Görüş Bildir

GERÇEK HÜRRİYET VE KURTULUŞ İSLAM’DADIR!

Evet, sevgili okurlar.

Bir önceki yazımıza başlık olarak kullandığımız “GERÇEK HÜRRİYET VE ÖZGÜRLÜK İSLAM’DADIR” ifadesi yerine bu kez “GERÇEK HÜRRİYET VE KURTULUŞ İSLAM’DADIR” ifadesini tercih ederek, başlığa taşıdık…

Gerçekten İslam varken, başka bir şey düşünülemez.

İslam’dan başka her şey batıldır, yanlıştır, ittihad değil ilhaddır ve çöküştür.

Yıllardan beri bu sütunlarda yazıyoruz-çiziyoruz.

Ve diyoruz ki siyaset, gerçekten milli olmalıdır.

Güdümlü olmamalıdır.

Çıkar, rant, kişisel egoistlikten arındırılmış fedakarane bir siyaset olmalıdır..

Eğer bu ilkeleri bünyesine taşırsa, işte o zaman milli ve yerli siyaset denilebilir.

Aksi takdirde, yakın tarihimizdeki uygulanan ve bugünlere kadar gelen siyaset, hiçbir zaman yarar getirmemiştir.

Daima zarar getirmiştir..

Yıkıcı olmuştur...

Darbelerle vakit geçirilen bir siyaset hep vücut bulmuştur…

İşte bu siyaset yüzündendir ki, Türkiye’miz bugün her an için "benzer" tehlikelerle karşı karşıyadır!…

Çünkü, askerin, polisin, yargının, siyasete müdahalesi zarar verir, tehlike yaratır, darbe halini yaşatır.

Yine darbeler zincirine yeni bir halka eklenir…

Bu itibarla acizane, özellikle AK Parti'nin üst düzeydeki değerli kadrolarına gerek açıkça ve gerek imalı yollarla hep bunları yazdık ve yazmaya da devam edeceğiz.

Diyoruz ki…

"At gözlüğüyle yürümek, zarar verir.."

Tek bir bakış olur…

Onun için daima etrafına bakmak ve 360 dereceyi görmek gerekir!…

Bakış açısını ve ufkunu geniş tutması lazım!…

Ki her şey net olarak görülebilinsin.

Aksi halde, batıl ve yanlış demokrasiye sapma siyaseti, bugünkü İslam dünyasının başına geçen, siyasetten pek fazla uzak değildir.

Allah korusun.

Bakın, işte Mısır.

Demokratik yöntemlerle halkın yüzde 52’sinden fazlasının oyunu alan Mursi, arkasında namaz kılan Savunma Bakanı darbeci general Sisi tarafından devrildi.

Sisi’nin, Amerika’nın emir ve komutası altında olan münafık bir köle olduğundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Keza Suudi Arabistan’ın günümüzdeki yönetimi de…

Ki aynı hali yaşamakta olduğunu da inkâr etmiyor.

Köle köledir, paraya pula bakılmaz.

Koltuğunu devam ettirme uğruna tabiri caizse "emir kulu" gibi!.

Amerika zaten garanti vermiştir…

“Şunu şunu yap, rahat ol, sana kimse karışamaz” gibi verdiği taahhütler!…

Selman bin Abdülaziz dünkü çocuk olmakla beraber, yaptığı pislikler ayyuka çıkmıştır.

Keza Libya, Sudan, Irak, Afganistan gibi ülkelerde yaşanmakta olan haller bize ders-i ibret olmalıdır.

AK Parti gerçek manada Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yeniden 2002 ruhuna sarılmalıyız” demesi bir hayal değil, gerçek bir uyarıdır.

Zira AK Parti, nerdeyse artık çöküş halini yaşıyor.

Çünkü milli benliğini koruyamadı.

Rantiyeci, çıkarcı, köle gibi anlayışları, insanları tercih etti, diğerlerini dışladı.

Bugün yeni bir istikamet ve yeni bir istikrar peşinde olan yeni bir Türkiye’nin mevcudiyeti söz konusu…

Ama heyhat!

Artık yanlış felsefeler, yanlış çevrenin yanlış görüşleri AK Partiyi yörüngesinden çıkarmaktadır!!.

AK Partinin tekrar yeniden aynı yörüngeye girip devam etmesi gerekir..

Lakin, bize göre zor.

Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan 2002 ruhunu temenni ederek dile getiriyorsa da bize göre; "bu tahribatın" telafisi zor!…

Zira o misyon bugün artık AK Partide yaşanmıyor.

Çok büyük belirsizlikler ve yanlış insanların yanlış bilgilendirme halleri var.

Her kafadan çıkan bir ses ve kulaktan dolma bilgiler, gerçekten AK Partiyi mecrasından saptırmıştır.

Siyasi uygulamalar bize göre hep aldatıcı, yanlış yönlendirme söz konusu..

Ama sonunda da nedamet ve pişmanlık getirebilir endişesini taşıyoruz.

Ve birileri Erdoğan ve ailesini ve yakın çevrelerini hedef tutarak, yalnızlaştırarak birilerine, yani kurtlar sofrasına meze haline getirme planı içerisinde olduğu yaşananları aşikar kılmaktadır…

Bizde, dostça ve kardeşçe uyarıyoruz.

Nitekim Yeni Akit Gazetesinin deneyimli yazarlarından Abdurrahman Dilipak'ın bu minvalde dünkü yazısında yer alan, çok güzel bazı tespitleri var..

Bir bölümünü, sizinle paylaşmadan geçmek istemiyorum...

Sayın Dilipak şöyle diyor;

“Erdoğan’ın Moskova ziyareti, zamanlaması ve yapılan açıklamalar birçok yönden önemli idi.

Belli konularda karar verilmişti ve geri dönüşü yoktu.

Bu ziyaret, bir kararlılık gösterisi idi aslında…

Peki, kime karşı?

Adres belli.

ABD ve AB ülkeleri..

Peki, bu kararlılık ve cesaret gösterisine ne gerek vardı?

Bir yandan Brexit var, öte yandan İsrail’de seçim sonrası yeni senaryolar..

Türkiye üzerinde oynanan oyunlar var.

Bakın uyarıyorum, birileri AK Parti’yi bırakıp Erdoğan’ı hedefe oturtacaklar.

Erdoğan, ailesi, Erdoğan’ın şemsiyesi altına sıkışmaya çalışan politikacı, işadamları, bürokratlar, yakın çevresini hedef alacaklar.

Bu komplonun arkasında Gezi bileşenleri var.

Yeni bir siyasi süreç ve yeni bir oluşum için birileri kolları sıvamış gözüküyor.

Aslında bu çevrelerin hedefinde Kılıçdaroğlu da var, Bahçeli de, Akşener de..

İmamoğlu sadece AK Parti’ye karşı bir siyasi aktör değil, CHP’deki yeni liderlik arayışının da aktörlerinden biri olacak.

Türkiye’ye karşı bu konuda harekete geçenlerin kim olduklarını görmek isterseniz, Libya’ya bakın, Sudan’a bakın, İran’a bakın...”

En derin saygı ve sevgilerimle.


Bu Makale 772 kere okunmuştur.