Görüş Bildir

"ÜLKEMİZ TARİHİN EN KRİTİK SÜRECİNDE…!?"

Evet, sevgili okurlar.

Dün, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beştepe Külliyesinde 81 ilin Valileriyle gerçekleştirdiği toplantıda yaptığı konuşmada çok önemli, çarpıcı ve can alıcı başlıklara değindi…

Bu köşede her zaman acizane kaleme aldığımız çok önemli kritik konuların ana başlıkları ile Cumhurbaşkanımızın kullandığı başlıklar arasında çok büyük bir paralellik var.

Gerçekten ülkemizin bugün karşı karşıya kaldığı sorunlar gırtladağa dayanmıştır…

Ki bu sorunlara çözüm getirme çabaları da bir hayli zorlaşmıştır.

Ne demek?

1923’ten…

Hatta daha geriye gidersek 1908’li yıllardan günümüze dek…

Cumhurbaşkanının da dediği gibi; "Türkiye, emperyalist müstevli haçlı güçler" tarafından nerdeyse kuşatma altına alınmıştır…

Maddi olarak olmasa da manen…

Kültürel olarak, tarihsel olarak, ahlaki olarak, gerçekten Türkiye kuşatılmış durumda.

Bir yandan Amerikan Haçlı zorbalığı, öbür taraftan Siyonist emperyalizmi…

Diğer tarafta, dost görünüp de düşman muamelesini yapan sözde müttefiklerimiz…

Büyük bir ittifakla, "milletimizi ve devletimizi" boyundurluklarının altına almak istiyorlar...

Ki yıllar yılıdır, bu "plan ve proje" üzerinde çalışmaktadırlar…

***

Cumhurbaşkanımız Erdoğan bunu çok güzel sezmiş ve anlamış ki…

Dün 81 İlin Valileri karşısında bunları; "A’dan Z’ye" kadar dile getirip, uyardı.

Evet, o başlıklardan birkaç tanesini sizinle paylaşım.

“Ülkemiz bir süredir tarihin en kritik sürecini yaşamaktadır.

Türkiye içeriden ve dışarıdan kuşatılmaya çalışılıyor.

Ülkemiz boyunduruk altına alınmak isteniyor.

Bizim "alan el değil, veren el" konumuna gelmemiz birilerinin kabusudur.

İddialı ve güçlü bir Türkiye'yi hazmedemiyorlar.”

Yani burada Cumhurbaşkanının ifade ettiği “Alan el, veren el” arasındaki fark ortada.

Veren el, alan elden daha üstündür.

Daha ciddidir.

Daha başı dik, alnı açık bir haldir.

Eğer Türkiye yıllardan beri bu partinin düşüncesi paralelinde yönetiliyorsa ki, öyledir.

Müstakil ve bağımsız olması lazım.

Ama heyhat!

Ne bağımsızdır.

Ne de bağımlıdır.

Ortada dolaşıp duran bir hali vardır.

Bu itibarla müttefik devletler, birbiriyle ittifak içerisindeyken, İslam ümmeti olarak Türkiye ile tam terstir.

* * *

Onun için Cumhurbaşkanı şöyle diyor;

“Uluslararası toplantılarda dahi şu anda Amerika'dan sonra dünyada en  az gelişmiş ülkelere destek noktasında, donörler toplantısında birinci sırada  Amerika gözüküyor.

Fakat milli gelire oranla baktığımızda birinci sırada Türkiye. 

Asla bunu toplantılarda dile getirmezler, bunu konuşmazlar, en fazla desteği veren ülke Türkiye'dir demezler..

Arakan'da, Suriye'de böyledir demezler…

Sadece kendi aramızda birebir görüşmeye başladığımızda, 'Ya gerçekten çok büyük yük çekiyorsunuz orada' derler.

Avrupa Birliği'nde de bu böyledir…

Söz verirler ondan sonra sözün de arkasında durmazlar…

Çünkü bunlar dürüst değildir, bunların hayatları yalandır.

Hiçbir zaman bunlardan biz dürüstlük görmedik.

Öyle veya böyle biz inandığımız yolda kararlı bir şekilde yürüyeceğiz, çünkü bu milletin şahs-ı manevisinde bu vardır.

Türkiye'nin bağımsızlığına leke sürdürmeme kararlılığı, evet birilerini ciddi olarak rahatsız ediyor.”

* * *

Evet, sevgili can dostlar.

Cumhurbaşkanının tespitleri yerli yerindedir.

Gerçekten yüce kitabımız Kur’ana dayalı olarak konuşuyor…

Ki öyledir, doğrudur ve de ciddidir.

Zira “Tevbe” suresinin 7, 8 ve 9. Ayetleri zaten açık ve net olarak bize bildiriyor.

7. Ayet; “Mescid-i Haram yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında, o (sözünden dönen) müşriklerin Allah katında ve Resul'ünün yanında nasıl (geçerli) bir sözleşmeleri olabilir? Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz ki Allah, kendisine karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanları sever.”

8. Ayet; “(Başka) nasıl olabilirdi ki? Eğer (düşmanlarınız) size üstün gelselerdi (size karşı) ne bir sorumluluk ne de bir koruma yükümlülüğü taşıyacaklardı. Onlar size dilleriyle yaranmaya çalışıyorlar ama kalpleriyle kötülüğünüzü istiyorlar. Onların çoğunun karakteri bozuktur.”

9. Ayet; “Basit bir kazanç uğruna Allah'ın ayetlerini gözden çıkardılar ve halkı O'nun yolundan alıkoydular. Gerçekten onların yaptıkları şeyler ne kötüdür.”

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Gerçekten bu millet artık uyanmıştır.

Şahlanmış, dimdik ayaktadır.

Ne yazık ki, her şeyi "dar çerçevede" gören bir sistem vardır.

Cumhurbaşkanının da elini-kolunu bağlıyor.

Bayat bir rejimin hali mevcut.

Tüm bu badirelerden kurtulmak istiyorsak…

Büyük ittifak içerisinde el ele vererek "yepyeni bir sistem ve yönetim anlayışıyla" yola çıkmamız lazım.

En derin saygı ve sevgilerimle...

 


Bu Makale 5077 kere okunmuştur.