Görüş Bildir

MOİZ KOHEN KİMDİR?

Evet, sevgili okurlar.

Bugünkü yazımızın başlığı oldukça önemlidir.

Yakın tarihimizi başımıza çökerten, ülkeyi doğusuyla, batısıyla, Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Acemiyle, 7’den 70’e kadar bütün kaoslara sürükleyen, toplumsal ahlaki çöküntüleri oldukça azdıran çok kirli, karanlık unsurların varlığı.

Ve bu unsurların bu milleti kültürel olarak, ahlaki olarak, ekonomiksel olarak, tüm hayat faktörlerini karıştırarak altını üstüne getiren muasır devir tarihimizde meşum ve menfur roller oynamış birçok karanlık şahsiyetlerin mevcudiyeti söz konusudur.

Burada bunları deşifre edersek sayfalar buna yetmez.

Ama yavaş yavaş, peyder pey bunları siz değerli okurlarımızla tanıştıracağız.

Bugün, 19. ve 20. hatta 21. yüzyılın da çeyrek asrını göz önüne alırsak, çok büyük karmaşa, toplumsal bunalım, şehvet, rüşvet, şöhret.

Bu üç kavram, toplumun nerdeyse her kesimine sokulan büyük bir fitne unsurunun varlığını kimse inkâr edemez.

Nerdeyse bin beş yüz yıllık medeniyet tarihimizi, bu son iki asır içerisinde çok büyük badirelerle karşı karşıya bırakıp, boğdurmak isteyen ve dost görünüp de düşman muamelesi yapan çok hain simaların ve şahsiyetlerin varlığını kimse inkâr edemez.

Türk’üyle, Kürdüyle, Arabıyla, Acemiyle, birbirine düşman ettirip değişik particilik zihniyetleri yaratarak, demokrasinin zırhına sığınarak, bu fesat işleri yapanların varlığı söz konusudur.

Yakın tarihimiz, oldukça açıklıyor ama resmi tarih diliyle değil, yabancıların yazmış olduğu objektif tarih gerçeğiyle bize her şeyi bildiriyor.

Evet, yukarıda “muasır devir tarihimizde meşum ve menfur roller oynamış birçok karanlık şahsiyetlerin mevcudiyeti söz konusudur” demiştik.

O şahsiyetlerden biri, sizin de yakından tanıdığınız Yahudi kökenli Moiz Kohen’dir.

Nam-ı diğeri Munis Tekinalp.

Bu Yahudi asıllı insan, güya “Türkleri temessül etme (temsil etme)”, Türkleşme siyasetine muvaffak olarak zahiren adı “Munis Tekinalp” ise de bu ismi alan Siyonist, ittihatçı, Kemalist, laikçi, stratejist Moiz Kohen’in ta kendisidir.

Bu insan, aynı kökenli Dr. Hertzel’le ve Emanuel Karasu ile yola çıkarak, İngilizlerle, Lozan muahedesini imzalayan devletin ileri gelenleriyle işbirliği yaparak “kavmiyetçilik” taassubu altında, yani Turancılıktan gelen bir ırkçılık asabiyetiyle tabir-i caizse Türkleri poh pohlamış, Osmanlıyı geri tepmiş ve 624 yıllık bir geçmişini tahrip ederek sıfıra indiren bir Yahudidir.

İhtilal ve darbe ihanetlerinden kendini kurtaramayan ülkemizde ne yazık ki yüzyıldan beri ana medeniyetimiz bize unutturulmaya çalışılmıştır.

Laikçilik adı altında İslam’ın gerçeklerini altüst etmiştir ve devletin çok önemli kurum ve kuruluşlarına masonluk edepsizliğini sokuşturabilmiştir.

Ve Türkiye’ye tabir-i caizse çelme atmıştır diyebiliriz.

Bu Moiz Yahudisinin tarihini okumak, bize göre her vatandaş için lazım ve elzemdir.

Çocuklara dahi okutmak lazım ve hatta tüm okullarda resmi dille ki resmi tarih olarak tanıtılmalıdır.

Aksi halde bu masonik kafalar, Türkiye’yi ne kadar badirelere sokmuşlarsa, bundan sonra daha fazlasıyla çok büyük badirelere sokmaya çalışırlar.

Zaten Yahudi adeti de budur.

Durup dururken milletimizi birbirine düşürüyorlar, hatta devletin milli iradesini temsil eden muhafazakârlar dahi birbirine düşman ediliyor.

Haince çelme atılmaya çalışılıyor ve hiç kimse de farkında değil.

Birileri de çıkıp İslamiyet’ten dem vuruyor, yıllar yılı Müslümanları kullanıyor.

Ama neticede belirsizlikler içerisinde kıvranıp duruluyor.

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Yazar Mustafa Armağan’ın kaleminden “Derin Tarih” isimli dergiden alınan bilgilere göre kendilerini millete “dost ve kurtarıcı” olarak gösteren, milli mücadele esnasında büyük rol alan İsmet Paşa’nın kirli tarihini dile getirmiş.

Ama ne yazık ki buna rağmen İsmet Paşa hep “kurtarıcı” olarak gösterilmiş.

I. ve II. İnönü zaferleri diye tarihe geçirilmiş ve tarih kitaplarında hala okutuluyor.

Mustafa Armağan’ın kaleminden birkaç pasaj buraya almak istiyoruz.

“Ohri’li Kemal diyor ki;

İsmet Paşa, İngilizler ile Lozan’dan önce hilafet anlaşması yaptı.

Yıllardır sorulan ve merak edilen o gizli anlaşmanın perdesi aralanıyor mu?

Lozan’a gitmeden hilafet pazarlığı nasıl yapıldı?

İşte Ohri’li Kemal’in İsmet İnönü’ye gönderdiği mektubun satırlarıyla değişen tarih…

Eskiden geceleri yatmadan kitap okurduk, cep telefonlarımızla ‘etkileşiyoruz.’ Bir yazıya mıhlanan bakışlarım sayfalar boyu ayrılamıyor yazıdan.

Hilafet, İngilizler, Lozan, gizli muahede…

İlginç mi ilginç ve içinde beynimin bütün anahtar kelimeleri kandaki alyuvarlar gibi deveran halinde.

Uzunca yazıdan anladığım, meğer İngilizler ile Türkiye Lozan’dan önce gizli bir antlaşma yapmış ve bu antlaşmanın varlığından bahseden bir belge bulunmuş.

Yazana bakınca iyice şaşırıyorum: Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Metin Hülagü.

Keşke diyorum içimden, yazıyı Derin Tarih’te neşretseydi.

Bir dostumdan, Avni Özgürel beyden bir mesaj geliyor.

Arıyorum Avni beyi ve bir anda dergimizin kapak konusunu değiştirecek kararı alıyoruz.

Mektup önemli.

Üzerinde fazla durmadan mektuptaki görüşleri nakletmekle yetinmiş.

Mektubu yazan Kemal Ohri hakkında kısa bir bilgi verip mektubun ana fikrini şöyle özetliyor.

“Savaş sonrasında İngiltere’nin hilafeti yeniden tesis etmek düşüncesinde olduğu ve bunun gerçekleşmesi halinde hilafetin Türkiye’nin dışında tesis edilmesinin uygun olmayacağıydı.”

“Bu bilgi Ohriye ait” diyen Prof. iddiaya mesafeli duruyor. Lozan’dan önce İngiltere ile imzaladığımız gizli anlaşmadan sadece “İngiltere, Türkiye ile Lozan anlaşması öncesinde imzalamış olduğu dört maddelik anlaşmayı feshetmeliydi” cümlesinden söz ediyor.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Bugünkü sohbetimizde tarihten ufak bir pencere araladık.

Allah nasip ederse pencerenin tamamını açacağız ve bütün tarihi bilgi ve saklanan gerçekleri sizinle deşifre ederek paylaşacağız.

Moiz Kohen’den bahsettik.

Moiz Kohen, İttihat Terakki cemiyetinin ön plancıları olup, daha önce “bilhassa son iki asırlık Türk İslam ve dünya tarihi, Siyonist emperyalizmi ve masonluk amilleri dikkate alınmadan doğru izah edilemez” şeklinde bir umumi kaide vazetmiştik.

Mütalaa edildiği zaman bir defa daha bu kaidenin ne kadar isabetli olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Devam edeceğiz.

En derin saygı ve sevgilerimle.


Bu Makale 3950 kere okunmuştur.

Yorumlar