Müstakil ve bağımsız olmak! (ıv)

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği gibi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, dün İstanbul’da Yahya Kemal Beyatlı Kongre Merkezi'nde Gençlik Şurası’nda tarihi bir konuşma yaptı.

Sayın Erdoğan her zaman olduğu gibi yaptığı konuşmaların tümünün, ana başlıklarından anlaşıldığı gibi sıradan bir siyasi konuşmacı değil..

Ki, tespitlerinden ve cümlelerine kulandığı kelimelerden anlaşılmaktadır…

Erdoğan’ın her gün değişik illerde yaptığı konuşmalar çok faydalıdır…

Bilimsel ve tarihseldir…

Milli kültüre bağlı köklü konuşmalardır.

Gelip-giden gerek siyasi partilerin liderleri olsun, gerek iktidar veya muhalefet partilerinin liderleri olsun, gerek Cumhurbaşkanları olsun…

İnanın, tek bir lider, böylesine milleti heyecanlandıran, toplumu yeni bir millilik ruhuyla canlandıran konuşmalar yapmamıştır..

Az ise de özdür.

“Kalle delle” misali.

Yani az ama kapsamı çok geniş konuşmalarda bulunan tek lider vardır; O da Erdoğandır.

Bu örnekle yola çıkarsak çok şeyleri öğreniriz.

Bakınız, dünkü konuşmasında şunları söyledi…

“Sevgili gençler, değerli kardeşlerim, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Fatih'in İstanbul'u fethettiği ruhu selamlıyorum.

Yunus Emrelerin, Mevlanaların, Hacı Bektaşların, Şahin Beylerin, Sütçü İmamların, Nene Hatunların her biri cesaret abidesi olan nice kahramanların torunları olan gençlerimizi selamlıyorum.

Dil öğrenmek bir başka önemli husus.

Tüm gençlerimizin en az bir yabancı dil öğrenmelerini bekliyorum.

Onların dil öğrenimine ağırlık vereceksiniz.

Bundan kastım da sadece İngilizce değildir.

Mutlaka en az 2. bir dili öğrenin.

Osmanlı döneminde bir akıncının bir elçinin en az 6-7 dili iyi derecede bildiği anlatılır.

Hedeflerimize sadece memleketimizde oturup  kendi dilimizi konuşarak ulaşamayız.

Gençlerimizin geri dönmek ve benliklerine sahip çıkmak kaydıyla diğer ülkelerde bulunmalarını ve tecrübe kazanmalarını önemsiyorum.

Bunun yanında Osmanlıcayı en azından yüzünden okumasını bilmeniz gerekiyor.

Eğer siz 600 yıllık kitaplarımıza, belgelerimize, kitabelerimize Fransız kalırsanız, Fransızca bilmeniz bir işe yaramaz.

Böylesine büyük bir birikimi kullanamayan gençlerimizin arzu ettiğimiz köklü ve derin duruşu sergileyebilmeleri çok zordur.”