SİYASİ KADAVRA HALİNE GELEN CHP!? (II)

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü sohbet yazımızda da ifade etmeye çalıştım.

Yakın tarihimizin kirlenme noktasında tamamıyla gayriahlaki dayatmalarla milletin başına adeta çorap ördürülmüş bir hal yaşatılmıştır.

Böylesine bir siyasetin, böylesine bir devlet politikasının varlığı, ülkemiz için yarar yerine hep zarar getirmiştir.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP’yi göstererek, işaretleyerek, adeta bir “siyasi kadavra” haline gelmiş olması çok manidardır.

Çok önemlidir, bilenler için de çok büyük bir derstir.

Bu “siyasi kadavra üzerine” bütün dünya emperyalist güçleri eğitim görmüştür.

Türkiye’yi denetlemişler.

CHP’nin ölmüş cesedi üzerinde eğitim görmüşler ve Türkiye’nin içine girebilmişlerdir.

Ama ne ile?

Kimin vasıtasıyla?

Emperyalizme adeta köle haline gelmiş liberal, kafatasçı, Atatürkçü, laikçi, Kemalist anlayışların varlığıyla hedefine ulaşmış bir dünya emperyalizmi.

Ama ne yazık ki Türkiye hala bunları teşhis etmemiştir.

Yaraya ve vücuda giren hastalığa teşhis konulmadan, hiçbir zaman tedavisi mümkün olamaz.

İşte bu saydıklarımız tamamıyla uluslararası masonik lobilerin, locaların mevcudiyetiyle söz konusu olmuştur.

Hala da Türkiye’de ne yazık ki bu lobiler mevcuttur.

Laikçi geçiniyorlar, Kemalist geçiniyorlar, Atatürkçü geçiniyorlar vs. vs.

Ama öbür yandan, tamamıyla batı emperyalizminin köleliğinden de kendilerini ve memleketini kurtaramıyorlar.

Edebiyat parçalayarak yola çıkan boş beyinli köle uşaklar, bu millete çok şeyleri kaybettirdiler.

Sayın Erdoğan’ın da işaret ettiği gibi bütün yüce değerlerimizi, tarihi kültürümüzü bize yasakladılar.

Harflerimizi değiştirdiler.

Hem de bunlar kimin adına?

Laikçilik adına.

Atatürkçülük adına.

Kafatasçılık, ırkçılık adına yapa gelmişlerdir.

Bu pis edepsiz girişimler, bu ülkeyi nereye kadar götürecek?

Gerçekten çok düşündürücüdür.

Milletimiz artık aklını başına almalıdır.

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın zaman zaman konuşmalarında önemli satırbaşlarına değinerek bunları hep işaret ediyordu zaten.

Ama gönül arzu ediyor ki bunlar fiiliyata geçsin, lafta kalmasın.

* * *

Dünkü sohbetimizde de bazı noktalara değinmiştim.

Cumhurbaşkanımız, CHP’nin illegal örgütler içerisinde olduğunu beyan etti.

Ne kadar illegal örgüt varsa, CHP de içindedir.

Savunuyor, müdafaa ediyor, gerektiği an müdahale de ediyor.

Amma velâkin.

Ne yazık ki Türkiye hukuku, terör odakları için çabalıyor, mücadele veriyor.

Ama terörün yanında yer alan, terörü savunan, adeta teröristlerin onun kadavrası üzerinde eğitim gördüğü bir parti hakkında devlet hiçbir zaman kanuni takibat yapmıyor.

Aslında en büyük suçlu odur.

Ve ne kadar terör odakları varsa, ondan üreme yapıyor.

Ama millet, bunu bir türlü görmüyor ve aklını başına alamıyor.

Oysaki yüce Rabbimiz Cenab-ı Allah, yüce kitabımız Kur’an-ı Azim Şan’ın birçok ayetlerinde tehlikeyi göstermiştir.

Fiilen olmasa dahi gayriresmi de olsa başka yöntemlerle artık kötüye kötü denmelidir, iyiye iyi denmelidir.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Nisa Suresinin 26. Ayeti bize çok şeyleri işaret ediyor.

Zaten Kur’anın tümü hep aynı hedefte yürüyor.

Ama ne yapalım, kime dinleteceksin?

Evet, o ayet-i celilede mealen aynen şöyle diyor;

“Allah size, bilmediklerinizi bildirmek, sizi, sizden önceki (iyi kimse)lerin yollarına iletmek ve günahlarınızı bağışlamak ister. Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”

İşte yüce kitabımız bize diyor ki;

Sizin bilmediklerinizi size Kur’an açıklıyor ve sizden öncekilerden ders-i ibret alın.

Onların silsilesine siz de girin ve sahip çıkın.

Evet, ayette geçen “Öncekilerin yollarından” kasıt, Allah (C.C)’ın ortaya koyduğu kanunların Hz. Muhammed (S.A.V)’in ümmetinden öncesindeki ümmetler tarafından uygulanış şeklidir.

Bu direktiflerin teferruatında zaman zaman şartlara göre esneklikler görülse de ana sütunları itibarıyla asla değişmezler.

Prensip itibarıyla ilkeler ve amaçlar aynıdır.

Hedefler süreklidir.

Ve hedefteki varlık insandır.

Ve gaye de insanın saadetidir.

İnanan insanlar, dünyanın neresinde bulunursa bulunsun ve hangi renkten, hangi soydan gelirse gelsin, ilahi sistemin oluşturduğu ortak bağda birleşmek durumundadırlar.

Yani anlaşılan budur ki mevcut insan kaynaklı sistemler batıldır, yanlıştır, zulümdür, karanlıktır.

Zira imanla alışverişi olmayan sistemler hiçbir zaman aydınlık getirmezler.

Nuru, aydınlığı, millete gösteremezler.

İllaki karanlık ve pis, şeytani uygulamalar oluyor ki milletlerin başına büyük bir bela geliyor.

En derin saygı ve sevgilerimle.