BAŞKAN ERDOĞAN VE DİYARBAKIR (II)

Sevgili okurlar.

Bilindiği üzre dün yine bu köşemizde bazı önemli memleket meselelerini, dilimizin döndüğü kadarıyla, kaleme almıştık…

Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır’a gelişi.. Çünkü Erdoğan'ın gelişi, Diyarbakır halkı tarafından çok büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır…

Önemsenilmiştir…

Bir kucaklaşma, hasret giderme ortamı oluşmuştur…

Halk, Cumhurbaşkanımıza yakışır şekilde, layıkıyla büyük bir insan potansiyeliyle; "karşılamada" bulunmuştur…

Tabi ki bu teveccüh ve alaka, sadece Erdoğan'a olan sevgi ve muhabetten gelmektedir…

Başka kişilerin dahli yoktur…

Yani kimse bu coşkuyu, kucaklaşmayı, birlik ve dirlik atmosferini; kendine mal etmesin… "Biz yaptık, çağırdık, ahaliyi getirdik" diye de böbürlenmesin..

Halk reisini seviyor…

***

Dün de ifade ettiğimiz gibi, ne yazık ki Büyükşehir belediyesinin billboardlarındaki Ulu Caminin, Doğu Roma İmparatorluğu kalıntısı olan bir kilise diye nitelendirilmesi ve afişlerle bunun duyurulması, gerçekten çok üzücü olmuştur.

Bu olay, insanlarımız tarafından nefretle karşılanmıştır.

Lanetlenmektedir...

Olayın açığa çıkması sonrasında o billboardlar aceleyle kaldırılmış ise de, "çamur at, tutmasa iz bırakır" sözüyle, böyle bir "kirli izi" kapatamazlar..

Hele ki, insanlarımızın yüreğinde açtığı yara ve tahribatı, telafi edemezler..

Vahim ve infial üretici!…

Ne hazindir ki, etkili ve yetkililer yaşanan skandal rezalete karşı hala da "suskun" davranmaktadırlar..

Garip bir hal...

***

Sevgili okurlar…

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün AK Parti Kadın Kolları Eğitim Programı'nda yapmış olduğu konuşmanın muhtevası, gerçekten tarihi tespitlere vurgu yapmaktadır…

Kim ne derse desin, ana muhalefet partisinin liderine rağmen, Başkan Erdoğan bize göre İkinci bir Sultan Abdülhamid pozisyonu yaşatmaktadır.

Her durumda, karalamaya çalışmalarına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan çok iyi niyetleri ile beraber yaptığı her şey yerli yerindedir, iyidir, doğrudur.

Elbette ki, Cumhuriyet döneminden şimdiye kadar tüm olup bitenlere rağmen 16 yıldan beri devleti yöneten inançlı bir devlet adamı olma sebebiyle bizim için, halkımız için gurur verici bir liderdir.

Ufak tefek bazı yanlışlıklar olsa da, mevcut köhneleşmiş bir sistemde devleti yönetmek çok zordur.

Kolay değil…

Ki her babayiğidin harcı da değil; üstesinden gelebilmek!…

Erdoğan'ın konuşmasından, bazı önemli başlıkları sizinle paylaşmak istiyorum…

"Kadınları gerçek manada özgürlüğüne kavuşturan tek parti Ak partidir" diyen Erdoğan şöyle dedi.

"Türkiye'de kadını gerçek anlamda özgürleştiren hareket AK Parti'dir.

Bunu da çağdaşlığı üniversite kapılarında ikna odaları kuran lümpen anlayışa göre yapmıştır. 

AK Parti olarak şunu söylüyoruz Türkiye'de kadınları görmezden gelen, devre dışı bırakan siyasetin başarı şansı yoktur. Kadınlara vitrin malzemesi olarak bakanların siyasi akibeti hüsrandır. 

Türk siyasi tarihinde AK Parti kadar kadınlara değer veren bir başka parti yoktur." 

***

Başkan Erdoğan konuşmasının devamında ana muhalefet partisini tanımlarken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu için şu ifadeleri kullandı…

"Mart 2019 seçimleri sıradan bir seçim değildir, belki de ana muhalefetin sonu olacaktır. Çünkü bu ana muhalefetin başındaki zat sadece milletin değil aynı zamanda CHP’nin de başına bela…"

***

Tüm bu zorluklara rağmen, zikzaklı, inişli ve çıkışlı yollara rağmen Erdoğan, her gün biraz daha dev adımlarla hedefine doğru yürümektedir ve yürümeye devam ediyor.

Sonuç itibarı ile daima başarılı olacaktır.

Çağdaş bir dünyada Erdoğan’ın yeri daima üstün seviyedir.

Dünya politikaları karşısında, ortaya koyduğu siyaset ve ürettiği politikayla yeri ve mevkisi en üstün seviyededir.

Başı diktir.

Ve zulme karşı daima mücadele ediyor.

Özetle, Erdoğan siyasi hayatında her daim başarılı olmuştur ve olacaktır.

Ancak ne var ki, iş Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya gelince; bir çıkmaz var…

Siyasi bir kısırlık var…

Onun için de bölge insanının aklında soru işareti bırakan bir vaziyet ikmale geliyor…

O da şudur….

"Doğu ve Güneydoğu'da.. Özellikle Diyarbakır'da, Ak partinin, çakma Ak partililerden arındırılıp, arındırılmamasıdır."

2019 Mart yerel seçimlerde gösterilecek adaylar çok dikkatle seçilmelidir.

Çok büyük özen gösterilip, gerçek manada deneyimli ve seçkin insanların halkın karşısına çıkarılması gerekir.

Yoksa rantiyeci, çıkarcı, menfaatperest, görüntüde kendine muhafazakar, iyi insan gösterip, gerçekte sahte olan ve şeytanca işler yapanlar söz sahibi olursa; AK Parti için tufan olur?

Bir söz var hani; ‘’Denenmiş bir daha denenmez’’ diye.

Her zaman burada, bu satırlar arası başlıklarda söylediğimiz ifade gibi; "Diyarbakır’ın kaderi yapay Ak partililere teslim edilmemelidir."

Bukalemun gibi renk değiştiren…

Gah Ermeni, gah Müslüman…

Gah sakallı, gah şeytani olan….

Nice melez ve kanı bozuk insanlara, Diyarbakır’ın kaderinin teslim edilmemesi gerekir.

İçten, kilit nokta olan HDP ve PKK tabanlı olup da kendini Ak partinin boyasıyla boyayıp, bürünen insanlardan bu partiyi uzak tutmaları gerekir.

Bizim dostça tavsiyemiz bu...

İşte belediyelerin halini görüyoruz.

Yıllardan beri HDP’li belediye başkanları Diyarbakır’ı geride bıraktılar.

Ama ne yazık ki, şu an aynı tablo halen mevcut.

Özellikle Büyükşehir belediyesinin kayyumunun ne yaptığı ortadadır?.

İnanın kendisi de bir türlü önünü göremiyor, yönünü de seçemiyor gibi geliyor bize.

Ya da işin içinde kasıt mı var? dedirtmiyor değil..

Tıpkı 10 yıl evvel Hz. Peygamberimize (s.a.v) hakaret olsun diye Fransa’nın Charlie Hebdo’nun karikatürleri gibi, Diyarbakır’ın Ulu Caminin adının kilise olarak gösterilmesi tarihi bir ayıptır.

Bir utanç kaynağıdır.

En derin saygı ve sevgilerimle…