KULA KUL OLMAYIZ, BİZİM İRADEMİZ ALLAH’IN ELİNDEDİR!

 

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre Cumhurbaşkanımız bir önceki gün Kırgızistan’da idi.

Kırgızistan Devlet Başkanı Sooronbay Ceenbekov tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandı.

Başkan Erdoğan’ın gidişine çok büyük önem veren Kırgızistan halkı, onu adeta bağrına bastı.

Başta Başkan Erdoğan dâhil olmak üzere Türk heyetine büyük mihmandarlık yaptılar.

Devlet protokolünde konuşan Erdoğan, ABD’nin dolarına karşı meydan okudu ve şımarık ABD’yi hiçe saydı.

Tabiri caizse yere batırıp çıkardı...

Ve şöyle dedi;

“Allah’tan daha büyük güç yoktur ve biz kula kul olmayacağız...

Sadece ve sadece Allah’a kul olacağız...

Bunlar iradelerini Pensilvanya’ya teslim etmiş olabilirler...

Bizim irademiz sadece Allah’ın elindedir.”

* * *

Düşünün sevgili okurlar...

Türkiye nereden nereye geldi?

Türkiye bugün, Allah’ın mutlak iradesinden bahseden bir Cumhurbaşkanıyla yönetiliyor.

Ah, oh diyoruz..

Ama iş işten geçmiş…

Keşke bundan otuz, kırk sene önce de böylesi devlet büyükleri olmuş olsaydı..

Eğer ki olunmuş olsaydı, bugün yeryüzünde Türkiye küçük bir Amerika olmuş olacaktı…

Ama herşeye rağmen, bugün doğru bir istikamette ülke yönetiliyor..

İmanla, izanla, büyük bir misyonla devleti yöneten biri var…

O da Erdoğan'dır…

Allah’tan ümit ediyoruz ki bu saatten sonra ABD dâhil olmak üzere hiçbir emperyalist güç, batıl ve zalim gücünü kullanarak Erdoğan’ı yenemeyecektir…

***

Ancak, "gerçeklerimize, hele ki geçmişte olup-bitenlere de" göz yummamalıyız…

Yanlışları da; irdelemeliyiz..

Bakınız dünkü, “TOPLUMUN YOK EDİLEN, KURUTULAN RUH KÖKLERİ VE SÖNDÜRÜLEN İMAN MEŞALELERİ!?” başlıklı yazımızın muhtevası işte bu noktada çok müspet yankılar aldı.

Takdir edersiniz ki, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze dek Türk milletine karşı, ülkeyi yöneten yöneticiler, iktidarlar, yani devlet otoritesini elinde tutanlar, ne yazık ki "olup-bitenleri" tersyüz edip, gerçekleri hep halktan saklamışlardır…

Ki, bin yıllık bir ecdat mirası olan kültürümüzü dahi yozlaştırdılar..

Materyalist, inkârcı bir “Milli Eğitim” sistemiyle gençliğimizi "milli değerlerinden" uzaklaştırarak ruhsuz hale getirdiler..

Milli ve İslam'i ruhtan mahrum bıraktılar..

Önceki yazılarımızda da belirtmiş olduğum gibi…

30 Ağustos 1922’deki “Büyük Taarruz, Büyük Zaferi” kazanan o milli diriliş, ne yazık ki 1925 ile 1950 arası çeyrek asır içerisinde tümüyle yok edilmek istendi ve yok edildi...

Ve hala da o çeyrek asırda yapılan mezalim, bütün bu zaferleri, başta Malazgirt Meydan Muharebesi dahil olmak üzere bin yıllık kahraman ecdadımızın mirası, nerdeyse toprağa gömüldü, saklandı, gitti…

Zira Recep Tayyip Erdoğan gibi bu süreç içerisinde kaç tane devlet büyüğü gilip gitti ki.

***

 

Erdoğan, “Allah” diyerek, Amerika’ya meydan okuyor.

Emperyalist ülkelerin kapısında "Kapıkulu" gibi durmuyor, dik duruyor ve küfür dünyasına meydan okuyor.

Bu bize yeter de artar bile.

Milli gururumuzdur.

Güveniyoruz!

İnşallah her gün biraz daha Türkiye "gerçek" yörüngesine girerek, yeni merhaleler kat edecektir.

Bu ekonomik sıkıntılar da ortadan kalkacaktır…

Büyük bir mutluluk gelecek..

Ve müreffeh bir Türkiye ile tanışacağız.

Ancak her şeyin başı Erdoğan’ın misyonunun muhafaza edilmesidir.

Parti; kirli, çıkarcı, rantiyeci güruhlardan arındırılmak kaydıyla, tüm bu ümitler yeşerebilir…

Ve geleceğimiz parlatabilir..

Aksi takdirde şaibeli bir AK Parti; "çözümsüzlük" üretir..

Onun için; "kendi içini" temizlemeli..

Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, hele hele Diyarbakır gibi kilit kentimizde, AK Partiyi rantiyeci, vurguncu, hayatında bir baltaya sap olamayan bazı güruhlardan, arındırması lazım..

Parti bu "sömürücü" kesimden, kurtarılmalıdır..

Çünkü, önemli ve elzem bir durumdur...

Bu da zannedersem Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dikkatine sunulmuştur.

Nitekim, yavaş yavaş "bu minvalde" temizliğe başlamış durumda.

Yoksa önümüzdeki yerel seçimler; "tehlikeye" girer..

Yine şaşırtıcı bilgilerle, rantiyeci bazı kirli çevreler partinin üzerine kümelenip, ümmetin yönünü başka yöne çevirebilirler..

Ki bu da; Partiye ve Erdoğan'ın "misyonuna" özelliklen de, millete çok yazık olur.

* * *

Bakınız sevgili dostlar.

Üç gün evvel AK Parti'de bir dönem Diyarbakır milletvekilliğini yapan bir zat, Gazete büromuza ziyarette bulundu…

Sohbet ettik..

Diyarbakır siyaseti üzerine ve Ankara odaklı; yaşananlara dair konuştuk..

Bize, açık bazı mesajlar verdi, hatta isim de zikrederek aktardı...

Biz o insanların ismini burada kamuoyuna deşifre etmemek için yazmıyoruz.

Ama açık açık söyledi.

Eğer ki, yıllar yılı bakanlık yapan bir zat, bu bakanlığı esnasında devlet hizmetini kişisel ranta çevirip, vurgun peşine girmişse ve bu şaibelerden bir türlü kendini arındıramamışsa ve hala da bu dedikoduları sürekli olarak dillere destan olmuşsa, yazıklar olsun demekten başka bir şey bulamıyoruz…

Yaşananlar karşısında, AK Parti Güneydoğu Anadolu’da nasıl gelişir acaba diye düşünmemek mümkün değil…

***

Bizi ziyaret eden o Milletvekili aynın şöyle dedi..

“Bursa eski belediye başkanı Recep Altepe bizatihi bana söylemiştir.

AK Partili, Diyarbakırlı bir Bakan gelip burada benden büyük çaplı bir arsa istedi… O arsanın üzerine CEYLANPINAR TARIM İŞLETMESİ MÜDÜRLÜĞÜ gibi bir çiftlik kuracağını, söyledi…

Ve arsayı belediyeden temin etti..

Orada, kendisine özel "Tarım ve Hayvancılık Sanayi sitesini" kuracak mış..?"

Sonuç itibariyle…

Böylesi şaibeler, böylesi duyumlu kötü haberler, bir siyaset alanında kendine yer buluyorsa ve o siyasette destek görüyorsa, demek ki iş işten geçmiştir…

O devlet nasıl kendini toparlar, kendini nasıl bu kirli insanların elinden kurtarabilir ki?..

Ne mümkün?

Diyoruz ki, bu şaibeler ne zamana kadar devam edecektir?.

Etmemeli..

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, bunları görüp duymalıdır..

Öyle inanıyoruz ki, görecek, duyacak ve en kısa zamanda olayların üzerine gidecektir…

Yoksa bu halk, AK Partinin de arkasından çekilir ve parti yapayalnız kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir…

Ne yazık ki, hal-i hazırda bu endişeyi taşımıyor değiliz..

Derinden, derine taşıyoruz…

En derin saygı ve sevgilerimle…