YENİDEN MALAZGİRT RUHUNA DOĞRU!?

 

 

Evet, sevgili okurlar.

Söz Gazetesinin değerli müdavimleri…

Bilindiği üzre 26 Ağustos 1071 tarihinde Anadolu’nun bir parçası olan Malazgirt'te "Malazgirt Meydan Muharebesi" yaşanmıştı.. Cumhurbaşkanının da dediği gibi;

"Bir elinde al bayrak, diğer elinde yeşil sancağıyla" bir Cuma günü Selçuklu İmparatorluğunun Sultanlarından Sultan Alparslan harekete geçmişti…

Elbette ki günlerden Cuma gününü seçerek, hutbeden sonra Bizans İmparatorluğu ordusuna karşı savaşa girmişti…

Sultan Alparslan her şeyden evvel İslam ruhundan almış olduğu kahramanlık, ona birçok "zaferleri" kazandırmıştır.

Hutbeden sonra 40 bin kişilik ordusundaki askerlere “iki rekat namaz kılmadan savaşa girmeyin” talimatını vermişti, o büyük sultan,,, Bu anlayışıyla Anadolu’ya girebilmenin kapılarını açmıştı.

“Ya Allah, Bismillah, Allahû Ekber” diyerek yola çıkmış bir devlet büyüğü, çok kısa bir süreç içerisinde hedefine ulaşarak, zaferi elde etti…

Yalnız hedefi kupkuru bir vatan, manasız bir bayrak, İslamsız bir millet değildi…

Tüm bu kavramlar İslam ruhuyla donatılmış kavramlar olmak üzere yüce İslam dini, hem vatana, hem bayrağa, hem millete sayeban olması adına, yola çıkmıştı…

Bu hedefle, vatan büyüdükçe büyüdü...

Bayrak dalgalandıkça dalgalandı...

Millet, oldukça kahraman olmuş, büyüdükçe büyümüştü...

Ama tüm bunların ana felsefesi, gerçek simgesi ve parolası “Ya Allah, Bismillah, Allahû Ekber”  idi…

Kalbi derinliklerden çıkan bu nidalar, bir milleti devleştirdikçe devleştirmişti…

Anadolu’ya açılmış ve devlet olmuş, 7 düvele meydan okumuştu.

“Allahû Ekber” nidaları, 7 kıtaya yayılmıştı...

Hiç kimse bu hakikatı inkâr edemez.

Üzülerek bunu da belirtelim ki…

Bugüne kadar milletin vergileriyle, bütçesiyle, askerleriyle, tüm milli lojistiklerle ordularını donatmış, iktidarlar olmuş ise de, her nedense Malazgirt ruhu nerdeyse adeta söndürülmeye yüz tutmuş, arka plana atılmıştır.

Ama bugün çok değerli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, devletin başına geçtikten sonra; "o Sultan Alparslan’ın" Malazgirt ruhunu yeniden yeşertmeye başlamıştır..

Her gün biraz daha canlandırmaktadır.

Nitekim 26 Ağustos 2017 tarihinde Anadolu’nun her köşesinde insanları oraya davet etti.

Büyük bir insanlık potansiyeli oluştu…

Çoşku seli oluştu…

Bir devlet büyüğü olarak da büyük bir itirafla şu cümleleri kullandı…

"Tarihi öğrenmeyenler, onu tekrar yaşamak zorunda kalırlar.

Maalesef ülkemizde, Malazgirt Zaferi uzun zaman ihmal edildi.

Anadolu'daki varlığımızı bin yıl önceki Malazgirt'i atlayıp, Anadolu'daki zayıf bağlantılarla daha eskilere götürme çabası belki iyi niyetliydi ama beyhudeydi.

Malazgirt'i, devleti yönetenler unutsa da bu millet unutmadı.

İşte çağrımızı yaptık ve bugün millet Malazgirt'te."

* * *

İşte bakınız.

Devletin ciddiyetine ve bu devletin ciddiyetini yükseklere taşıyan bir devlet büyüğünün samimiyetine!….

Türkiye nereden nereye geldi?

Bugüne kadar sadece halkımızın dikkatini “30 Ağustos 1922 Dumlupınar’a” çekerek 26 Ağustos 1071’deki Sultan Alparslan’ın kahramanlığı nerdeyse geri plana atılma cehaletiyle yüz tutan bir siyaset atmosferi hakimdi…

Bugüne kadar ihmal edildiyse de…

Allah’a şükürler olsun Erdoğan, iman ve inanç kahramanlığıyla bunları yeniden canlandırmış durumda.

Tabi şu noktayı da, siz değerli okurlarımızın dikkatine sunmadan geçmek istemiyoruz.

“Büyük Taarruzla sonuçlanan 30 Ağustos Zaferi…”

Elbette ki Anadolu’nun kahraman ecdatlarıyla vuku bulmuş ve gerçekleştirilmiştir.

O milli mücadele esnasında çalışan o ruhun ciddiyeti, elbette ki çok büyük cihatla, fedakârlıkla gerçekleşmiştir.

O zafer gününü gerçekleştirenler sarıklı, sakallı, cübbeli Anadolu mücahitleridir…

Kahraman ordusuyla el ele vererek, "30 Ağustos Zaferini" gerçekleştirmiş olması tarihi bir gerçektir.

Ama ne yazık ki yalan söyleyen tarih utanmalıdır ki bu gerçekleri kıstırmış, kısaltılmıştır…

Sanki hiç kimse yokmuş, ancak ve ancak tek bir kumandan eliyle bu zafer elde edilmiştir.

Ve bütün o Anadolu kahraman mücahitlerin çabaları hiçe indirilmiştir…

Sadece bir kişiye münhasır kılınması, tüm yazılan gerçekler silsilesinin bir halkasıdır.

Ama her şeyden evvel Cumhurbaşkanımızın bugünkü taşıdığı misyon, hiç unutmayalım ki milletin ruhi derinliklerinden gelen imanlı bir misyondur…

Bu misyonun bayraktarlığını da inşallah sağ eliyle al bayrağıyla, sol eliyle yeşil manevi sancağı da elinde tutan Recep Tayyip Erdoğan olacaktır..

Bu millet, bununla gurur duyar, iftihar eder.

* * *

Her şeye rağmen…

Keşke Cumhurbaşkanımız, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki bazı kötü niyetli, rantiyeci, halkın nefretine, AK Partiye ve hatta Cumhurbaşkanına karşı, tepkilerin oluşmasına neden olan bazı yanlış, yalaka politikacıların varlığını da görmesi gerekir.

Bunlara inanmaması gerekir.

Ve bu defolu ruhların Diyarbakır’ımızdan, Batman’ımızdan, Van’ımızdan vs….

Diğer illerimizden ellerini çektirmeleri gerekir…

Ki halk bir daha bunların yüzünden HDP’ye yönelmesin.

En önemlisi de yalaka, değişik yüzlü, rantiyeci münafık ruhlu insanları artık Diyarbakır’ımızdan, özellikle HDP’nin arkasında bıraktığı belediyelerimizden uzak tutması gerekir.

Ve pür dikkatle bunları kontrol altına almaları lazım…

Aksi halde 2019’da ne Malazgirt ruhu kalır, ne “Büyük Taarruz”un manası kalır, ne de Cumhurbaşkanının böylesine çabaları kalır.

Allah korusun.

Bu itibarla dostça, iyi niyetle bu gerçekleri Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek huzuruna sunmayı kendimize görev telakki ediyoruz.

Çünkü davaya inanmışlığın görevi de budur…

En derin saygı ve sevgilerimle.