’da burayı yarıda bırakarak edebiyat, felsefe ve tarih alanlarına kaymış ve 1925 yılında Türk Tarih Encümeni başkanlığına seçildi. 1929’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı olduktan sonra da 1934’de politikaya girer ve Kars milletvekili seçilir.

Fuat Köprülü, Birinci Türk Tarih Kongresinde önemli bir muhalif olmuş ve tek parti iktidarının kurbanı olmuştur. Ancak Köprülü politikada değil bilim hayatında beynelmilel bir isimdi. Ziya Gökalp’ın yetiştirdiği gençlerin en başarılısı idi. Yabancı ülkelerde kürsüsü olan bir ordinaryüs profesördü. Atatürk, kendisini Halk Partisi listesinden meclise sokmuştu.

Çok partili döneme geçiş sırasında CHP’den ayrılıp “Dörtler” den biri olarak Demokrat Parti’nin (DP) ilk kurucuları arasında yerini alan Köprülü, bizzat Adnan Menderes tarafından, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a başbakan olması önerilirken; tecrübesi Menderes’ten daha fazla olduğu bilinen Galip Hoca (Celal Bayar) Menderes’e, “Başvekil sizsiniz Adnan Bey” der.

Köprülü ise Birinci Adnan Menderes hükümetinde önce Dışişleri Bakanı olur. Ancak başta 6-7 Eylül olaylarındaki yanlış politikaları olmak üzere, 1956’da tenzili rütbe olarak Devlet Bakanlığı görevine atandıktan bir yıl sonra DP’den istifa edip Menderes’in karşısında Hürriyet Partisi’ni kurar. 27 Mayıs 1960’tan sonra ise Yeni Demokrat Partiyi kurdu. Ancak parti pek ilgi görmedi. Amblem olarak seçtiği "Kırat"ı Adalet Partisi’ne bırakarak siyasî yaşamdan ayrıldı. Yassıada’da idamla yargılanan Menderes’e son sözü, “iyi ki bunlardan ayrıldım” olmuştur.

İlmi hayat hikâyesi de az çok Köprülü’ye benzeyen, Mısır doğumlu Türk-İslam bilim edebiyatçısı İhsanoğlu’nun, siyasi hayatı ise adeta amelinden ayrılan ilmine benziyor. Anayasanın değiştirilemez ilkelerini bize hatırlatması, milliyetçi, sol ve batılı söylemler ve tüm batılı devrimlerin başta sykes-picot sınırları olmak üzere bir bir devrildiği Ortadoğu’nun yeni ruhuna aykırı söylemler. İnsana sadece yazık dedirtiyor. İslam Dünyasının dirildiği bir zamanda bu zihniyet… Örneğin, Mısır’da ancak %10 halk desteğine sahip, İsrail oğullarından Sisi’nin darbesine darbe bile diyememesi ve tıpkı yıllarca görev yaptığı İslam Konferansı

Örgütü’nde, Halepçe Kürtlerine bir Fatiha bir bile okutmaması, onun kimlik ve kişiliği hakkında bize fikir vermesi açısından ilginçtir. (Ne Ocak ne de 21 Mart 1988 İKÖ Dışişleri Bakanları Amman toplantısında öldürülen Kürtlerle ilgili bir şey göremedim ama Antarktika’nın çevre sorunu konuşulmuş.) Bu nedenle İhsanoğlu’nun akıbeti, halka dayanmayan bir temel üzerine kurulan çatıdan dolayı Fuat Köprülü’ye benzeyeceğinden adım gibi eminim.

Tarih bize Menderes’in, Köprülü’den neden daha büyük olduğunu göstermiştir. 1960 darbesine darbe demeyen Köprülü ile önce hak ve halk diyenler, akademik ve akli kaygı taşıyanlardan daha çok destek toplamıştır. Erdoğan da, “one minute” ve “paralel yapı’nın inlerine gireceğiz” gibi ezber bozan söylemlerle en çok buradan kazanıyor. Yoksa “ulan öküz Anadolulu! Size komünizm lazımsa onu da biz getiririz” diyen CHP’nin kudretli Ankara Valisi Nevzat Tandoğan gibi, şimdi de “size İslamcı lazımsa onu da biz getiririz” diyerek, Mısır pazarından kullanılmış BM personeli Baradey ve Gali’nin islamcı versiyonunu piyasaya sunması, CHP’nin ne kadar değiştiğini göstermesi açısından manidardır. Buna DP’den kopan ve MHP’nin anası olan Millet Partisi lideri Fevzi Çakmak dâhildir. Bayar’ın Çakmak’a dediği gibi “apoletler insanlığın ve siyasette başarının ölçütü olamaz.”

Menderes, Özal ve Türkiye’nin son 50 yıldaki karizmatik lideri Erdoğan’a olan halk desteği, son yerel seçimlerde de görüldüğü gibi Menderes gibi heyecan uyandırıyor ve son barış süreci çalışmaları da takdire şayandır. Karizmatik liderlik tam da bu değil mi? Ezber bozmak, yerli ve orijinal olmak, risk almak ve tarihin akışını değiştirmeye yönelmek.

Bu nedenle sağ ve sol omuzlara alınan İhsanoğlu’nun, Erdoğan karşısında Cumhurbaşkanlığının kazanma şansı yoktur ki; Köprülü, Çakmak, tarih, akıl, basiret ve gerçekler bunun en büyük şahididir.

 

Yard. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

Dicle Üniversitesi Siyasal Araştırmalar Merkezi Müdürü