Görüş Bildir

TÜRKİYE’NİN İSTİKLAL VE İSTİKBAL MÜCADELESİ (II)

Evet, sevgili okurlar.

Yazımıza başlık olarak kullandığımız, “TÜRKİYE’NİN İSTİKLAL VE İSTİKBAL MÜCADELESİ” kavramı, kapsamlı olduğu gibi, mana değeri de çok önemlidir.

Ve kavram olarak da Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın sık sık kullandığı bir ifadedir.

Cumhurbaşkanımız, önemli bazı mitinglerinde yüksek bir sesle "sivad-i azam" denilen büyük alanları dolduran halk kitlelerine karşı bunu hep ifade etmiştir, etmektedir ve bundan sonra edeceğine de inanıyoruz..

Ki etmelidir…

Gerçekten bize göre bu ifade müjdeleyici kavramları bünyesinde taşımaktadır..

Halka teselli vermektedir…

İnşallah bu mana değeriyle beraber bir gün "Türkiye’nin hem istiklali, hem istikbali" gerçekleşecektir.

Zaten istiklalimiz, anayasal olarak bağımsız bir devlet olmaktır.

İstikbalimiz ise ekonomiksel olarak artık ne ABD’ye, ne de herhangi haçlı emperyalist ülkelere ve ne de IMF’ye muhtaç olmayacağımızdır…

Zaten devlet artık IMF’ye borçlu değil.

Bu da ekonomiksel bir gerçektir.

Ama bundan daha güzel ve güzelin güzeli olan da Cumhurbaşkanımızın dün Ankara’nın Kahramankazan ilçesinde bir açılış töreninde yaptığı konuşmanın "muhtevasının" hayat bulmasıdır…

Erdoğan, gerçekten insanları büyülüyor, teselli veriyor, heyecanlandırıyor.

Şevke ve aşka getiriyor.

Keşke bugüne kadar, yani yüzyıl içerisinde gelen giden tüm devlet büyüklerimiz onun gibi bir karaktere, ruha, fikriyata, imana ve izana bağlı, yürekliliğe sahip olmuş olsaydı..

Onun gibi; konuşmalar çıkmış olsaydı…

Hiç kuşkusuz ki bugün Türkiye bu hale gelmezdi?

ABD’nin conileri, hileli oyunlarla PYD/YPG’den oluşan 30 bin kişilik terör ordusunu kurarak hududumuza dayanmamış olacaktı.

Ama bugüne kadar hep ABD’yi pohpohladık, büyüttük.

Özellikle üç maymunu oynayan medya tarafından, hep uyutulduk...

Türk solu olsun, Kürt solu olsun, ulusalcılar olsun, laikçi ve Atatürkçü geçinenler olsun…

İşte bu güruhlar tarafından ABD ve AB hep büyütülmüş, devleştirilmiş, birer güçlü devlet olarak gösterilmiş ve onlar da kendilerini artık dev aynasında görerek, İslam ülkelerinin üzerine İsrail adına yeni hegemonya kurma gayretine girmişlerdir…

Ama artık, devir eski devir değil..

Nitekim Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, dün tabiri caizse ABD’nin tüm ipliğini pazara çıkardı, kirli çamaşırlarını dünya kamuoyuna ilan etti.

Ne kadar hileli, mekirli, sahtekâr bir devlet olduğunu anlattı…

ABD’nin gerçek yüzünü ortaya koydu…

Ve ABD’nin gerçek kimliğini, terörist bir devlet olduğunu söylemediyse de kullanılan ifadelerden “Teröre yardım eden teröristtir” gibi manalar çıkarılıyor.

Bakınız, Erdoğan aynen şöyle dedi;

"Ne yaparlarsa yapsınlar bizi engelleyemeyecekler.

Biz Türkiye'yiz sıradan bir çadır devleti değiliz.

Şimdi bazıları Suriye'de sınırda tehdit sallıyor.

PYD, YPG ve DAEŞ topunuz gelin ne olursanız olun tepenize ineceğiz bunun başka çaresi yok.

Şu anda obüslerle vuruyoruz, vurmaya da devam edeceğiz.

Kendi kararımızı verdik şu anda da operasyonlar devam ediyor.

Harekât her an başlayabilir.

Ardından da sıra diğer bölgelere gelecektir.

Değil 30 bin, tek bir terörist kalmayana kadar bu operasyonlar devam edecek.

Biz milli bekamızı tehdit edecek bir oluşuma asla müsade etmeyeceğiz.

Gün doğmadan neler doğar hep birlikte bakıp göreceğiz...”

* * *

Evet, bu ifadeler ancak değerli devlet büyüğü Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a yakışır.

Tebrik ediyoruz, kutluyoruz.

Allah onu hıfz u himayesine alsın diye dua ediyoruz...

Ve ümit varız ki bu görevi üstlenen bir devlet adamını, devletin zirvesindeki büyük bir insanı, Allahû Teâlâ yalnız bırakmaz diye düşünüyoruz.

Böyle düşünüp ona dua etmek inanan her insanın borcu olması lazım...

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, 1924’teki İstiklal Mahkemesinden Beraatla çıkarken şöyle demişti…

“Zalimler için yaşasın cehennem….”

Evet, o günün zalimleri İngilizlerdi.

Bu günün zalimleri ise ABD’dir ve diğer devletlerdir diye düşünüyoruz.

ABD ve ABD’yi destekleyen BM gerçekten kendini taşıyamayacak kadar gaflet içerisindedir.

Zulüm işliyorlar, haram yiyorlar, küresel olarak insan kanını emiyorlar.

***

Sevgili Okurlar..

Bakınız, bundan 7 yıl önce Diyarbakır Söz Gazetesinin “Günün Yorumu” köşesinde yazdığım bir yazıya dikkatinizi çekmek istiyorum.

Yazı dikkat çekici, çok önemli bazı konuları içerdiği gibi; günümüzü de anlatmaktadır..

Arşivden yazıyı alarak, sizinle paylaşmak istiyorum…

Şair ne diyor;

“Adının tam zıt işlerle meşgul olanlara

Zemzem etiketli şarap dolu şişeler gördük

Özü keder, elem, kâbuslu nesiller gördük

Adına bakıp aldanma ki yolcu

Biz adı İffet olan nice fahişeleri gördük”

Bu mısralar yanlış değilsem, merhum Necip Fazıl Kısakürek’e ait olması gerek.

Evet, bu ifadeler özdür ama gerçektir.

Kısadır, ama manası geniştir.

Hani demişler ya;

“Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna bile az...”

Evet, bugün ABD’nin olsun, İsrail Yahudi’sinin olsun ve diğer haçlı emperyalistler olsun veya yeryüzünü şirkle, küfürle dolduran nice devletler olsun veya insanlar olsun…

Hep kendilerini suret-i haktan gösteriyorlar.

Hep şarap şişesinin içindeki şarabı zemzem olarak millete yutturuyorlar.

Zira adlarının tam zıddı işlerle meşgul olanlar günümüzde de oldukça çoğalmaktadır.

“Adına bakıp aldanma ki yolcu

Biz adı İffet olan nice fahişeleri gördük”.

Allah aşkına!

Bu da yalan mıdır yani?

Bu paralelde bir de merhum Ziya Paşa’dan da birkaç mısra sizinle paylaşalım.

“Sirkat (Hırsızlık) çoğalıp, lâfz-ı sadakat modalandı

Namus tamam oldu hamiyet yeni çıktı

Sadıkları, dürüstleri tahkir ile red kaide oldu

Hırsızlara da ikram û inayet yeni çıktı

Hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi

Hainlere amma ki riayet yeni çıktı

İsnad-ı taassup olunur merd-i gayyura (Gayretli mert olan kişilere taassup isnat edilir)

Dinsizlere tevcih-i reviyyet yeni çıktı (yüz vermek, ilgi ve alaka)

İslam imiş devlete pâ-bend-i terakki (Devleti ilerlemesinden alıkoyan İslam düşüncesi imiş.)

Evvel yok idi iş bu rivayet yeni çıktı

Milliyeti nisyan ederek her işimizde (Her işimizde halkı unutarak)

Frenkleşmeye tabaiyet (uymak) yeni çıktı (Batı düşünce hastalığı)

Eyvah bu bazicede bizler yine yandık

Zira ki ziyan ortada bilmem ne kazandık”

En derin saygı ve sevgilerimle. 


Bu Makale 2763 kere okunmuştur.