Görüş Bildir

BASMAKALIP MÜSLÜMANLIK, MÜSLÜMANLIK DEĞİLDİR!? (III)

Evet, sevgili okurlar.

Bugün Ramazan-ı Şerif’in 9’uncu günündeyiz.

Allah, kimsenin emeğini hiçe götürmesin.

Kendi çabasına göre, samimiyet ve ciddiyetine göre payını, nasibini bereketini artırsın, rahmet ve mağfiretini esirgemesin.

Ne mutlu o kimselere ki bu mübarek Ramazan ayını gece ibadetlerle, seher vaktindeki dualarla vaktini harcayabilsin.

Evet, sevgili dostlar.

Tüm bunlar duadır, temennidir, her bir Müslümanın beklentisidir.

Elbette ki Cenab-ı Allah, o beklentiyi boşa çıkarmaz.

Zira o beklenti gaflet, dalalet bataklığıyla değil... İman, inanç ve ihlâsla gösterilen çaba elbette ki mutluluk getirmesinden hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Gerek ahirete yönelik bu dünyadaki yapılan güzel ammeler olsun ve gerekse dünyaya yönelik yapılan günlük çalışma gerçeği olsun.

Tüm bunlar Allah-û Teâla nezdinde melaikeler tarafından tescil edilir, yazılır ve istikbaldeki günlerde hem bu dünyada, hem ahirette önümüze çıkar.

Ama her şeyin başı sadakattir, dürüstlüktür, adalettir ve ubudiyettir.

Bunun tersi ise antidemokratik mezalimdir, zulümdür, yalandır, nifaktır, şikaktır ve kandırmacalar silsilesidir.

Bu da ne yazık ki siyaset dünyasında vazgeçilmez, siyasetin temel unsurları olmuştur...

Nasıl olmuş derseniz?

Bu soruya da şu cevap verilir.

Zira yıllardan beri nerdeyse bir asırdır, Türk siyaseti, gelen gideni aratıyor misali, faaliyet yürütüyor?

Gelen muhafazakârlıkla yola çıkıyor, milletin diniyle imanıyla kendini donatıyor, milletin karşısına çıkıyor.

Ama söz ve öz bir türlü eşitlik sağlayamıyor.

Nitekim son günlerde duyulan bir gerçek var.

Yenilenecek olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi propagandası esnasında AK Parti adayı, eski Başbakan ve TBMM eski Başkanı olan Binali Yıldırım’ın bir videosu elden ele dolaşmaktadır.

Videoda şöyle diyor;

“Seçim kampanyalarında söylenenle, sorumluluk omuzlarınıza yüklenince söylemleriniz hiçbir zaman aynı olmaz.

Hiçbir ülkede de aynı olmaz.

Bu siyasetin gereğidir.

Siyasetle hakikat her zaman birbiri ile örtüşmez...”

Bu söz, gerçekten Sayın Binali Bey’in ağzından çıkmışsa ve onun seçim propagandasının malzemesi ise yazıklar olsun demekten başka bir şey bulamıyoruz.

Millet, buna karşı çok büyük infial içerisinde.

Açıkça bir resmi ağızdan ve İstanbul Belediye Başkanlığı için soyunan bir zat, nasıl bu lafları söyleyebiliyor?

İnanın çok düşündürücüdür.

Açık ve net olarak diyor ki; biz siyasetçiler hiçbir zaman dürüst olamıyoruz.

Seçim propagandasında vermiş olduğumuz sözlerle uygulamamız birbirini tutmuyor.

Siyaset demek yalan demektir.

Milli irade diye bir şey bırakılmadı.

Hiç kimse bu beklenti içerisinde olmasın.

Propaganda esnasında verilen sözleri hiçbir siyasetçi tam manasıyla uygulamasını yansıtamaz.

Demek bu laftan anlaşılan budur ki sözün kibarcası ve hulasası:

Siyaset demek, milli iradeden ibaret değildir.

Yalandır.

Küfürdür.

Batıldır.

Kandırmacadan ibarettir.

Ey millet buna hazırlıklı olun!

Demek isteniyor.

Peki, aklı başında olan bir siyasetçi eğer bunları söylüyorsa, onun artık seçimin muzafferi olarak nasıl o partiden seçim kazanmayı bekliyor.

Millet bunu beğenmiyor?

Bakınız, Abdurrahman Dilipak dünkü yazısında şöyle yazıyor;

“CHP bizi Laikleştiremedi, ama AK Parti döneminde aile, gençlik, eğitim yolu ile sekülerleştirildik endişesi hakim toplumda.

Seçim sürecinde sahaya sürdüğünüz kişileri iyi seçin.

Bunları görünce insanlar oy verecekse de vermez..

Bunlar ne kadar çok çalışırsa o kadar az oy alırsınız.

Şaibeli isimleri çekin meydandan...”

* * *

Gerçekten, yıllardan beri edinilen tecrübeler ve deneyimler muvacehesinde yerine getirilmemekle beraber, tam tersine faaliyet gösteriliyor...

Bizim Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki edindiğimiz intibalar da aynen bu yöndedir...

Muhafazakar parti olarak geçinen partiler, ne kadar sadık olursa olsun bize göre hep yalandır, normal bir seçim yapılması da söz konusu değildir…

Zira ta demokrat partiden günümüze dek ne kadar seçimler yapıldıysa, hep millet kandırıldı, pozisyondan pozisyona geçildi…

Siyasiler, adeta milletle alay edip duruyorlar...

“Dün dündür, bugün bugündür.

Dünkü söylediklerim bugünle hiç de mutabık olamaz...

Muvaffakiyet yoktur.

Zımnen ve hükmen ben yalan söyledim” diyerek toplumu kendilerinden uzaklaştırmışlardır.

Kamuoyu adına söylüyoruz.

Lütfen..!

Siyaset yalandan ibaret olarak algılanmasın...

En derin saygı ve sevgilerimle.

 


Bu Makale 863 kere okunmuştur.

Yorumlar