AĞACIN KURDU AĞAÇTAN OLUNCA!? (II)

 

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre ülkemiz dış mihrakların "kör ittifakı" ile karşı karşıya…

Çürük bir ağacı içten kemiren kurt gibi!

İçimizde o dış mihrakların "kör ve kirli ittifakı" paralelinde hareket eden hain, marjinal, dayatmacı grupların varlığı da gözden kaçmıyor.

Zaten mevcut olan terör, özellikle Doğu ve Güneydoğu İl ve İlçelerindeki “hendek kazma” politikaları oldukça bariz, açık ve net olarak orta yerdedir.

Ama tüm bunlara rağmen, devleti elinde tutan iktidar tüm samimiyetiyle mücadele verdiği halde, devlet gücünü kullandıkları halde, ne yazık ki birçok zorlukla karşılaşıyor.

Gerçekten günümüzdeki İran, Irak, Rusya ve Suriye’nin Esad rejimi çok kirli, kan emici ve kör bir ittifak içerisinde olduğunu tüm dünya kamuoyu seyretmektedir ve seyretmekten de mutluluk duyarcasına adım atıyor.

Bu kör ittifak, her ne kadar bugün böyle görünüyorsa da tarihin derinliklerine bakıldığında, İran Osmanlıdan beri İslam dünyasıyla mücadele etmiştir.

Kavga ediyor ve İslam dışı olan Şia mezhebinin İslam’ın kabul etmediği hurafelerle dolu rezilliklerle hareket ediyor?

Açıkça, İslam’a karşı düşmanlık besliyor.

Bunu yaparken yanına bir de destek alıyor, dayanak alıyor.

Bu temel dayanak noktası da Rusya’dır, sonra Irak’tır, daha sonra da bu paralelde PKK gibi, DHKP-C gibi, yalancı ve aynı zamanda korkutucu terör unsurlarıdır.

Ve bunları hasım gördüğü Türkiye gibi ülkelere karşı kullanmayı de ihmal etmiyor.

Hele hele hepsinin başını çeken başlı başına Esad yeter de artar bile.

Irak’ı da, Suriye’yi de devlet olma sıfatından çıkaran hain emperyalist güçler, elbette ki rahat durmazlar.

İster ABD olsun, ister diğer batı ülkeleri olsun, emperyalist diğer ülkeler olsun!

Ya da Rusya olsun… Ne olursa olsun.

Türkiye gibi tarihi asaletine bağlı bir devleti de bu her iki devletçiklerin haline getirme çabasındadırlar.

***

Bu ülkeler, Muhterem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu'nu hiç istemiyorlar.

İçlerine sindiremiyorlar…

Ve diken gibi de gözlerine batıyorlar.

Zira Türkiye eski Türkiye değil…13 sene içerisinde “Yeni bir Türkiye” yaratarak, dünyaya tanıştırdılar.

Ve bu tanıştırmayı daha cazip ve çekici bir hale getirerek, yeryüzüne yayıyorlar ve genişletmeye çalışıyorlar.

Allah muvaffak etsin… Ki inşallah eder.

Ama bu bir gerçektir ki bu memleketin ilerlemesine, gelişmesine başarıya ulaşmasına, engel olmak yoluna barikat kurmak isteyen tıpkı dün de anlattığım gibi "ağacı içten kemiren ve çürüten, ağacın içindeki kurtlar" misali şer yapılar var…

Özellikle, Partinin içinde sadece ve sadece iktidar imkânlarından faydalanmak üzere bulunanlar var ki "en baş bela" onlar...

Bunlar, ister Cumhurbaşkanı olsun, ister Başbakan olsun, illa ki onların gözüne girebilmek için, enva-i takla atıyorlar…

Onlar için rant ön plandadır.

Bu ön planda düşünülen rant, iktidarın imkânlarından sağlanabilir düşüncesiyle hiç AK Parti misyonunu taşımadıkları halde partinin kilit noktalarına sızmışlar ve partiyi oradan yönetiyorlar.

Bukalemun gibidirler.

Kılıktan kılığa giriyorlar…

En büyük tehlike bunlardır… Çünkü PKK ile içli-dışlıdırlar.

***

Tek hedefleri, bol miktarda ihale satın almak, değişik isimlerle şirketler kurarak ihaleleri o şirketlere peşkeş ettirmek…

Bunlar, aynı zamanda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun terörle mücadele siyasetini de "ellerinde" tutuyorlar.

Ama mücadelenin gölgesinde bile geçmiyorlar.

Kendilerine aracılık sıfatı gibi bazı sıfatlar verdiriyorlar?

Yıllardan beri devletin zirve noktalarına yakın olabilmenin çabası içerisindedirler.

Ve ne yazık ki bu hedeflerine de ulaşabilmişlerdir.

Aslında devşirme, ermeni dönmeleri, 1915’lerden sonraki kalan ve sözde hidayete ermiş, Müslüman olmuş, Ahmet, Mehmet, Ali, Veli, İhsan, İbrahim, Hüseyin isimlerini almışlarsa da…

Fakat heyhat!

Ne yazık ki ruhi derinliklerinde gizlenen 1915’in Ermeni olaylarının intikamını hiç unutmazlar.

Fırsat buldukları zaman pozisyondan pozisyona girerler…

Gâh Müslüman görüntüsü, gâh evliya görüntüsü, gâh münafık ruhlu, her pozisyonda bulunurlar.

Ama ne yazık ki Diyarbakır’ın, Güneydoğu Anadolu’nun politikalarını muhafazakâr görüntülerle takip ediyorlar ve ellerine geçiriyorlar.

Gerektiği zaman devlet büyükleri nezdinde de danışmanlık görevini yaparak kendileri gibi düşünen Bakan ve Genel Müdürlüklerin atamalarını sağlarlar.

Ama kendi adamlarından…

Nitekim biz de her vatandaş gibi bazı şeyleri düşünüp yorumlamak zorundayız.

Ki bu da vatandaş olarak tabii hakkımızdır.

Evet, bu millet yıllardan beri AK Parti iktidarı döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile ilgili bazı yanlış politikaları yüzünden, özellikle yerel yönetimleri kaptırmıştır…

Bölgedeki birçok belediye daha önce "muhafazakâr" yapının elindeydi.

AK Parti geleneğinden gelenlerdir.

Ama sonra yanlış politikalar, güdümlü siyasetle "el değişti" Mahalli İdareler, yani Belediyeler HDP'nin eline geçti..

Ki HDP'ye bu şansı veren de, bize göre yine o düşüncelerdir ve o unsurlardır.

Ve hep hedeflerine ulaşma şeytanlığı içerisindedirler.

***

Bakınız, sevgili okurlar.

Siirt olsun, Diyarbakır olsun, Şırnak olsun, Hakkâri olsun.

Diyarbakır’ın Sur ilçesi ve Şırnak’ın Cizre ilçesi ile İdil ilçeleri olsun…

Üç aydan beri kazılan hendekler, kurulan barikatlar, ondan sonra Çin Seddi gibi yükselen kum torbaları ve onların arkasına sığınıp da keskin nişancılarla asker ve polisleri şehit düşüren bu ihanet şebekelerinin kısa süreç içerisinde böylesine başarılı (!) adımlar atmasını devlet nasıl görmedi diye düşünmemek elde değil?

Gece yarısı kazılan hendekler hangi kazı makineleriyle kazıldı ve nereden temin edildi?

Bu soruların da akla gelmemesi mümkün değil.

Tüm bunlara rağmen, büyük bir devletin varlığına sahip olan Türkiye’nin istihbaratı nasıl olur da bunu görmüyor ve engellemiyor?

Nasıl olur da Emniyet istihbaratı bunu uzaktan seyrediyor?

Nasıl olur da Jandarma istihbaratı bu hezeyanlara göz yumuyor?

Gerçekten, bunlar tümüyle kuşkulu duygulardır.

Nereden nereye?

Devletin Valileri nerede?

İlçelerin Kaymakamları nerede?

Milli İstihbarat nerede?

Bunları gerçekten sormak gerekir.

Ve soruların önemine binaen cevap bekleyen sorular silsilesi.

En derin saygı ve sevgilerimle.