CHP BÜYÜK MANEVİ BİR BUHRAN GEÇİRMEKTEDİR!? (II)

Evet, sevgili okurlar.

Dün de aynı bu köşede satırlar arası işaret etmiştik…

"CHP tüm ciddiyetiyle dıştan içimize ihraç edilmiş bir tahrip kalıbıdır.!!!"

Ve hiç kuşkusuz ki, kuruluşundan günümüze dek…

Milletin birliğini, vahdetini, ülkenin bütünlüğünü zedeleyen, ahlakını fesada uğratan, gençliğini ahlaki değerlerden uzaklaştırıp yozlaştıran O olmuştur…

Pek tabi ki, İngilizler tarafından kurdurulmuş ve onların nam-ı hesabına faailiyet gösteren bir siyasi varlıktır (!)

Tabi tırnak içerisinde söylüyoruz.

Zira günümüze kadar gerçek manada “Milli bir siyaset” mevcudiyeti söz konusu olmamıştır.

Olmayınca ona karşı da muhalefet olarak sözde görev yapan CHP, adeta tahrip kalıbı gibi her tarafı dinamitliyor, sarsıyor ve çürütüyor.

Milli ahlak değerlerini hiçe sayıyor…

Milletin bin yıllık gelenek ve göreneklerini, Kur’an gibi yüce ilahi bir kitabını, kendi değerleri içerisinde saymıyor…

Saysa da küçük sayar.

Ama ne yapacaksın?

Heyhat!

Diyoruz ya; "elden bir şey gelmez…!"

* * *

Ülkemiz birbiriyle pekiştirilmiş milli bir ruh heyecanıyla yola çıkmış olsaydı..

Gençlik aynı fikriyatla, yol almış olsaydı…

Sanmıyorum ki, CHP’ye karşı bırakın bir sevgi besleme pozisyonunu içerisinde olsun, tam tersine sevgisizlikle, aşağılama gibi pozisyonları yaşatır ve tavır koyardı.

Zira imanla yetişen bir gençlik, kesinlikle “Eyvallah” dememiştir ve demez de.

CHP’nin tarihi kirli felsefesi, politikası, bu memleketi yıllardan beridir, derinden derine sarsmaktadır..

Çünkü, bin yıllık tarihini inkâr etmiştir.

Milli kültüre ve inancına inanmamıştır.

İnönü gibi, kurtarıcı muzaffer komutan(!) gibi hayali vasıflarla hayatını biçimlendiren sahte kahramanlar olmuştur..

Ne, yazık ki bu sahte kahramanlar CHP bünyesinde yetişmiştir.

Ve işleri güçleri yüce İslam dinine hizmet etmek isteyen herhangi bir siyasi parti veyahut liderini daima töhmet altına bırakmak olmuştur…

Gammazlamışlar…

Yeri geldiğinde, üzerlerine darbecileri kışkırtmış ve Türkiye’ye 10 yılda bir darbeleri, dayatmışlardır..

Milli irade, hep alaşağı edilmiştir..

Millet "devlet içinde" bir tehdit olarak, görüp, muamele edilmiştir…

***

Bakınız...

O kahraman(!) liderlerinden biri İnönü…

Ölüm anında dahi feleğini şaşırmış…

Sekerat-ı mevtte (ölüm acıları içerisinde) kıvranıp dururken, Ermeni alfabelerini sayıklamıştır.

Akli dengesini yitirince o halde, İslam alfabesi yerine Ermeni alfabelerinin kaç harf olduğunu kendi kendine söylenip durmuştur.

Bu davranışıyla, etrafındaki yakınlarını dahi şaşkına çevirmiştir.

Çünkü onun o ruh haleti, Menderes’e çektirdiği mezalimin, yanında kar kalmamasının bir işaretidir.

Ondan sonraki en dinamik, aktif, faal öğrenciliği zamanında dahi Menderes’in yakasına yapışıp “Biz demokrasi istiyoruz” diyen kişi de Deniz Baykal’dı...

Deniz Baykal yıllar yılı, inançsız bir siyasi hayatı sürdürürken, hep yüce İslam dinine karşı ve İslam’ı savunan siyasi liderlere karşı saygısızca davranan bir siyasetci olarak öne çıkmıştır...

Nitekim o da nerdeyse beyin kanamasından yatalak olmuş.

Ve yapılan tıbbi müdahale neticesinde derin uykuya bırakılmıştır.

Hatırladığımız kadarıyla Filistin insanlarına çok zulmeden İsrail’in geçmiş Başbakanlarından Ariel Şaron da o derin uykuya koyulmuş ve bir daha kendine gelememişti.

Yıllar yılı cehennem-i bir hayat yaşadı.

***

Yani fazla uzatmadan tek kelimeyle ifade etmek gerekirse, atasözü olarak kullanılan bir söz var.

Hani demişler ya;

“Eden, bulur” diye...

Siyasi hayatları boyunca bu milletin inancına karşı saygı beslemeyen…

İnanan liderleri horlayan…

Küçük düşürücü ifadeler kullanan…

Milletin inancını hiçe sayan hiç bir siyasetçi, "eden bulur" hakikatından kendini kurtaramamıştır..

Zaten ilahi adaletten de; "kendini kurtaramaz..!'

Nitekim, bu milletin mescitlerini dahi ahıra ceviren bir anlayışa sahip efsanevi CHP yıllar yılıdır; "iktidar" olamamıştır..

Ve bu millet onu iktidar da yapmaz...

Bugüne kadar kendine hayatiyet kazandırmışsa da, hiç bir zaman başarılı olamamıştır..

Mazisi hep başarısızlıklarla doludur…

Ve 1950’den günümüze dek, bu millet kendi demokratik hayat şartları içerisinde CHP’ye yüz vermemiştir.

Hasbelkader, her ne kadar meclise taşınmışsa da iktidar gibi bir göreve layık görmemiştir…

Ve inşallah bundan sonra da, bu millet CHP'ye iktidarı layık görmeyecektir..

***

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a karşı yapılan edepsizlik, bize göre terbiyesizliktir ve onursuzluktur.

Bu millete hizmet aşkıyla yola çıkan bir lidere, “diktatör” demek CHP’nin kendi batıl asaletinin dışa vurumudur…

Ona da ancak o layıktır.

Zaten halk, bunu takdir ediyor.

Günü gelince de gereken dersini verecektir CHP’ye.

En derin saygı ve sevgilerimle.