Görüş Bildir

28 ŞUBAT İHANETİ SADECE 21 KİŞİYLE SONUÇLANDI!

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzere önceki gün, yani 14 Nisan 2018 Cumartesi günü Diyarbakır’ımızda bir seçim yapıldı.

Yani Ticaret ve Sanayi Odası seçimi...

Adaylar arasında çok büyük bir çekişme vardı.

Netice itibariyle salt çoğunlukla adeta rakip tanımayan bir neticeyle Eczacı Mehmet Kaya'ın başkanlığındaki "Yeşil liste" kazandı.

16'ya sıfır...

Mehmet Kaya, Diyarbakır’ın Dicle ilçesinin mütevazı bir ailesine mensup bir insan.

Fikri, zikri, düşüncesi, ideolojisi bizi ilgilendirmez.

Ama kişisel olarak saygılı, edepli, mütevazı, aile terbiyesiyle büyümüş bir insan.

Kişisel olarak kimseye herhangi bir zararı dokunmayan bir insan…

Buradan kutluyor, tebrik ediyor ve kendisine görevinde başarılı olmasını diliyoruz.

***

Bu faslı, burada noktalayalım…

Gelelim Türkiye’nin tarihi manzarasına.

Yakın tarihimizde oynanan oyunlar…

Dış mihrakların içten kiraladıkları piyon ve ajanların haddi hesabı olmazken, dün aniden görsel medyanın ekranlarında ve yazılı basının ilk sayfalarında manşetten verilen bir haber yer aldı..

Hem de güncelliğini hep koruyan bir haber.

Özellikle, “28 Şubat davasında verilen göstermelik kararlara tepki yağıyor” başlıklı haberlerin çoğunlukta olması.

Gerçekten gerek yazılı medya olsun, gerek görsel medya olsun, bu haberi pürdikkat yazmışlar ve bize gösteriyorlar.

Bizim de aynı davalardan, aynı süreçten görmüş olduğumuz telafisi mümkün olmayan zararlardan dolayı, hep o merak saikasıyla bu davayı takip etmekteyiz…

28 Şubat olayı sıradan bir olay değil.

Keza Taksim Gezi Parkı olayları, 17-25 Aralık ve en son 15 Temmuz 2016’daki başarısız darbe girişimi.

Bunlar "zincirin birer halkalarıdır..?"

Her zaman söylediğimiz gibi ki tekrarında fayda var.

Diyoruz ki;

Kemalist, jön Türkçülüğe dayalı ırkçılık ve Turancılık anlayışıyla kurulan bir sistem, bir rejimin koruyuculuğu memlekete bugüne kadar hayır getirmediği gibi bundan sonra da getireceğe pek benzemez...

Bize göre herkes aklını başına almalıdır.

Bismillah deyip, elini vicdanına koymalıdır.

Bu şekilde olayları değerlendirmelidir.

* * *

Üç gün önce, yani Cuma günü 28 Şubat davası ön yargı olarak sonuçlandı.

Ve bu verilen karar, ülke insanlarının birçok kesiminde çok büyük menfi tepkilere neden oldu.

Türk adaletine halkın güveni ne kadar yoğunlukta ise bu karar nedeniyle de ne yazık ki o güven ibresi oldukça aşağıya doğru indi.

Zira 28 Şubat davasındaki verilen kararın, göstermelik bir karar olduğuna dair tepkiler yüksek…

Ki genel kanıda bu yöndedir..

Hatta gazetenin birinin manşetinde şöyle bir haber var;

“O HAİN DARBEYİ 21 KİŞİ Mİ YAPTI?”

Haber şöyle devam ediyor;

“Mütedeyyin (dindar) kesime adeta kan kusturup, on binlerce insanın hayatını karartan, ülkenin geleceğini çalan 28 Şubat cuntacılarından sadece 21’inin müebbet hapse mahkûm edilmesi, buna rağmen sözde gerekçelerle tutuklanmaması kamuoyunun vicdanını yaraladı.

Karara tepki gösteren darbe mağdurları şu soruların cevabını bekliyor.

1- Neden tutuklanmadılar?

Bu verilen karara rağmen, bu insanlar neden tutuklanmadılar?

Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat darbesini sadece 21 kişi mi yaptı?

Böyle kabul edilse bile bu hainler neden tutuklanıp cezaevine konulmadı?

2- Verilen karar vicdani mi?

Yargı önüne çıkarılan 103 sanıktan sadece 21’i için mahkûmiyet kararı verilmesi hukuken ve vicdanen yeterli mi?

3- Mağdurlar ne olacak?

Darbe tescillendiğine ve mahkûmiyet kararı çıktığına göre mağdurlar için yeniden yargılanma yolu açılacak mı?

4- İçeridekiler insan değil mi?

21 sanığın tutuklanmamasına sağlık sorunları gerekçeler gösterilirken, onlarca darbe ve fetö mağdurunun zindanlarda çürümesi adil mi?

5- Sivil ayak hesap verecek mi?

Bu darbenin medya, yargı, iş dünyası ve bürokrasi ayağı neden bugüne kadar hesap vermedi.

Bununla ilgili bir adım atılacak mı?”

* * *

Tüm bu soruları geride bırakalım.

Gelelim güncel faslımıza.

Gerçekten bu 28 Şubat’çıların gerçek kimlikleri tescil edildiği halde, gerek Türkiye’de olsun ve gerek dış devletlerde olsun, bunların hangi localara bağlı oldukları?

Bunların herhangi bir dış devletin gizli istihbaratlarıyla işbirliği içinde olup olmadıkları?

Devlet ve millet düşmanı olarak tescillenmiş oldukları halde hala da Kemalizm fitnesini güllük-gülistanlık olarak göstermeleri?

Çürümüş laisizm olan Seküler anlayışı, yani laikçiliği aşırı derecede savunup İslam düşmanlık besmeleri?

Ümmeti ve inanan önemli kesimdeki insanları hor görerek yukarıdan kuş bakışıyla bakmaları…

Evet tüm bunlar, hangi Türk vatandaşının şeref ve haysiyetine yakışır acaba?

Sormazlar mı beyler?

Siz hainsiniz.

Siz ne kadar Kemalizm’in gölgesine sığınırsanız sığının…

Siz ne kadar kendinizi Atatürkçü gösterirseniz gösterin…

Siz kesinlikle vatan ve milletin dostu değilsiniz…

Göstermelik dahi olsa ıspatlayamazsınız.

Çünkü açık ve net olarak kendinizi ele vermişsiniz.

Atatürkçülük anlayışına sığınarak,

Gâh laikçi oluyorsunuz,

Gâh Kemalist oluyorsunuz,

Gâh batı dünyasının savunucusu oluyorsunuz.

Hepsi sizde var.

Millet her daim bunları sorar size…

Osman Özbek General nerede?

Doğu Silahçıoğlu nerede?

Nur Serter nerede?

Tuncer Kılıç, Vural Savaş, Kemal Alemdaroğlu nerede?

Bu isimler, hâkim karşısına neden çıkarılmadı?

Evet, cevabını biz verelim.

Sahte Atatürkçülük görüntüsüyle, yani Kemalist olmaları onları kurtarmamalıydı.

Ama heyhat!

AK Parti hükümeti döneminde dahi yargı maalesef nerdeyse 28 Şubat davası hakkında kamuoyu nezdinde zigzag çiziyor gibi geliyor.

Sonuç itibariyle;

Yargı 28 Şubat davasına ilişin verdiği kararıyla sınıfta kaldı.

En derin saygı ve sevgilerimle.

 


Bu Makale 1863 kere okunmuştur.