Görüş Bildir

YEMAME SARAYI ÇOK YAKINDA ŞİDDETLİ BİR SARSINTIYLA KARŞI KARŞIYA...(!?)

 

Evet, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanımızın, son iki gün içerisinde basına yansıyan birçok önemli konulara ilişkin beyanlarından iki konuyu burada mevzu edip, sizinle paylaşmak istiyorum.

Bunlardan ilki; Suudi Arabistan hükümetinin yani Riyad diktasının, İstanbul’daki konsolosluğunda Suud gazeteci olan Cemal Kaşıkçı’nın öldürülüp, bedeninin parçalara ayrılıp, belirsizliklere götürülmesi…

Ve Suud ailesinin, diktalarının bu vahşi cinayetin failleri olarak deşifre edilmeleri…

Bu konuda kamuoyuna net açıklama yapan tek kişi, Başkan Erdoğan'dır…

Büyük bir yüreklilik göstermektedir…

Değineceğimiz ikinci konu ise; Danıştay 8. dairesinin Andımız ile ilgili kati "Türkçülük anlayışı" paralelinde aldığı karar.. Ve bu karara dair; eleştiriler, tepkiler!…

***

Değerli okurlar...

Hiç tartışmasız Başkan Erdoğan, çok derin ve zengin tarihi bilgilere sahip bir siyasi liderdir.

Pek tabi ki, Türkiye Cumhuriyeti devletinin başında olması hasebiyle, böylesine tarihin karanlıklarına gömülmüş bir çok gerçekleri deşifre etmesi de, ayrı bir yüreklilik arz ediyor..

Cesaret ve meziyetin üstün seviyesini teşkil eder..

Erdoğan'ın bu minvaldeki tavrı ve siyasi dehası, ülke ve millet için yarınlar adına ümitler yeşertmektedir…

Allah’a inanan, milletine ve memleketine bağlı olan herkes ama herkes Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kalbi samimiyetleriyle dua ediyorlar.

Ve etmektedir...

Edilen o duaların başında; "Allah seni tüm kötülüklerden korusun" gelmektedir...

Hele hele gavurdan daha fazla İslam dünyası içindeki münafıkların sapık tehlikelerinden "Allah seni korusun" diye dua etmemek elde değildir.

***

Bakınız, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin önde gelen yazılı medyasından ve Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın da yazarı olduğu Washington Post’ta "Kaçıkşı cinayetiyle" ilgili bir makale ele aldı…

Makalede Kaşıkçı cinayeti hakkında önemli tespitlerde bulunuyor…

Erdoğan, gizlenmiş, gizlenmek istenmiş, Suudi cahil ve karanlık Krallığının edepsizliklerini açık ve net olarak kaleme alırken şu ifadeleri kullanmıştır.

***

"Gayretlerimiz neticesinde tüm dünya, Cemal Kaşıkçı'nın soğukkanlı biçimde bir suikast timi tarafından öldürüldüğünü öğrendi."

"Cinayeti işleyenlerin, Suudi Arabistan'da derdest edilen 18 şüphelinin içinde olduğunu biliyoruz..."

"Cemal'in katledilmesi emrinin, Suudi hükümetinin en üst makamlarından geldiğini de iyi biliyoruz..."

"Kaşıkçı'nın katlinin üzerinden bir ay geçti, kendisi, en azından İslami usullere uygun şekilde defnedilmeyi hak etmektedir..."

"Elimizde bulunan kanıtları, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere tüm dost ve müttefik ülkelerle paylaştık..."

"Riyad ile uzun yıllara dayanan dostluğumuz, gözlerimizin önünde işlenen bu planlı cinayeti görmezden geleceğimiz anlamına gelmemektedir..."

"Hiç kimse bir daha bir NATO müttefikinin toprağında böyle bir suç işlemeye cüret etmemelidir… (Aksi durumda) Çok ciddi sonuçları olacaktır…"

"Suudi yetkililerin, adalet davasına hizmet etmek yerine Kaşıkçı'nın kurban gittiği planlı cinayetin üstünü örtme çabaları üzüntü verici..."

"Cemal'in öldürülmesinde, kuklacıları teşhis etmeye ve Suudi yetkililerin kime güvenerek bu hareketleri yaptığını ortaya çıkarmaya mecburuz..."

***

Başkan Erdoğan'ın cinayete dair tespitleri böyle..

Bende diyorum ki...

Suudi Arabistan hükümeti, Cemal Kaşıkçı’nın katlinin inkarı ile ilgili ne kadar çaba gösterilerse göstersinler hiçbir zaman kendini ilahi şiddet ve gazabından kurtaramazlar..

Bu yönde düşünüyorum..

Öyle anlaşılıyor ki; bunların dikta ve mezalim hareketleri karşısında Riyad’da bulunan ve Kral ailesinin oturduğu Yemame Sarayı çok yakında büyük ve şiddetli bir sarsıntıyla yıkılacaktır…

Bakalım, Veliaht Prens Muhammed Bin Selman, babasıyla beraber acaba nereye kendilerini sığdıracaklarını yakında, zaman gösterecektir.

Zira, mezalimlerde bulunan ve zulüm eden kim olursa olsun, yaptıkları o zulümlerin dehşetinden kendilerini kurtaramazlar…

Kesinlikle öldürülen masum insanların yeryüzünde Allah’ın birer kılıcı olduğu unutulmasın.

O kılıç manen ve hükmen onlarla savaşacak ve onları köklerinden vuracaktır.

Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, Yemame Sarayı büyük bir sarsıntıyla O mezalimlere mezar olacaktır.

Allah’ın vazgeçilmez hükümleri kesindir….

Günü gelince de o zalimlere hak ettiği şamarı yüzlerine atacaktır.

"Zalimin zulmü yanına kâr kalmamakla beraber, o zulmünden dolayı alacağı şamar, yaptığı o iğrençlikten çok daha güçlü olacaktır" diye düşünüyoruz.

Aslında bize göre Kaşıkçı olayı, zaten çoktan beri planlarında vardı.

Kaşıkçı’yı ABD’de öldürebilirlerdi.. Ya da Avrupa’nın başka bir kentinde, ya da başka bir merkezinde de yapabilirlerdi.

Cinayet için Türkiye’nin seçilmesi, Erdoğan’a karşı hazırlanan darbe girişimidir.

Türkiye’nin üzerine İsrail Siyonistleri ve ABD lobilerini bela edeceklerdi.

Allah muvaffak etmedi...

Onların yapmış olduğu oyunları, hile ve mekirleri onların başına doladı.

Ve aynı o tuzaklara kendileri düştüler.

Büyük bir taşa tosladılar ve o devletin beyinleri de yakında dağılacaktır.

ABD ve haçlı Siyonist güçler Suud Ailesini her ne kadar korursa korusun, ama hiçbir zaman Gayretullah’ın saati, dakikası geldiği zaman onların yanına bu edepsizliklerini kâr bırakmayacaktır.

***

Evet, sevgili okurlar.

Gerçekten Cemal Kaşıkçı’nın konsoloslukta kaşla göz arasında öldürülüp parçalanması olayı en iğrenç bir olay olmakla beraber, en karanlık bir girişimdir ve bu girişim de İslam düşmanlığının bir alamet-i farikasıdır.

Yani İslam’a karşı yapılan bir iğrençliktir. 

Zira prens Selman ABD liderine ve damadına net olarak konuşmuş ve demiş ki; "Cemal Kaşıkçı aşırı bir İslamcıdır…"

Anlaşılan budur ki; İslam’a karşı bu ailenin kini vardır.

Bunların Riyad’daki o sarayı işgal etmeleri Hz. Resulullah’ın (S.A.V) vefatından sonra yalancı peygamberlik davası peşine düşen meşhur Müseylemetül Kezzap’ın sarayı gibidir.

Bunların karşılarına mutlaka kahramanlar çıkacaklardır.

Aynı Halid Bin Velid’in orduları gibi.

Bu kahramanlar er yada geç, Yemame Sarayını yerle bir edecektir…

Bu hain kefere münafıklar, artık o Haremeyni istila edemeyecekler ve bu yaptıkları da onların yanına kar kalmayacaktır.

***

İkinci konumuza geçersek…

Yani Danıştay 8. dairesinin "Andımızla" ilgili almış olduğu karar…

Başkan Erdoğan, önceki gün Türkiye Gençlik zirvesinde, bu yönde önemli tespitlerde bulundu..

Erdoğan’ın bu konuya dair, sert çıkışları elbette ki çok büyük puanları topluyor.

Zirvede Erdoğan şöyle dedi;

"Her şeyden önce bir daha hiç kimsenin siyasi hırsları uğruna bu ülkenin gençlerini kardeş kavgasına sürüklemesine fırsat vermeyeceğiz. Vesayet özlemiyle yanıp tutuşanların eskiden olduğu gibi belli kavramları, belli figürleri istismar etmesine müsaade etmeyeceğiz. 

Danıştay'ın 'Andımız' kararı sonrasında gerek sosyal medyada gerekse de kimi yayın organlarında şahit olduğumuz manzaralar, açık söylüyorum, bu konudaki kararlılığımızı daha da artırmıştır.

Çünkü bu metin, bu ülkede ezanı Türkçe okumak, okutmak isteyenlerin eseridir. Metne baktığın zaman, bu metin içerik itibarıyla bu milletin kendisini, bu milletin kültür, medeniyet anlayışını ortaya koyan bir metin değil...

Bizim andımız, İstiklal Marşımızdır ve İstiklal Marşımızla beraber yolumuzla devam ediyoruz. İstiklal Marşımızdan daha güzel, daha güçlü bir ant olabilir mi?

Yok…

Ama bunlar işte böyle çıkarmışlar, her şeyi bir birine karıştıran, saçma sapan bir şeyle gençliği yönlendirmenin gayreti içerisindeler...."

***

Evet, sevgili dostlar.

Hani bir söz vardır; ‘’Tarih tekerrürden ibarettir.’’diye.

Unutmayalım ki, bugünkü İslam dünyasının başına gelen musibet ve acımasız saldırılar hem de içten ve Müslüman geçinen zındıklardan, hem de İslam’ın temel  dayanak noktası olan Haremeynin Şerif’e sözde hizmet veren devletin yapmış olduğu münafıklıklar, İslam'a çok büyük yara vermiştir…

İslam ve Müslümanlar olumsuz bir şekilde darbe almıştır.

Böylesine nifak tohumlarını atan cahil cühela yöneticilerin hiçbir zaman İslam ülkelerini yönetmemesi gerekir.

Nitekim tarihte Selahattin-i Eyyübi’nin İslam Dünyasına seslenişi açık ve nettir.
Der ki…

"Siz İslam’a sarılmadığınız müddetçe; hayatta başarılı olamazsınız.

Geri kalmışlığınızda kendinizi kurtaramazsınız…"

En derin saygı ve sevgilerimizle…

 


Bu Makale 11944 kere okunmuştur.