Görüþ Bildir

GÜNÜN YORUMU

LAÝKLÝK, CUMHURÝYET VE TÜRKÝYE?NÝN GERÇEK YÜZÜ?! (III)

Evet sevgili okurlar!

Hiç kuþkusuz ki, tarih akýþý içerisinde yuvarlanýp giden insanoðlu, mukadder olan yani takdir edilmiþ olan “ömür” neyse o kadar süre yaþar...

Elbette ki, bu yaþam süresi içerisinde de çok büyük sorumluluklara sahiptir, o sorumluluklarýn altýnda yaþar...

Göklerin ve yerlerin, daðlarýn ve ovalarýn taþýyamadýðý yükü insanoðlunun kendisi taþýmýþtýr... Hem de omuzlayarak.. Ki peþinen ne olursa olsun kabullenmiþ ve dünyaya gelmiþtir.

O emaneti teslim alan insan, bilimsel olarak emanetine sahip çýkýp, hiç bir tahribata neden olmadan yerine teslim edebilmiþse ne mutlu o insana…

Eðer emanete ihanet edip, ona tevdi eden güçle ters düþerse o zaman vay o insanýn haline denilebilir.

Emanete hýyanet çok önemli ve aðýr bir suçtur.

“Madem ki emaneti taþýyamýyorsan niye kabullendin?” diye sorgulanacaktýr.. Ki, o günü de beklemek zorundadýr.

Emanet tabi ki insan tarihi ile ilgili olmasý gereken sorumluluk emanetidir.

Ýnsanoðlu, Allah  ile arasýndaki sorumluluk görevini yerine getirmediðinde, Allah’ýn nimetlerine karþý inkarcý bir pozisyonda yaþarsa,  o kiþi “sorumluluðunu” yerine getirmeyen hainlerdendir.

Hemcinslerine karþý, velev ki evladý olsun, eþi olsun, her þeyden evvel annesi babasý olsun silsileli olarak ta komþusuna kadar gereken görevi yapmýyorsa, o insan yine o emanete hýyanet etmiþ oluyor...

Devletlerin, yönetimlerinin taþýdýðý sorumluluk, milletin onlara emanet ettiði hukuksal sorumluluktur...

Hukuksal sorumluluk denildiði zaman baþta eðitim, öðretim, terbiye ve talim gelir...

Bir ülkenin bütünlüðünün korunabilmesi için o ülke içinde yaþayan milletin hayat boyu yönetimlerine emanet olarak teslim ettiði sorumluluðu, idareye gelenler yerine getirmek zorundadýr.

Buna da insan temel hak ve özgürlüðü denir...

Baþta Allah’ýn ona emanet ettiði sorumluluðu yerine getirmeyen bir insan, hiçbir zaman insanlarýn ona emanet kýldýðý bir sorumluluðu yerine getirmesi beklenilemez, ki getiremez de!...

Diðer bir deyimle Allah hukukunu tanýmayan, insanlarýn hukukunu hiç tanýmaz...

Kendi milli kültürünü, milli tarihini, milli edebiyatýný, milli ilim ve inancýný sistematik olarak geri plana atýp kendi milletini hiçe saymýþ durumda olur... Ki; bize göre bu da emanete hýyanetin dik alasýdýr.

Emanet hukuku, Allah tarafýndan insanlara verilen en büyük sorumluluktur.

O sorumluluk kapsamýna giren yukarýda ifade etmeye çalýþtýðým gibi milletin tarihidir, kültürüdür, inancýdýr, medeniyetidir ve hem dinidir, hem de dilidir…

Eðer bir sistem veyahut otoriteyi eline alan bir rejim, bir yönetim tek kelimeyle bir devlet, kendi milletinin aba ecdadlarýndan gelen bir inanç silsilesiyle oynayýp taðyire, tebdile, tahrife yönelik milletin rýzasý olmadan bir deðiþime uðratýrsa o demektir ki tarihini inkar etmektir...

Milletinin vermiþ olduðu sorumluluðu hiçe saymaktýr..

Daha doðrusu emanete ihanettir... Ki; insanlýk deðer ve karakterine de ters düþmektir.

Sözü fazla uzatmaya gerek yok sevgili okurlar..!

Sohbetimize baþlýk olarak kullandýðýmýz ifadenin anlam, alanýna girersek..

Dünkü sohbetimizde de bahse konu ettiðimiz bu ifadelerin hiç birisi kesinlikle geçmiþimiz olan aba ecdadlarýmýzdan gelen kavramlar deðildir.

Dilimizin de kullandýðý ifadeler deðildir…

Yani Türkçe deðildir, yabancý anlam taþýyan yabancý kavramlardýr…

Ama baþta laikliði düþünürsek Latince, daha doðrusu gavurca ifade ettiði mana dinsizlik ifadesidir.

Yani milletle dini inançlarý birbirinden ayýrt etme suçu olduðu gibi, devletle milleti de birbirinden ayýrt etme yanlýþlýðýdýr, hatta milletin emanetine hýyanettir.

Çünkü bu kavram milli deðildir, milletin inancýyla terstir…

Her ne kadar Fransa kaynaklý bir kavramsa da inanýn sevgili dostlar bugün Fransa dahi laik deðildir..?

Sadece þekli bir kavram olarak kullanýlmýþtýr o da Ýslam dünyasýna yutturmak için; empoze edilmiþtir…

Tek kelimeyle diyebiliriz ki aldatmacadan ibarettir, kandýrmacadýr…

Fransa’da olmadýðý gibi inanýn Ýngiltere’de de kullanýlmýyor artýk; “laiklik” kavramý...

Bütün haçlý anlayýþa sahip batý dünyasýnýn bir çok ülkeleri sadece sembolik olarak kullanýyor…

Oysa ki o batý dünyasý sýmsýký muharref bir Ýncil’e baðlýdýr, tahrif edilmiþ bir kilise anlayýþýna sýmsýký baðlýdýr ve laiklik, sekülarizm anlayýþý kesinlikle havada kalmýþtýr.

Nitekim bugün Ýsrail devleti muharref, yani tahrif edilmiþ gerçek Tevrata deðil, Talmut kitabýna baðlýdýr…

Bu Talmut da muharref bir dinin kitabýdýr ve bu kitap Ýsrail için çok büyük bir kutsallýk manasýný taþýyor.. 

Hiçbir zaman laiklik mefhumu, kavramýnýn esamisi ordan geçmez...

Bize ne oluyor da cumhuriyetimizin kuruluþundan günümüze dek baþta laikçi anlayýþa baðlý olduðumuz bir batýl inanç gereði bin yýllýk alfabemizi deðiþtirdik...

Kültürümüz toz olup gitti.

Bu nesil akademisyenler dahil olmak üzere hala da Osmanlý’yý ifade edemiyor.

Doðru dürüst bir metin Osmanlýca yazýlmýþ deðilse de Latince yazýlmýþ, ama onu da telaffuz edemiyorlar.

Kültür tamamiyle kültürsüzlükle, hukuksuzlukla aþýlandý ve deyim yerindeyse aldatýcý bir aþýyla aþýlanmýþ bir ülke haline geldik.

Onun için iki yakamýz bir araya gelmiyor.

Onun içindir ki bugün kendimizi toplumsal olarak çok büyük bir boþlukta görüyoruz.

Ahlaken ve ruhen uçurumun kenarýnda yürüyoruz.

Zira toplumsal olarak büyük bir dejenerasyonla karþý karþýyayýz.

Zira insan olarak bize tevdi edilen emanetlerimize sahip çýkmadýk, daha doðrusu çýkamadýk, çýkmýyoruz!!.

Emanet bizden çalýndý, çalanlarý da kutsallaþtýrdýk, baþ tacý ettik ve batý dünyaýnba baðlý kýlýndýðý gibi büyük bir dokunulmazlýk zýrhýna girildi.

Suç kimde ve suçlu kim çok büyük belirsizlikler içerisinde yürüyen bir Türkiye’yiz.

Onun için baþta ifade etmeye çalýþtýðým gibi bugün yürüyen bir tarihle tanýþmadýk, felç edilmiþ karanlýk bir tabloyla karþý karþýya býrakýlmak zorunda kaldýk.

Bakalým bunun sonucu da ne olacak?

Bakýn Erzurumlu Ýbrahim Hakký Hazretleri þöyle diyor:

“Hak þerleri hayr eyler

Zan etme ki ðayr eyler

Ârif âný seyr eyler

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler…”

Bunu da bilmekte fayda var...

Kimse zannetmesin ki bu millet rastgele her þeyi kabullenmiþtir, kabullenmektedir veya bundan sonra da kabullenecektir.

Kesinlikle bu düþünce yanlýþtýr.

Bu millet her zaman için pusudadýr, yanlýþlarý yakaladýðý zaman “silesini” indirir, tepkisini gösterir...

En derin sevgi ve saygýlarýmla…