Görüş Bildir

HUKUK = ADALET = EMANET!!!

Evet sevgili okurlar!

Bilindiği üzre son günlerde tüm dünya ülkeleri “korona virüsünden” dolayı çok büyük bir panik içerisinde…

Her tarafı korku sarmış durumda, başını almış gidiyor.

Öyle bir korku ki; insanları, ülkeleri, devletleri 'tır tır" titretiyor..

Neyin korkusu bu?!…

Ölüm korkusu… Hem de toplumsal ölüm korkusu.

Korona virüsü nerdeyse sanal olarak beşeriyetin tüm ailesini "korku" ağına almış… Bireylerin, ailelerin, toplumların yansıra, ülkelerin, il ve ilçelerin, mahallelerin her bir tarafına "sirayet" etmiş bu virüs korkusu!…

Sanal bir korku.

Yüz yüz elli yıl önceydi, Amerika kıtasında "kuyruklu bir yıldız'ın" dünyaya çarpacağı ifade ediliyordu….

O gün, Amerika kıtasını büyük bir korku sarmıştı…

"Kıyametin alametleri" olarak nitelendirilmişti..  Ki bütün insanlar evlerinden çıkmış büyük meydanları dolduran topluluklar haline gelmişti.

Nihayet günü geldi, dönen dünya feleği içerisinde o yıldız da dönüş yapıp kayboldu?

Ne kıyamet koptu, ne de kimseye bir şey oldu.

Ama her tarafı korku sarmıştı?...

***

Bugün için, dünyanın içine girmiş olduğu sanal korku bize göre gizli oluşturulmuş, şer güçlerin sanal projeleridir… Ve bu projelerin içinde çok büyük bir “kapital”  çark mekanizması işletiliyor?

En sıradan "kapital" çark, İsrail ve Amerika’nın aşı ilaçlarının üretilmesi ve böylece doların biraz daha değer kazanması...

İnsanların dikkatlerini tek bir sanal devlete çekmesi..

Bu da, su yüzüne çıkan ABD’nin oyunlarından biri!…

Öyle görünüyor ki, çok kısa bir süre içerisinde ABD yine yeryüzünün “Sütten çıkmış ak kaşığı” gibi ortaya çıkacak ve zafer (!) onların olacaktır, veyahut İsrail’in…

Ama ne var ki olan masum, müstezaf, güçsüz ve dayanıksız toplumlara olacak?...

Ki bu toplumları yönetenlerin birçoklarının da onlara tevdi edilen emanetlere liyakat gösteremeyecek durumda oldukları da ortaya çıkacaktır.

Toplumlar da, ne kadar aldatılmış bir halde olduklarının farkına varacaklarını düşünüyoruz.

***

Bakınız sevgili okurlar!

Bugünkü sohbetimize başlık olarak kullandığımız kavram aynen şu ifadeden ibarettir:

 “Hukuk = Adalet = Emanet”

Bu her üç kavram da gerçekten toplumların, yani tüm beşeriyetin olmazsa olmazıdır…

Bu kavramlar toplumların içinde uygulanmadığı takdirde o toplumlara zaten manen ve hükmen nice korona virüsler bulaşmıştır...

Toplumları yönetenler, Yasama, Yürütme ve Yargı erklerine yönelik konulan yasaları yerli yerinde uygulamadığı takdirde, keyfilikler içerisinde davrandığı sürece hukuk kavramları, adalet kavramları, emanet kavramları tümüyle havada kalır...

Herşey hiyanete dönüşür..

Çok büyük bir boşluk oluşur...

O toplumlar da, derin uçurumlardan kendini kurtaramaz...

Dedik ya “Hukuk = Adalet = Emanet”..

İşte bu emanet ehline verilmediği takdirde her zaman  için, o toplumlar "kıyametle yüz yüzedir?

Kopması an meselesidir..

Çünkü, topluma nice nice koronavirüsler bulaşmış olur?…

Kendini “ölümcül”  salgın virüslerden kurtaramaz ve arındıramaz hale gelir?!…

***

Bakınız, inandığımız ve bağlı bulunduğumuz yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, Nisa Suresi’nin 58 ve 59’uncu ayetleri bizi uyararak, bu emri veriyor…

Ayetlerin yüce mealleri aynen şöyledir:

“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.

Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir.

Ey iman edenler!

Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin, sizden olan ülü’l-emre de.

Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve âhirete gerçekten inanıyorsanız- onu, Allah’a ve peygambere götürün.

Bu, elde edilecek sonuç bakımından hem hayırlıdır hem de en güzelidir.”

***

Sevgili dostlar!

Bu her iki ayet-i celile bize neleri öğütlüyor ve öğretiyor?.

Gerçekten aklı ve vicdanı başında olan bir toplum, ister tüm beşeriyet olsun, ister İslam dünyası olsun, bu her iki ayetin kapsamlı derin manalarını anlamaları, onlar için yeter de artar!..

Anlamayanlar için, söylenecek söz "sivrisinek saz" olur..

Ha çal, ha çal…

***

Bazı müfessirlerin dediklerine göre;

Bu her iki ayetten başka Kur’an ayetleri inmemiş olsaydı, bu her iki ayet tüm Kur’an’ın yüce anlamını toplumsal hayat akışları içinde anlatmaya yeter ve kafiydi...

Tabi bununla yaşamak isteyenler için öyledir, istemeyenler için zaten yapılacak bir şey yok.

Bakınız 58’inci ayetin başındaki hüküm şöyle:

“Kesinlikle Allahu Teala emanetlerinizi ehline tevdi edin…” diyor

“İnsanlar arasında adaletle hüküm yaptığınız zaman da hükmünüz adil olsun” diyor.

Bunu da yapabilmek için tevdi edilen kim olursa olsun bu işi icra edebilme kabiliyetine ve ehliyetine haiz olması gerekir.

Zira bu hükümler icra edilmediği takdirde kesinlikle o toplum, kendini korona virüslerinden daha büyük virüslerden kurtaramaz...

Virüslerin “batağına” sürüklenmeye mahkum kalır...

****

O yüce İslam peygamberi (S.A.V.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor…

“Ehliyetli insanlara devlet ve millet emaneti tevdi edilmediği takdirde, her zaman o toplumların başına kıyametin kopması mukadderdir ve kaçınılmazdır.”

Ama diyeceksiniz ki; “çağımızda, özellikle İslam dünyamızda, özellikle Türkiye’mizde bir asırdan fazladır milli emanetler ehline tevdi edilmemiştir ve edilmemektedir.

Hal bu iken, peki neden “kıyamet kopmuyor?” buna ne diyorsunuz diye oluşan bir soru da akla gelmiyor değil?

Doğrusu, yüzeysel düşünürsek bu soru yerli yerinde bir soru?

Ama cevabı da yoktur…

Hep bekleniyor ve kıyamet de kopmamış bugüne kadar.

Ancak hadisteki kıyamet kopması büyük kıyamet kopması anlamına da gelmiyor.

Oysa ki o toplum dengesizlikler ve hukuksuzluklar içinde yaşama şekli o toplumu yok olmaya, onu çürümüşlüğe ve çöküşlere sürükler götürür.

Nitekim bu yok oluş, bu çöküş alanı da geniştir…

Başta ahlaki çöküntüler, ekonomiksel çöküntüler, kültürel çöküntüler, adalet ve yargı çöküntüleri vs… gibi olumsuzluklar o toplumların sonu demektir.

Toplumsal hayat akışları alt üst olup ne yaptıklarını, nereye gittiklerini, büyük şaşkınlıklardan kendilerini kurtaramaz duruma düşer…

Anılan hadisin manası büyük kıyametin kopması demek değildir?

Emaneti ehline vermeme hıyanetiyle yaşayan bir toplumun çöküşünün ve yok olmasının kıyametini ifade etmektedir.

Nitekim hali alem meydanda!.

İşte düşünün!

Bugün küresel dünya sanal tek dünya devletine doğru gitmekten kendini alıkoyamıyor.

Nerdeyse yediden yetmişe herkes, sanal bir korku içerisinde tir tir titriyor..

***

Evet sevgili okurlar!

Başlık olarak kullandığımız ifade “Hukuk = Adalet = Emanet” kavramı çok kapsamlıdır.

Bugün Türkiye’mize bakarsak ne yazık ki gerek toplumun içinde olsun, yani milli yaşam şekli olsun, gerek devletin uyguladığı sistem olsun, müesses nizam olsun, her ne olursa olsun tümüyle bu her üç kavramdan mahrum olduğu aşikardır..

Ve, bir o kadar da hakikatlerden uzaktır.

Milletimizin inançlı bir millet olma hasebiyle az da olsa daha bin yıllık tarihini kültürünü unutmamıştır, bireysel olsa dahi yine yaşıyor olma şekli, düzenin yaşam şeklini pek aldırmıyor olma hali ümit vericidir...

Yoksa sistemin ne kadar milletle ters düşmüş olduğunu, başta yargı olmakla beraber çok önemli birçok kurum ve kuruluşlar, adaletten, hukuktan ve emanetten çok uzak mesafededir.

Rüşvet mi diyeceksin, adam kayırma mı diyeceksin, bölgeler arasında dengesizlik mi diyeceksin, ahlaki çöküntü mü diyeceksin, yargıdaki birbirini tutmayan kararları mı diyeceksin, ne derseniz deyin sıralayabilirsiniz...

En derin sevgi ve saygılarımla…

 


Bu Makale 1265 kere okunmuştur.