BELEDİYE BAŞKANLARININ ADI “ŞEHREMİNİ (ŞEHRİN EMİNİ)”DİR

 

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre dün gerek Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan olsun, gerek Başbakan Sayın Binali Yıldırım olsun…

Ankara’da ATO kongre salonunda, Belediye Başkanlarına karşı çok önemli mesajlar verdi.

Gerçekten verdikleri mesajlar anlamlıydı ve pür dikkat çekiciydi.

Tabii anlayana…

Hani demişler ya...

“Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna bile az…”

Başbakan Sayın Yıldırım diyor ki;

“Belediye başkanlarının halkla bütünleşmesi ve halka hizmet vermesi ve halkı memnun etmesi gerekir.

Halkın bir parçası ve hizmetkârı olması gerekir”

Devamla şöyle sesleniyor…

“Belediye Başkanlarının bir diğer adı da “Şehremini”dir.

Yani Şehrin eminidir…

Yani şehrin en güvenilir kişisidir...

***

Burada bir parantez açmak istiyorum.

Geçtiğimiz haftalarda Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Şimşek Diyarbakır’a teşrif etmişlerdi…

Bir toplantı organize edilmişti.

Bölgemizin ve şehrimizin bazı önemli işadamları ve kanaat önderleri katılmıştı.

Ki bendeniz de, davetli olarak, bulunuyordum…

O toplantıda, Sayın Şimşek’e hitaben bir konuşma yapmıştım.

Özellikle, Büyükşehir Kayyumu ve Yenişehir Belediyesi kayyumuna ilişkin…

Halkın, bu her iki kayyumdan şikâyetçi olduklarını…

Bunların kimseyi umursamadıklarını…

Hatta vatandaş özel işleri dolayısıyla Büyükşehir Belediye Başkanından randevu istemesine rağmen, aylarca beklediğini.

Ki üç ay bekleyenin bulunduğunu…

Ki tek kelimeyle “Bu her iki zat vatandaşlara kuş bakışıyla bakıyorlar” demiştim...

O günkü o konuşmam Diyarbakır’da, halk arasında çok büyük çapta yankı görmüştü.

Nitekim ertesi gün inanın telefonlarımız kilitlendi…

Tepkinin, eleştirir haklılığına ilişkin...

***

Bakınız, sevgili okurlar.

Dünkü Belediye Başkanları toplantısında gerek Cumhurbaşkanı ve gerekse Başbakan işari ve ima-i yollarla da olsa o günkü benim söylediklerimi, teyit edici konuşmalar yaptı…

Konuşmaları benim konuşmalarımın bir yansıması ve bir muhakemesiydi…

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne diyor?

“Bazı belediyelerimiz şahsımın heykel veya benzer görsellerini yapmışlar.

Tabii bunu duyunca ben çok üzüldüm.

Bu bizim değerlerimize terstir.

Ben ne heykelimin dikilmesini istiyorum, ne masklar yapılmasını istiyorum, ne bu tür görsellerin yapılmasını istiyorum.

Heykel değil hizmete yönelik eserler diksinler”

Demek anlaşılan budur ki Cumhurbaşkanını üzen, kızdıran olay “yalakalıktır, riyakarlıktır, gösteriştir, kendilerini gündemde tutmaktır...”

Nitekim Erdoğan bu konuşmasıyla, "hassasiyetini" ortaya koyduğu gibi ilerisi için de uyarı yapmaktadır...

Önlem noktasında; "üzüldüğünü" ifade ederek, titizlik gösterdi…

Aslında özü itibariyle Erdoğan tabir caizse "böylesi zihniyeti" ayaklarının altına alarak, ezip, rezil ediyor.

***

 

Hiç kuşkusuz ki…

Diyarbakır 20 yıl kadar HDP'li Belediye Başkanlarının himayesinde yönetildi…

Yerel yönetimler, onların elindeydi.

Ama ne yazık ki, bu şehre yapmış oldukları ihanet ve hıyanetlerin haddi hesabı yok...

Ki tahribat için kılavuza gerek yok.

Her şey ulu orta yerde.

Amma velâkin onların bu tahribatları üzerine bölgeye özellikle Diyarbakır’a atanan kayyumlardan bazılarının da, onlardan geri kalır yanları yok…

Vahim derecede bir keyfiyet içerisindeler.

Özellikle Büyükşehir kayyumu Cumali Atilla…

Bakınız, zaman zaman ilçeleri dolaşıp kurgulu toplantılar düzenliyor…

Kahvehanelerde oturup halkla çay içme görüntülerini veriyor…

Ve arkasında belediyenin özel kamerası çekip basına "servis" ediliyor…

Ama iş hizmete ve icraata gelince zerre-i miskal bir samimiyet yok.

Yaptığı şey dostlar alış verişte görsün misali…

İşte bakınız...

“Ben halka kuş bakışıyla bakmıyorum…

Halkın en avam tabakasıyla, oturup beraber çay içiyoruz…”

Böylesi kurgulu, tavır ve organizasyonlar içerisinde.

Amma velâkin bu bir gerçektir ki; tamamıyla bir riyakârlıktır ve göz boyamaya yönelik gösteriştir.

İcraat değildir.

Zira icraat bu tavrını tam tersine yalanlıyor…

Ve diyor ki;

“Ey kayyum bey!

Senin iki üç ay önce kaldırımlara yaptığın çiçek böceğe harcadığın paraya bak.

Çiçekler ortada yok…

Bu kez çiçeklerin yerine karo tabakalarıyla yer döşemesine başlamışsın.

Bu devletin, bu kentin kesesinden harcanan paralar kime gidiyor, nereye gidiyor?

Belli değil."

Ama bunu da söylemeden geçmek istemiyorum.

Tek kelimeyle şunu söylüyorum.

Yalanlayabiliyorsa yalanlasın.

Şehrin imar planları nerede?

Çarşı, pazar, sokak kaldırımlarını süslemek yerine şehrin imarına ne diyorsunuz?

İş çevrelerinin Diyarbakır’a yeni imar planı ve projelerini getirmesini istemelerine karşı ne gibi tavır almaktasınız ve nasıl bir hareket içerisindesiniz?

Hiçbir hareketlilik yok...

Ondan sonra göstermelik olarak, kurgulu ziyaretleri halka daha ne zamana kadar yutturmaya çalışıyorsun Sayın Atilla?

Sizden önceki HDP’li belediyeler imar planında, 18 uygulamasını yaparken, yeşil alan adı altında yasal olarak en çok yüzde 40 kesilmesi lazımken, yüzde 44, 45’e kadar kesilerek vatandaştan arsalarını gasp etmişlerdi.

Siz bunun düzeltmesine neden gitmiyorsunuz?

Bu soruya nasıl bir cevap vereceksiniz?

Bu paralelde 18 uygulamasından dolayı yeşil alan payı olarak ayrılan yerler amaç dışı kullanılarak adeta peşkeş ettirilmiş olduğu halde, neden görmüyorsunuz?

Bu yönde size yapılan müracaatlara siz ne gibi cevap vermişsiniz ve ne gibi uygulamalar gerçekleştirmişsiniz?

Açıklayın…

Ancak ufak işlerle uğraşıp, arkanıza belediye kameralarını takıp Dicle, Ergani gibi ilçelere gidip kahvehanelerde çay içme gösterişini yapıyorsunuz?

Tüm bu söylediklerimizle ilgili gerçekten sizden kamuoyu adına cevap bekliyoruz.

Hele hele geçenlerde asfalt ihalesi yapıldı.

Birinci keşif 400 milyon olarak çıkarıldı ve adrese teslim olmak üzere davetiye usulü yapıldı.

Yapılan bazı itirazlar neticesinde davetiyeyi iptal ettiniz.

Bu kez, ihaleyi ilan yoluyla yapmaya çıktınız?

Ama bu kez aynı işin keşif bedelini 400 milyon değil, 210 milyon olarak belirleyip, ilana çıktınız.

Vatandaş soruyor;

O 200 milyon lira neydi, oraya niçin konuldu ve nasıl çıkarıldı?

Buna da bir cevap verin..

Ama hala cevap yok.

Peki, buna rağmen ihaleyi alan vatandaş o 210 milyonluk ihaleyi 120 milyona aldı..

Para kazanıyor ki bu kadar düşüğe almış.

Buna bir türlü cevap vermediniz.

Haftalardır yazıyoruz, çiziyoruz ama bir türlü netice alamıyoruz.

Hayırdır.

Yoksa "bu sükût ikrardan mı geliyor?" diyelim.

En derin saygı ve sevgilerimle...