Görüş Bildir

DOKUZ GENCİN İDAMI VE ALÇAK SİSİ’NİN GERÇEK KİMLİĞİ!?

Evet, sevgili okurlar.

Yıllardan beri İslam dünyası içten vuruluyor.

Batı dünyasının hain planları dün ne ise bugün de aynı minvalde, sergilenmektedir...

Yarın daha fazlasıyla azgınlaşan oyunların varlığı da kaçınılmazdır…

İslam dünyasının varlığıyla yokluğu, batı dünyasının iç meseleleri haline gelmiştir.

Hileli oyunlarını bırakın insanlığı hayrete düşürmesini, toplumları yağmalaması, sömürmesinden daha fazlasıyla, haçlı emperyalist anlayış gemiyi azıya vurmuştur.

İslam dünyası içerisinde kiraladıkları ajanlarla acımasızca kan emmekten zevk alıyorlar.

Hep yazıyoruz-çiziyoruz.

Ne hazındir ki, olaylar bizi haklı çıkarıyor.

Hain Sisi’nin canavarlaşmış yönetim anlayışı; Mısırlı kan gölüne çevirmiş…

Son beş gün içerisinde dokuz Mısırlı genci idam etmesi, Batı Dünyasının iştihanı açıyor..

Almanya’yı, İngiltere’yi çok heyecanlandırmaktadır..

Kandan beslenen "vampiler" keyiflenmez mi?

Nitekim dünya, İslam dünyası özellikle Mısır'daki 9 gencin katedilmesi olayını tartışırken, AB ülkelerinin liderleri "iştahlı, iştahlı" Mısır'a çıkarma yapıyor..

Adeta, idamları meşru kılıyor..

Hain, darbeci Sisi'nin yönetimine bel çıkıyor..

Olanları meşru görüyor..

Alman Başbakanı Merkel ile İngiltere Başbakanı Theresa May gruplar halinde, ayağının tozuyla Mısır’a gidiyor..

Neymiş; AB-Arap Birliği zirvesi yapılacakmış…

On aylık süreçte Arap Birliği ile beraber Mısır’da tatbikat yapacakmışlar.

Elbette ki, bu vahşilliklerini İhvan-ı Müslimin teşkilatının kanı üzerine tatbik edecekler..

İnsanı hayretlere düşüren olay, sözde medeni-çağdaş bir dünyanın gözleri önünde bunlar meydana geliyor ve Mısırlı masum insanlar güdümlü mahkemeler tarafından idam kararıyla, infaz ediliyorlar..

Ki hiçbirinin tek bir suçu dahi yok..

Suçları yalnızca ve yalnızca "din ve inançlarını yaşama" halleri.

Batı dünyası, bunu görmezlikten geliyor.

Hele ki, Uluslar Arası Af Örgütü… Ses yok… Olaylara karşı; üç maymunu oynuyor?

Belki şeklen müdahale etmişler ise de geçerli olmamıştır.

Bize göre bu da danışıklı dövüştür.

Mısır, köklü olarak Napolyon’ların, Churchill’lerin sömürgesi haline gelmiştir.

Tabi bu sömürülen ülke Nil ülkesidir…

Ki bereket ülkesidir.

Ama ne yazık ki dört bin yıldan beri Firavun’un zulüm damarı üzerinden, bugüne gelinmiştir…

Ki o zulüm halen de devam etmektedir..

Mısır’ın Firavunları meşhurdur.

Her ne kadar orada Cami-ül Ezher’in varlığı görünüyorsa da onu da dejenere etmişlerdir.

Dini tedrisat diye bir şey kalmamış.

Varsa da şeklidir.

Çükü batı dünyasının, Napolyon’larının ajanları vasıtasıyla yönetiliyor.

Hasan El Benna’dan tutun da, Seyyid Kutub’a kadar?

Ve daha kimler?

Son olarak dokuz gencin idam edilmeleri, kesinlikle İslam dünyası üzerine sallanan bir demoklesin kılıcıdır.

Korkutuyor ve gözdağı veriyor..

Hükmen “Ey Türkiye! Sen de buna hazırlıklı ol” mesajı veriliyor.

Çünkü 15 Temmuz darbe teşebbüsü sıradan bir olay değildi…

O da FETÖ adı altında SİSİ ile ortaklaşa bir proje hazırlığı içerisindeydiler.

Allah korusun.

Ama hala da bir belirsizlik var..

Türkiye'nin son 70 yıllık zaman dilimi içerisinde; “darbecilik” adı altında içerden vurulmuş olma hali bu tür kirli oluşumların uzantısıdır.

Onun için Türkiye’nin daima teyakkuzda olması lazım…

Ayakta olmalı…

Devlet ve milletin el ele vermelidir..

Siyasi kavgalar artık bir yana bırakılmalıdır..

Lakin tehlike her zaman için kapımızı çalabilir..

Sisi gibi darbeci keferelerle Türkiye’nin "kapısını" çalma teşebbüsünde olabilirler..

Hiç kuşkusuz ki Türkiye, Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın zekasıyla, dehasıyla, gerçek bir devlet adamı olması hasebiyle hala da ayaktadır.

Taksim Gezi Parkı olayları..

17-25 Aralık operasyonları…

Ve 15 Temmuz darbe girişimi..

Tüm bunlar "milletce" bertaraf edildi..

Lider olarak Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı, Allah korusun Türkiye’miz her an için FETÖ tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktan kendini kurtaramazdı, üstesinden gelemezdi?

Ama gerçek bir lider var iktidarda.

O da Reis Erdoğan’dır.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Yeni Şafak Gazetesinin yazarlarından Selçuk Türkyılmaz’ın dünkü yazısından birkaç paragrafı bu hususta sizinle paylaşmak istiyoruz.

Ki gerçekten ders-i ibrettir.

Bakınız, Sayın Türkyılmaz ne diyor;

“Mısır dünyanın sayılı yerleri arasındaydı. Fransa, İngiltere ve Osmanlı arasındaki rekabet çok şiddetliydi.

Osmanlı açısından on dokuzuncu yüz yılın en dramatik çöküş emareleri Mısır sebebiyle gün yüzüne çıktı.

Birinci Dünya Savaşı’nın başlarında giriştiğimiz Kanal Harekâtı, coğrafyamızın bekası açısından çok önemliydi. İngilizlerin Mısır’da tutulması gerekiyordu.

İhvan, Mısır’ın yeni kimliğini inşa etmeye çalışan bir hareketti.

Bu hareketin kurulduğu zamanlardan itibaren İngiltere karşıtı bir siyaset geliştirmiş olması oldukça önemlidir.

Suudî bölgesinde ortaya çıkan güçlerin kendini İngiltere’ye borçlu hissetmesiyle İhvan’ın İngiltere karşıtlığı Arap coğrafyasındaki çok önemli bir tezadın anlaşılmasını sağlayabilir.

Mısır, var olmak için kendini inşa etmek zorundadır.

Mursî’nin 2012-2013 arasındaki bir yıllık iktidarına karşı en sert tepkinin Suudî Arabistan ve FETÖ’den gelmiş olması, bu açıdan son derece önemlidir.

Darbeci Sisi’nin, destekleri dolayısıyla FETÖ okullarına plaket göndermesi çok karmaşık ilişki ağlarına işaret eder.

Vehhabî hareketinin 19. yüz yılın başından itibaren kendini İngiltere’ye yaslamış olmasıyla FETÖ’nün Amerika-İngiltere eksenine yerleşmesi bir tesadüf değildir.

Sisi yönetimi dokuz genci idam sehpasına gönderdi.

Çocuk denilecek yaştaki bu gençlerin, dünyanın gözü önünde idam edilmesi oldukça önemlidir. Bu acı olaydan farklı ülke ve medeniyetler için ayrı ayrı sonuçlar çıkar.

En önemli sonuçlardan biri uluslar arası bağlayıcılığı olan kurumların ve hukukun artık geçerliliğinin kalmayışıdır.

Bu kuralsızlık hâlinin sebep olacağı gelişmeler belirsizdir.

Dokuz gencin idam edilmesi Mısır açısından çok karmaşık değildir.

İhvan Mısır’ın kimliğini inşa etmeye çalışan bir hareketti.

Sisi yönetimi, dokuz genci idam etmekle Mısır’ı muhtemel iddialarından uzaklaştırmakta kararlı olduğunu göstermiş oldu.

Bu idamlar, Mısır’ı ve bölgesini biraz daha istikrarsızlığa sürüklemekten kaçınmayacaklarını gösterir.”

En derin saygı ve sevgilerimle.

 


Bu Makale 438 kere okunmuştur.