BÖLGEDEKİ İKİYÜZLÜ SİYASET MÜNAFIKLARI!

 Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği gibi yıllardan beri bölgemiz kan ağlıyor.

Fakru zaruret oldukça yüksek potansiyelde yürüyor.

Ekonomiksel sıkıntılar diz boyu.

Nitekim, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan her fırsatta, titizlikle üzerinde durarak cümlesi cümlesine vurgu yaparak bölgede istihdam yaratılmasını tavsiye ediyor.

Hatta Orta Anadolu’dan, Batı’dan, İstanbul’dan, Bursa’dan, Kayseri’den işadamlarının bölgeye gelip yatırım yapmalarını tavsiye ediyor ve ısrarla üzerinde duruyor.

Ancak ne var ki, tüm bunlara rağmen adeta birileri kasıtlı olarak işin içine parmağını sokarak "bölgede ekonomiksel yatırımlar gerçekleşmesin, istihdam oluşmasın" diye çaba gösteriliyor.

İş çevrelerine resmi sıfatlar, özellikle Emniyet Teşkilatındaki Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’nden tutun da daha nerelere kadar…

Yatırım yapan bölge işadamlarına karşı çok büyük sıkıntılar yaratmaktadırlar.

Halkla devletin arasını bozmak için yürütülen yoğun bir çaba…

Bilerek veya bilmeyerek bazı olumsuzluklara destek verilircesine göz yumuluyor ve olumsuzluklar, kötülükler başını almış gidiyor.

Halk bunda çok büyük tedirginlikler içerisindeyken, ister Diyarbakır, ister bölge milletvekillerimiz olsun, kulaklarına pamuk tıkarcasına kimsenin sesini duymak istemiyorlar, olumsuzlukları da görmezlikten geliyorlar.

Tüm bu yanlışlıklara rağmen, her zaman kamuoyunu aydınlatmak üzere bu köşede ifade etmeye çalıştığım gerçek; bölgedeki ikiyüzlü münafık siyaset, hep revaçta, hep ön planda kendini idame ediyor.

Dün solcu, marksist veya İran yanlısı Hizbullah terör örgütüne hizmet yapan sonradan ansızın o örgütü birbirine düşürüp büyük katliam gerçekleştiren ve İran ile sık sık bağlantısı bulunan münafık çevreler, aynı zamanda PKK ile iç içe olduğu gibi kendilerine muhafazakâr görüntü vererek, AK Partinin saflarında da yer almaktadırlar…

Hatta partinin genel merkezi dahil olmak üzere devletin zirvesinde dahi söz sahibi olma pozisyonunu kendine verdirmeye çalışan nice siyasi münafıkların varlığını görüyoruz.

İkide bir Diyarbakır’a gelip iftar sofraları hazırlamalarına kadar…

Kendini suret-i haktan gösterip, hayır hasenat dağıtıyor gibi göstermelik riyakarane davranışlar, bölge insanının, Diyarbakır insanının dikkatinden hiç kaçmıyor.

Öbür yandan hala da bölgemizde oluk gibi akıtılan kanlar ve son günlerde üst üste gelen şehit haberlerine rağmen, TSK’nin büyük fedakâr çabalarına rağmen, bu bölgede bir türlü teröre “DUR” denilemiyor.

Bunun da sebebi mucibesi, bölgede kendilerine suret-i haktan görüntüsü verip akşam bir yerde, sabah bir yerde, öğle zamanı bir yerde olan münafık tinetli siyasettir.

Bu bir gerçektir.

Ne tarih bunu inkâr eder.

Ne bu coğrafya insanı bunu inkâr eder.

Ne hükümet, devlet…

Ne de hükümetin istihbarat birimleri.

Hiç kimse bunu inkâr edemez.

Ama bazı oyunlara da kirli şal çekiliyor ve örtbas ediliyor.

 

* * *

 

Evet, üç gün evvel bölgenin çok önemli bazı şahsiyetlerinden tutun da, nice kahraman kanaat önderlerine kadar (!)…

Kanaat önderlerinden tutun da (!) STK’lara kadar.

Bunlar Cumhurbaşkanlığı Sarayında Cumhurbaşkanının konuğu olarak iftar sofralarında otururken, yuvarlak masaların etrafında kendilerini cumhurbaşkanına yakın olarak göstermeye çalışan nice siyasi münafıkları gördük.

Daha iki ay önce Dürümlü Mezrasında vuku bulan amonyum nitrat yüklü kamyonun patlaması neticesinde adeta köy halkının soykırımı durumunda olan 16 kişinin, hatta 16 kişiden bazılarının ceset parçaları bile bulunmazken, burada PKK terör örgütüne kınayamayan, lanetleyemeyen, infial gösteremeyen bazı STK’lıları gördük.

Ancak ne yazık ki aynı STK mensupları Cumhurbaşkanının sofrasında oturuyorlardı.

Hatta daha doğrusu Dürümlü Mezrasındaki katliam olayına “Bu bile azdır” diyenler dahi oralarda göründü.

Tüm bunlara rağmen, kim bunları organize ediyor, bu sahteciliği gerçekçiliğe çevirmeye çalışan ve “Barış” adı altında rol oynayan münafıklar, ne yazık ki parti teşkilatında Diyarbakır’dan ta Ankara’ya kadar mevcuttur…

Her ne kadar, zaman zaman kendini ele veriyorlar olmasına rağmen, kozmopolitleşen bir AK Parti bir türlü kendine çekidüzen veremiyor.

Biz zaman zaman buradah yazıyoruz çiziyoruz...

Ve yazmaya da devam ediyoruz.

Değişik yüzlü, bukalemun tipli ciddiyetten uzak, çok yüzlü insanlara aman dikkat…!

Sabah bir pozisyonda akşam başka bir pozisyondalar…

Yıllardan beri çeşitli terör örgütleriyle iç içe olan bu tür münafık tinetli varlıklar, Diyarbakırlı olmadıkları halde bir türlü Diyarbakır’dan ellerini çekmiyorlar.

Gah “Diyarbakırlıyım” görüntüsü veriyor, gah “Batman’lıyım”, gâh “Silvanlıyım”, gâh “Kulpluyum” görüntüsü veriyor.

Ama hani “mühim olan aşkımız” diyorlar ya; burda da mühim olan devlet ihaleleri ve Sur’un yeniden inşa edilmesinden ihale ve müteahhitlik rolü oynamak, para kazanmak. 

Her zaman söylediğimiz gibi, muhafazakâr geçinen partilerin ilk görüntülerinde İslami yüzle, İslami kıyafetle yola çıkıp, önce mücahit olarak yer alan, işbaşına geldikten sonra müsait durumunda oluyor, sonradan da zamanla Mercedes’li müteahhit oluyor.

Daha sonra iktidarın imkânlarından faydalanarak milyarlar dolar sermayeye sahip oluyorlar.

 

* * *

 

İşte gelin deyin, "Devlet" ne yapsın, sevgili okurlar.

Bu hileli oyunların içinden bu devlet nasıl çıkabilsin?

Kendilerine sahte rol biçen bu bölgenin bazı işadamları tarih boyu “Kabahat önderleriyken” yani kötülüklerde rol oynarken, terör örgütüyle işbirliği yaparken, kozmopolitleşen AK Partinin bünyesinde yeri bularak, “Kanaat önderleri” diye anılıyorlar..

Keza kendine STK, yani Sivil Toplum Kuruluşları unvanını verirken, oysaki hiç de alakası yok, tam tersine “Sivil Toplum” değil “Sivil Torpil” kuruluşları oluyor.

Bir yandan PKK ile iç içe oldukları halde, muhafazakâr pozisyonuna girip cami-cemaatlerin oylarını almak için çok büyük rol oynadıklarını ve ne yazık ki böylece inançlı ve muhafazakâr halkın oylarıyla iktidar olan bir partiyi kozmopolitleştiriyorlar.

Bir yandan kaş yapayım derken göz çıkarıyorlar.

 

 

***

 

 

Evet, bakınız sevgili can dostlar.

Özellikle Dicle Üniversitesi üzerinde oynanan çok kirli oyunlar var.

Refik Korkusuz.

Kimliği belli.

Geçmişi belli.

Mekânı belli.

Fikri ve düşüncesi de belli.

Ve kimlerle iç içe olduğu da bilindiği halde makyajlaştırıp ter-u taze güzel, imanlı ve ehlisünnet ve cemaat olarak gösterip YÖK’e yutturmaya çalışan bazı edepsiz, aslında kimliği belli fakat kimliğini saklayarak mücahit gösterip, melek pozisyonuna giren kimseler ne yazık ki rol oynuyorlar.

Evet, yukarıda ifade etmeye çalıştığım gerçek şu.

Hakikaten Dürümlü mezrası katliamına nerdeyse “Oh, hoş oldu, bu daha azdı” diyenler ve “iktidara ders olsun” diyenler ne yazık ki Cumhurbaşkanlığı Sarayında iftar sofrasında göründüler.

Ve bugün de yine Diyarbakır’da nerdeyse Ramazanın başından şimdiye kadar her akşam “fakir fukaraya iftar yemeği dağıtıyor” diye görüntü verip kendilerini suret-i haktan gösterenler, aynı zamanda Temmuz ayında yapılacak Dicle Üniversitesi Rektör Seçiminde PKK’ya en yakın olarak bilinen birilerini evliya postuna büründürüp Cumhurbaşkanına inandırmak için oldukça faaliyet gösterdikleri gözden kaçmıyor.

Ne yapalım?

Allah encamımızı hayreylesin.

Evet, sevgili dostlar.

Gerçekten Türkiye bu sistemle, bu düzenle, bu rejimle yönetilemez.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın yüksek dehasına kalmış bir gerçektir.

O yüce makamda oturan ve gerçekten oturmaya da layık olan bir zat, artık bu kirli oyunları görmeleri lazım.

Münafık tinetli olup evliya rolünde kendini gösteren insanları tanıması lazım.

Biz bu oyunları çok gördük, çok geçirdik.

En bariz şekli “Barış Süreci” idi ve paralel çetelerdi.

Bunlar yıllar yılı kendilerine evliya rolünü biçip o rolde oynayan nice şeytanlardır…

Bu şeytanlar ne yazık ki hala da bu partinin bünyesinde rol alıyorlar.

Bize düşen görev; gerçekten Sayın Cumhurbaşkanı bu bölgede bilen insanlar çerçevesinde bir kamuoyu araştırması yaparsa inanıyoruz ki çok kirli odaklara rastlayacak ve bizim bu söylediklerimizi onaylayacaklardır.

Ama dediğim gibi olayları tersyüz edip evliya rolünde bulunan nice münafıklar ne yazık ki kandırmaca oyunları oynayabiliyorlar.

En derin saygı ve sevgilerimle.