Görüş Bildir

MÜNAFIĞIN ŞİDDET VE TEHLİKESİ!?

Saygıdeğer okurlarım…

Bugünkü sohbetimize inandığımız yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in “Ahzab” suresinin 1. ayetini "mealen" sizlere aktararak başlamak istiyorum.

Çünkü, ayetin muhtevasında çok önemli bir sırrın deşifresi var..

Şöyle ki...

Ayetin meali aynen şöyle;

“Ey Peygamber!…

Allah'ın emirlerine uygun yaşama konusunda sebat et ve O'na karşı gelmekten sakın!…

İnkârcılara ve münafıklara itaat etme!..

Şüphesiz Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir...”

İşte, bakınız muhterem okurlar…

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim "kafiri ve müşriki" anlatırken, mutlaka "münafığı" da hemen yanında zikretmektedir…

Hatta münafığı kafirden daha tehlikeli olarak zaman zaman uyararak, göstermektedir..

Münafığın tehlikesi içten geldiği için, daha çok habis oluyor…

Aldatıcı oluyor..

Kandırıcı oluyor..

Pek tabi ki, tehlikesi oldukça toplumu kapsıyor.

Zira kendini saklıyor…

Deşifre olmama halinin tehlikesi, toplumun başına büyük badireleri getirtiyor…

Tabi ki, kafir ile müşriklerin Kur’andaki yerleri açıktır….

Toplum arasındaki mevkileri de kapalı değildir.

Ama tehlikeleri "münafıklar" kadar olmuyor.

Münafık hele ki siyasi olunca daha bir şiddetli tehlike üretiyor…

Habis oluyor…

Dahası “el-hannas” oluyor.

Toplum zaman zaman kendini bu tür keferetül fecerelerden koruyabilse de ama ne yazık ki münafıklardan kendini koruyamıyor, onunla hemhal oluyor.

Çünkü onlar toplumun en ücra kesimine kadar sızabiliyorlar.

Camide mi?

Eyvallah.

İlahıyat camiasında?

Eyvallah.

Siyasette mi?

Dik alası.

Ticari, kültürel, teknoloji ve tüm hayat faktörlerinde varlar..

Yani, nerede aranırsa aransız muhakak ki, orada bulunurlar.

Ve bunlar kendilerini suret-i haktan gösterip, utanmadan milletin tüm nimetlerinden faydalanırlar.

Ama zarar meselesine de gelince en ağır darbeyi milletin tepesine indirmede de geri kalmıyorlar, hiç de ihmal etmiyorlar.

Siyasete girdiklerinde kişisel rant ön planda.

Rüşvet, şehvet, o biçim.

Adam kayırma.

Adam kandırma.

Kültür emperyalizmi ve tüm haçlı ve Siyonistlerin direktif ve talimatı paralelinde devlete yerleşmek istiyorlar.

Parlamentoya bakın..

Milletvekilleri..

Özellikle muhalefet partilerin liderleri..

Vekilleri..

Yaptıkları konuşmalar "zehir-zemberek" misali…

Tehditler..

Hakaretler...

Ki "siyasetin iki yüzlü" icraatında kendilerini ele veriyorlar.

Şu Muharrem İnce’ye bakın.

Ne kadar da sıkılmadan, utanmadan dinden, imandan bahsediyor.

CHP yaptığı mezalimden dolayı zaten mahkûm olmuştur.

O mahkumiyet onların yanına kar kalmıştır.

Biz olayın gerçekleştirilmesine bakıyoruz.

Muharrem İnce Cumhurbaşkanına saldırıyor ve utanmadan acımasızca sözler söylüyor.

Bu hususta Türkiye’nin gelişmesinde, siyaset alanında, muhalefetle iktidarların hayatta barışçıl bir hayat bu millete yaşatmayacakları kanaatindeyiz.

Küfürlü bir hayat, imansız bir hayat demektir…

Bakınız..

Muharrem İnce…

Kendini, suret-i haktan gösteriyor.

Müslüman olarak görülüyor.

Allah, peygamber diyor.

Ama kesinlikle acımasızca din istismarı yapıyor.

Çünkü dini yaşayamamıştır ki.

Bundan sonra da yaşayacağa benzemiyor.

Gönül arzu ediyor ki Ak parti iktidarı bu suç potansiyelini bırakmasın, her alanda onları suçüstü yakalayabilsin…

Ama kime diyorsun?

Dün, Kılıçdaroğlu ile beraber çıkmış, sözde aydınlatıcı konuşma yapıyor.

Ama ağzını bıçak açmıyor.

Ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gelince aşırı derecede saldırmaya hazırlar.

* * *

Bakınız, değerli dostlar.

İnce’nin "şımarıkca ve pervasızca" çıkış ve saldırılarına karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan dün cevap verdi…

Sert bir şekilde de, haklılık arz edici noktada tepki gösterdi.

Erdoğan Zonguldak'ta konuştu.

İnce'ye seslenerek şöyle dedi;

“Afrin operasyonlarında etkisiz hale getirilen terörist sayısı ne biliyor musunuz?

4 bin 497.

Şimdi Kuzey Irak’ta 446.

Yurt içinde 443.

Bu son aylarda…

Peki, Sayın İnce bütün bu operasyonların başındaki bizim kahraman komutanımıza, İsmail Metin komutanımıza ne diyor?

Senin diyor apoletlerini sökeceğim...

Ya benim bu milletim bir defa senin gibi haddini bilmez birisine 24 Haziran’da zaten haddini bildirecek.

Sen ne zamandan beri Hitler oldun ya?

Türkiye hukuk devleti.

Türkiye’de yargı var, sen önce bunu öğren…”

***

Evet değerli okurlar..

Gerçekten Erdoğan, İnce’nin hak ettiği şekilde, cevabını vererek, şamar gibi ağzına vura vura, hakikatleri ifade etti…

Kahraman TSK’nin değerli komutanları, fedakarane biçimde yıllardan beri çalışıyor, mücadele veriyor.

Türk milleti adına…

TSK’ni temsil eden bir komutana takdire şayan bir çalışma içerisinde olduğu için, PKK’yla mücadele verdiği için, “Ben senin apoletlerini sökeceğim” diyebilecek kadar, haddini aşıyor..

Bu cesareti kimden alıyor?..

Tıpkı Merd-i Kıpti gibi.

Kendini suret-i haktan gösterirken sırkatini ele veriyor.

Bu münafıklığın ta kendisidir.

En derin saygı ve sevgilerimle.


Bu Makale 2747 kere okunmuştur.