Sykes – Picot’un 21. yy versiyonu: Kerry – Lavrov felaketi
Batı dünyası son bir asırdır Ortadoğu’da ana aktör olarak siyasi gelişmeleri şekillendirmektedir. Bu dönemi Osmanlı sonrası kurulan Sykes - Picot dönemi olarak tanımlayabiliriz. Örneğin İngiltere, bu süreci 1918 - 1945 yılları arasında doğrudan sömürge valileri üzerinden yaparken, ABD ise 1945 - 1990 yılları arasında askeri gücü ve yerli sömürge liderler üzerinden kontrol etmiştir. 1990 yılından günümüze kadar ise yeni bir Sykes - Picot düzenini kurmak için Irak, İsrail, Arap Baharı, İran, Türkiye ve Mısır’daki siyasi gelişmeleri kullanırken; bu kez de ABD - Rusya üzerinden gelecek yeni bir Sykes - Picot düzeni kurmaya çalışmaktadır. 27 Mayıs 1960 yılından itibaren Türkiye’de beş askeri darbe (ABD’nin OurBoys dediği askeri çocukları) olurken benzerleri İran’da Mussadık, Suudi Arabistan’da Faysal, Irak’ta Said Paşa, Libya’da İdris, Mısır’da Faruk ve Pakistan’da Butto’nun başına gelmiştir. Yarım asır sonra ise devrimciler de devrilince (Saddam, Binali, Kaddafi, Mübarek…) şu an bu süreç örgütler üzerinden yapılmaktadır. Pakistan’da Taliban, El-Kaide, Irak ve Suriye’de DAİŞ ve PYD, Türkiye’de PKK liderliğindeki 9 sol örgüt ve FETÖ bunların başında gelmektedir.
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) General Joseph
Votel, hafta başında Suriye Kürdistan Bölgesi olarak tanımlanan Rojava’yı
(Güneşin Battığı Yer) ziyaret etti. Votel ziyaretine ilişkin olarak da YPG’nin
kontrolünde olan Demokrat Suriye Güçleri’nin DAİŞ’in payitahtı Rakka’yı alıp
alamayacağını yerinde görmek için geldiğini belirtmiş. İçinde çoğunluğu Şammar
ve Tay aşiretinden olan 6 bin Arabın da olduğu DSG’de 30 bin Kürd savaşçısı
bulunmaktadır.
Bu sahne Lawrence’in, İngiliz altınlarıyla satın alıp
Osmanlıya saldırttığı 1917 tarihli Arap Lawrence filminin 21.yy’daki Kürd
versiyonundan başka bir şey değildir. O zamanlar Kürd Lawrence olan Binbaşı
Noel, Kürdleri Osmanlıya karşı harekete geçiremeyince, İngiltere ceza olarak
Kürdleri üç parçaya bölmüştü. Arapların payına ise ödül olarak (!) İsrail dahil
22 parçalık Arap İmparatorluğu (!) düşmüştü. Şimdi ise General Votel, ABD adına
gelmiş ve sosyalist milliyetçi Kürdlere (PYD) 100 kişiyle ve uçaklarla destek
verip Kürdleri, Arapların şehri olan yaklaşık bir milyonluk Rakka’ya
yöneltmektedir.
Bu süreci daha iyi anlamak için filmi geri sarmaya
ihtiyacımız bulunmaktadır.
29 Nisan 2016’da ABD Savunma Bakanı Ashton Carter
“Kürdlerin Rakka’yı yönetmek için doğru kişiler olmadığını ifade etmiştir”.
9 Ekim 2015 yılında BBC, Financel Times’e dayanarak
verilen haberde “ABD’nin Rakka fethinde bir Kürd lider görmek istemediği”
vurgulanmıştır.(http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/10/151008_ft_abd_rakka_kurtler).
Şu an ise ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesinde,
“Suriye’de Savaş: Krizi Hafifletmek İçin Sonraki Adımlar” başlıklı oturumda
senatörlerin sorularını yanıtlayan 2014 yılına kadar ABD’nin Şam Büyükelçisi
olan Robert Ford ve Donald Trump’ın karşısında başkan adaylığı için yarışan
ancak martta yarıştan çekildiğini açıklayan Florida Senatörü Marco Rubio da
bulundu. Ford, Rubio’nun, Suriye’de Kürdlerin amacının ‘devlet kurmak’ olup
olmadığını ve YPG’nin PKK ile ilişkili olup olmadığını sordu. Ford şöyle
yanıtladı: “Kesinlikle o boşluğu (Menbic) almak ve devamlılığı olan bir bölge
yaratmak istiyorlar. YPG, PKK bağlantılıdır. Orada faaliyet gösteren başka
gruplar da var. Hem IŞİD’le hem de Esad’la savaşıyorlar. YPG’nin aldığı türden
bir desteği hiçbir zaman almadılar. Kürd milislerin aldığı yakın hava desteğini
almadılar. YPG’nin, Amerika’nın DAİŞ’e karşı stratejisinin, yeri doldurulamaz
bir unsuru olduğuna inanmıyorum.”
ABD Barış Enstitüsü Başkanı Nancy Lindborg ve Brookings
Enstitüsü Ortadoğu Politikaları Merkezi Direktörü Tamara Cofman Wittes
görüşlerini aktardı. "Şu anda Kürdlerin yapmaya çalıştığı şey, kuzeyde
Afrin’den itibaren doğuya kadar kantonları birleştirerek kendi devletlerini
ortaya çıkarmak değil mi? Yani yaptıkları şey kendi devletlerini kurmaya
çalışmak değil mi?" sorusunu yanıtlayan ABD'nin eski Şam Büyükelçisi
Robert Ford, "Evet kesinlikle kuzeyde kendi bölgelerini (devletlerini)
oluşturmak istiyorlar. Bununla ilgili soru işareti yok. Bundan dolayı Türkler
büyük reaksiyon gösteriyor. ABD’nin desteklediği YPG’nin PKK ile kesinlikle
bağı var" ifadesini kullandı.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü olan Mark Toner ise iki
gün önce şöyle dedi: “ (Suriye’de) Kürd güçlerle yakın işbirliği içindeyiz.
Fakat bu görüşmeler onların özerklik taleplerini tanıdığımız anlamına gelmez.”
AA muhabiri Samet ise şöyle diyor: “PYD, belki de
yüzlerce zayiat vereceği ve çıkarına olmayan bir savaşa giriyor. Bu süreçte
Kürd gençleri sadece Amerika'nın paralı askeri oldu. Alınan desteğin bedelini
kanla ödeyecekler. Daha dün DAEŞ Kamışlı'da bombalı araç saldırısı düzenledi.
DAEŞ'in Rakka'dan silinmesi kolay olmayacak gibi görünüyor, zira her yeri
mayınla, tuzakla döşediler. Ayrıca Irak'tan doğrudan Rakka'ya ulaşabileceği
koridor da hâlen açık durumda.”
Süreci kanaatimce en iyi ifade eden kişi ise PYD Eş
Başkanı Salih Müslim’in ağabeyi Prof. Dr. Mustafa Müslim’dir. Mustafa Hoca
şöyle diyor: “Tarih bugün yine tekerrür ediyor. Rusya ve ABD Kürdleri
destekliyor, özellikle de Suriye’dekileri. Çünkü belli niyetleri ve belli
çıkarları var. Bu bölgede yalnızca Türkiye bunlara karşı çıkıyor. ‘Arapların ve
Kürdlerin sayesinde onların belini bükebiliriz. Suriyeli Kürdlerin eliyle
Türkiye’ye vuralım’ diyorlar. Amaçlarına eriştiklerinde Kürdleri tekrar yüzüstü
bırakacaklar. Kürdlerin kendi tarihlerinden ders çıkarmaları ve büyük
devletlere güvenmemeleri gerekir. Burada ben şunu diyorum: Kürdler bulundukları
ülkede Müslümanlarla el ele vermeleri gerekir. Kürdler, Türkiye, Suriye, İran
ve Irak’ta, Kürdlerin hakkını tanıyan ve kabul eden Müslümanlarla hareket
etmeliler. Kürdlerin siyasi ve kültürel haklarının olduğunu kabul eden
Müslümanlarla olmalılar.”
Kısaca Suriye üzerinden PYD – DAİŞ ile ateşlenen yeni
süreç Kürd, Türk, Arap, Acem ve tüm kadim halkların kardeşçe yaşayabilecekleri
Ortadoğu’da, Yahudi asıllı ABD Dışişleri Bakanı (Kerry) ve Ermeni asıllı Rusya
Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un liderliğindeki sürecin,Sykes - Picot’un 21.yy
versiyonu yani Kerry - Lavrov sömürge düzeni olduğunu net olarak görebiliyoruz.
Burada Saddam ve Kaddafi gibi diktatörler yerine halkların çatıştırılması
süreci El-Kaide, DAİŞ ve PYD gibi örgütler üzerinden yürütülmektedir. Ve bu
yeni Truva atı, maalesef hızla yol almaktadır.