Görüş Bildir

BEBEK KATİLİ TERÖRİST DEVLET!

Evet, kıymetli okurlar.

İşgalci, bebek katili, kanlı devlet, günümüzde revaçtadır...

Eli kanlı terörist başı İsrail Başbakanı Netanyahu, Yahudilik oyununu kullanarak Amerika’yı hükmen olsa bile ele geçirmiş durumda.

ABD, sözde çağdaş muasır medeniyet seviyesinde yürüyen bir cihan devleti adını almışsa da tabi bu "hakka, hukuka, adalete" dayalı bir "cihan devlet" olarak değil.

Emperyalizme, zorbalığa, güç kullanarak feodal bir devlet olarak yeryüzünde güçsüz, mustazaf, mağdur milletleri sömürmekle anılmaktadır...

Ki sömürdükçe sömürüyor.

Ama ne var ki bunun bu saldırgan zorbalığına karşı susan dünya devletleri, "deve kuşu" misali kafalarını kuma gömmüşler...

Bunlar da genellikle küfür sistemlerine bağlı "haçlı veya Siyonist" zorba güçlerdir.

Buna karşı İslam devletleri ise oldukça İslam’dan uzaklaştıkları gibi bir o kadar da yüzsüzleşmişlerdir.

İmanını yitirdiği gibi güçünü de yitirmiştir.

Birlik ve beraberliğini de zedelemiştir…

İttihad-ı Ümmet diye bir şey kalmamış.

Ancak şekli ve suni olarak sadece teferruatta birleşiyor gibi gözüküyorlar.

İslamiyet’in tümünü getiriyor, usule değil, füruata bağlıyor.

Ve böylece kendini teselli ediyor.

Oysaki Kur’an ve sünnetin hükümleri gereğince bugün İslam dünyasının varlığı söz konusu olmuş olsaydı, küfür dünyası bu kadar şımarmayacaktı, şişmeyecekti ve gittikçe de büyümeyecekti.

Zira ortada bir gerçek var.

O da "Cihad ruhunun" varlığıdır…

Cihadsız bir İslam dünyasının varlığı kesinlikle söz konusu olamaz...

Nitekim, cihad hükümlerinde yürümeyen, o paralelde adım atmayan bir İslam milletinin varlığına inanmak, İslam’ın ana akidelerine aykırıdır.

Kesinlikle İslam bunu kabul etmemiştir ve etmeyecektir de.

Bugün hal-i İslam’ın perişanlığına bakıldığında, tarih bize bunu gösteriyor…

Ki Müslümanlar, yüce İslam’ın ana hükümlerine temessük etmedikçe, hiçbir zaman terakki ve yücelmesinin beklenilmesi abesle iştigaldir.

Dinine sırt çeviren, dinin ana çizgilerinden saparak, küfür dünyasının yörüngesine giren bir ümmetin varlığı söz konusu olmadığı gibi, olsa bile yukarıda ifade etmeye çalıştığım gibi sadece şeklidir ve görüntüdür.

Bir sefer İslam’da “Şura” esastır.

Dayanışma ve danışma esastır.

Kur’anın emridir.

Eğer bir toplumda “Şura” (Danışma) unsurunun varlığı söz konusu değilse, muhakkak bilinmelidir ki dıştan ithal edilen piyon ajanların varlığı söz konusudur.

Gizliden devletin bünyesine yerleştirilmiş enva-i türlü tezgâhlarla devletin temeline yerleştirilmiş ajanlar, hiçbir zaman kendi ülke ve devleti adına değil, onları kiralayan ve görevlendiren nice devletler ve haçlı patronları adına çalışırlar...

Tarih buna şahittir.

Yeter ki gerçekleri söylemiş olsun.

Ama gerçekleri saklayan bir tarih de “tarih” sayılamaz.

Ancak yalanlar silsilesinin bir ucubesi olur.

“Ak’ı kara, karayı ak” olarak gösterir, her şeyi ters-yüz eder.

Selanik dönmelerini kahraman kurtarıcı gösterir.

İslam ulemalarını da sakıncalı gösterir.

Bu söylediklerim, yalnız bugüne yönelik değildir.

* * *

İnanın, kıymetli dostlar.

1490’lı yıllardan, yani Fatih Sultan Mehmet’in vefatından sonra tahtına oturan oğlu II. Bayezidin bunca çabalarına rağmen, konsolosluk adı altında, daha doğrusu İslam dünyası arasına diplomasi adına sokulan haçlı ve Siyonist ajanlar kendilerini devletin bünyesine yerleştirilmiş birer temel taşı olarak gösterebilmişler.

Ve içten o devleti kemire kemire zayıf düşürmüşlerdir.

Bu II. Bayezidin döneminden beri başlamış olan hileli tezgâhların bir başlangıcıdır.

Nerde kaldı ki ta Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilişine kadar…

Hilafet-i İslamiye’nin yıkılmasına kadar…

CHP’nin tek parti şeflik ve dipçik iktidarına kadar…

Ta günümüze dek gelelim...

Bu kez tüm dünya keferetül fecereleri, çağımızın en üstün seviyesinde bir siyaset yapan devlet adamı saygıdeğer Recep Tayyip Erdoğan’a hep diş biliyorlar...

Yalnız onlar değil tabii ki...

İçerden de nice Donald Trump’lar vardır...

Hepsi bilaistisna...

İster muhalefet olsun, ister liderleri olsun, ister bazı particikler olsun…

Çalışan sistem tümüyle "ya Ermeni nam-ı hesabınadır" bölücülük yapılıyor, "ya masonik kafaların, Siyonist keferelerin" namı hesabına faaliyet gösteriyor.

Varlıkları hiç inkâr edilmez…

Devlet, bunları kendi bütçesiyle yıllardan beri besliyor...

Ve devletin odak noktalarına kadar yerleşmişlerdir.

Recep Tayyip Erdoğan, tek başına mücadele veriyorsa da öyle ümit ediyoruz ki Sayın Erdoğan, bu mücadelesini cihada çevirerek Allah nezdinde büyük bir başarı kazanacaktır.

Bu aziz ümmet de böylece kurtulmuş olacaktır.

Bize göre bu son seçimlerde, yine herkes birlikteliğini muhafaza etsin...

Ve herkes ama herkes Erdoğan’ın etrafında kenetlenmelidir ve inşallah kenetlenecektir.

En derin saygı ve sevgilerimle…

Hayırlı cumalar..

 


Bu Makale 2699 kere okunmuştur.