Görüş Bildir

BÜYÜK ŞEHİT MURSİ DİYOR Kİ; “ANAYASAMIZ KUR’AN’DIR..!!!” (II)

Evet sevgili okurlar!

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Er Rahman Suresi’nin 26 ve 27. Ayetleri mealen şöyle buyuruyor:

“Yer üzerinde bulunan her canlı fanidir, yok olacaktır ancak azamet ve kerem sahibi olan Rabbinin zatı Zülcelâl’i baki kalacaktır.”

Bir de Kasas suresinin 88. Ayeti mealen şunu bize bildiriyor:

“Allah ile beraber başka bir ilaha kulluk etme.

Yani batıl inanca kulluk etme.

Kendini beğenmiş hain putperest rejimleri uygulayanlara kulluk etme, uyma.

O’ndan başka hiçbir ilah yoktur.

O’nun zatından başka her şey yok olacaktır.

Hüküm yalnızca O’nundur ve kesinlikle O’na rücu edeceksiniz, yani döndürüleceksiniz.”

Evet sevgili dostlar!

Bu yüce ayetlerin kapsamlı mealleri yani açıklamaları bize şunu bildiriyor ki;

Başta insan olmak üzere ne kadar canlı varlıklar varsa hepsi yeryüzünde fani olmaya tabidir…

Özellikle insanlar için gidilecek yer ancak Mahkeme-i Kübra’dır...

Yücel yücesi Allah’ü Teala tarafından kurulan ve sorgulayan, mahkeme!...

İşte ona da Mahkeme-i Kübra denir...

Kasas suresinin 88. Ayetinden anlaşıldığı gibi, kendini beğenmiş, kendini putlaştırmaya çalışmış, fani ve zavallı kullar, özellikle devlet kurumlarında üst makamlara geldiklerinde, devletin varlığından, imkanlarından nemalanmak üzere firavunlaşıyorlar...

İnsanlara zulmediyorlar...

Devleti ele geçirmek için darbe yapıyorlar.

Devletin, yani milletin adalet ve hukuk sistemini tanımazlar..

Milletin iradesiyle seçilen, yüzde 52 gibi oyla iktidara gelen Mursi gibi, Erdoğan gibi çağımızın en demokrat, inançlı, halkıyla bütünleşmiş, itikat ve amel babında milletiyle cami ve cemaatleri paylaşmış nice devlet büyüklerine yönelik hain planlar tertiplemişlerdir...

İşte Mursi...

Mısır’ın ilk seçilen ve halkın yüzde 52 oyunu almış bir Cumhurbaşkanı idi..

Ama hain planlarla sindirmeye çalışan ceberuti çağımızın, emperyalist, Siyonist ve İslam ülkelerinin başına getirilen “tasmalı” liderlerin işbirliğiyle, “Mursi” alaşağı edildi...

6 yıl süren zulüm sonrası, Mahkeme’de katledildi..

Yani, çağımızın Mussolinleri, Sisi’leri ve Suudi Arabistan’ın veliaht prens Muhammed bin Muselman gibi ve o paralelde Müslüman devletçiklerin başında bulunan daha nice küfrün ve emperyalizmin ajanlığını üstlenen, emperyalizm adına milletiyle mücadele edip, milletini yok etmeye çalışan nice devşirmeler; bugün İslam dünyasında cirit atmaktadırlar...

Bu devşirmeler her ne kadar Mursi’yi götürebildilerse de ama Erdoğan’ı götüremezler..

Çünkü, Erdoğan dimdik ayaktadır ve halkın ortasında bir çınar ağacı gibi yükseldikçe yükseliyor.

Her ne kadar Atatürkçü geçinen, Kemalist laikçi, zorba bir anlayışa sahip olan nice satılmış münafıklar Türkiye’de varsa da, ki vardır..

Hem medyada vardır, hem de siyaset alanında vardır.

Bunların artık çakalın, tilkinin dev aslanlarla boğuşması gibi peşinen mağlubiyet fermanı boyunlarına asılmıştır...

Onun için halkımız büyük bir tevekkül izhan ile daima hakkın ve hakkaniyetin yanında yer alması gerekir.

Tevhid inancı paralelinde artık yüzde 99’u Müslüman olan bir ülke insanının inanç hayatiyetine müdahale etmemeleri gerekir.

Bolşevizm anlayışıyla var olan bu tür ihanet erbaplarını halkımız artık tanımalıdır ve inşallah tanıyacaktır.

Ancak yıllardan beri aynen bu köşede ifade etmeye çalıştığımız gibi dost daima acı söyler misaliyle yola çıkarsak...

Erdoğan’ın çok büyük siyasi çabalarına rağmen, ne yazık ki AK Parti’nin siyasetteki ibresi yavaş yavaş aşağıya doğru düşmeye başlamıştır.

Biz bunu herhangi bir şey için söylemiyoruz.

Hali alem meydanda diyoruz.

Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan bunları bizden çok çok daha iyi biliyor.

Ama zaman geçmeden bu İstanbul seçimi ne pahasına olursa olsun, kazanmalıdırlar ondan sonra da parti kendi içinde bağırsaklarını temizlemesi gerek.

Başta rüşvet olmak üzere, belirli bir kesime devlet ihalelerini düşürmeye çalışanları parti bünyesinden uzaklaştırılmaları gerekir...

Özellikle önemli resmi kurum ve kuruluşların, yani ihale mercilerinin işbaşına tayin ettikleri kontrol teşkilatlarının da devletçe kontrol altına alınması lazım...

Her türlü şaibeden uzak, özellikle insanlara vergi ve rüşvet bakımından zulüm eden makam ve mevki sahibi olanların tespit edilerek, ayıklanması kaçınılmaz olmalı...

Aksi takdirde bize göre bu İstanbul seçimi son şanstır ...

Türkiye’nin her ilinden gruplar gidip oradaki hemşehrilerini ikna etme gibi bir çaba ve zorlamaya gerek duyulması, “tehlikenin” göstergesidir...

Ama ne yazık ki AK Parti bugün, bile bile kendini o hale düşürdü..

Onun için AK Parti’nin iktidar sarhoşluğundan vazgeçip, milli ruhla, bünyesinde yeni yeşeren, filizlenen beyinleri hem de imanlı beyinleri yanına alması gerekir.

Yoksa,  “Atı alan Üsküdarı geçmiştir” denilir..

Ve bu durum hasıl olursa, her şeyimizi peşinen kaybetmiş olacağız..

Geri dönüş fayda getirmez..

Diz dövülse de!!!

Bizden dostça uyarı.

Çakal çukalar siyasetin gölgesinde devlet imkanlarını kötüye kullanmaması gerekir.

Yüzlerine maske çeken nice hainleri, hırsızları devlet artık tanıması lazım...

O cepçilerin maskeli yüzü değil, gerçek yüzleri ortaya çıkarılmalı!...

Artık maske kullanmaya yeter denmelidir.

En derin saygı ve sevgilerimle…

Hayırlı Cumalar....

 


Bu Makale 978 kere okunmuştur.