BÖYLESİNE DURUMLAR DİYARBAKIRIN ŞANINA YAKIŞMAZ!

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü aynı bu köşedeki sohbetimizde Yurtkur Bölge Müdürlüğü’nün tezgahlı oyun ve hilelerle dopdolu yurt binalarının kiralama ihalesi ile ilgili değerlendirmede bulunmuştuk…

Sonra bir baktık ki o yurt binalarının altına kırmızı ışıklı, büyük puntolu harflerle “Süleyman Bin Halid Kız Öğrenci Yurt Müdürlüğü” gibi tarihi İslami kavramları yazılarak, hile ve mekirle belirli üç insana ihale edilmesi, düşündürücü…

Aynı zamanda, hele hele FETÖ Hazretlerine (!) ait olan Selahaddin-i Eyyubi Üniversitesine 500 metre yakınlığında olması, bir de İslami kavram kullanarak binaların tabelalarına yazılması, yapanları fazlasıyla ele veriyor.

İşte Diyarbakır; gerçekten şanlı, şerefli ve izzetli bir şehirken…

Ne yazık ki cumhuriyet döneminden sonra 180 derece dönüştürülmek üzere her şeyiyle İslam’dan uzaklaştırılarak, sanki İslam’ın malı olan bir şehir değil de cahiliye devrine dönüştürülmüş basmakalıp bazı partilerin, devşirme insanların eline teslim edilmiş gibi bir hal yaşanmaktadır.

İşte bu da Diyarbakır’ın hiç şanına, şerefine yakışmıyor..

***

5’inci Harem-i Şerif olan Ulu Cami’ye sahip bir kente ne oluyor?

Sağcı partilerin kilit noktalarına bakıyorsun siyaset ve politika adı altında envai türlü madrabazlık, oyun, hile, desise ve hırsızlık cirit atıyor…

Kimin eli kimin cebinde belli değil..

Kim sağcı, kim solçu, kim muhafazakar, belli ollamakla birlikte; "bukalemun" bir siyasi anlayış hakim…

Bakınız bir dönem Refah Partisinden Belediye Meclis Üyeliğine hasbelkader seçilmiş sözde muhafazakâr insanlar, CHP’li Belediye Başkanlarıyla, meclis üyeleriyle işbirliği içerisinde "kol kola" idiler.

Şimdi de AK Partinin bazı Belediye Meclis Üyeleri, bu kez HDP ile işbirliği içinde olup onların anlayışı paralelinde evrakları imzalıyorlar ve meclis kararlarını çıkarıyorlar.

Yani "onlarda" kol kola...

Burada isim vermeye gerek yok, herkes kimin ne olduğunu biliyor..

Ki onlar da kendilerini çok iyi biliyorlar.

AK Parti İl Teşkilatı da bunları iyi biliyor.

Menfaat, çıkar karşılığında her yere istedikleri imzayı cömertçe atıyorlar.

Kamuoyu bunları çok iyi biliyor.

***

Bu yetmiyormuş gibi Hazreti Süleyman Bin Halid’in anlayışıyla yola çıkan, Hazreti Selahaddin-i Eyyubi’nin torunları durumunda olan Diyarbakır halkı…

Ne yazık ki 20 yıldan beri ne idüğü belirsiz, İslam inancından fersah fersah uzak bir partinin gerek milletvekili, gerek Belediye Başkanlığı seçimi, gerek Belediye Meclis Üye seçiminde kullanılan oy oranı nerdeyse yüzde 70 civarında…

Mezhebi olmayan, mezhepçilikle geçinen, Diyarbakırlı değil, Tunceli’den ithal edercesine bir Bayan’ı getirmiş Belediye Başkanı olarak seçmişler.

Ve 20 seneden beri bu kötü niyetli ulusalcı, mezhepçi partinin anlayışını kucaklayarak oy vermişler.

Ama halk ne yapsın?

Sağcı muhafazakâr geçinen partilerin üyeleri ne yaptılar ki millet onlara yanaşsın?

Hiçbir şey yapamadılar, zarar bile verdiler.

Onun için bu halk, aşırı solcu, Marksist bir partinin üyelerine yıllardan beri oy veriyor.

Ve bugün kaç seneden beri diyebiliriz ki Diyarbakır yararına hiçbir çivi bir yere çakmayan bir belediyenin varlığı söz konusudur.

Vatandaş ötekileştiriliyor.

Evraklar haftalarca imza bekliyor.

İllaki acımasızca meblağ isteniyor.

O meblağa katlanan işadamı bir nebzecik de olsa kendini kurtarabilir.

Para vermeyenler yandı, gitti, bitti.

O paranın adına da “harç” adı konuluyor.

Oysaki “harç”la uzaktan yakından alakası olmamasına rağmen, o parayı alıp bir yere göndermeden kimsenin haddine değil ki bir evrak çıkarılsın, imzalansın.

İşyeri ruhsatından tutun da bina yerlerine kadar…

Her şeye kılıf uydurarak iş yapıyorlar.

Bundan dolayı da Türkiye ve Dünya kamuoyu nezdinde Diyarbakır’ın itibarı zedelenmiş oluyor.

Sanki Diyarbakır’da başka adam yokmuş gibi Tunceli’nin mezhebi, ideolojisi, Alevilik şeklini yaşıyorlar.

Millet nefret ediyor.

Ama buna rağmen, “kim kime dum duma?”…

Kim dinler ki?

***

Bu itibarla artık Diyarbakır aklını başına almalıdır.

Bu sol görüşlü, mezhepsiz mezheplileri Diyarbakır gibi şerefli bir ilin Belediye Başkanlığına getirmesi, Diyarbakır için bir züldür.

Hele hele iki gün önce Polisin iki Belediye Eş Başkanını operasyon düzenleyerek gözaltına alması…

Terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklıktan daha fazlasıyla "örgüt üyeliğinin" isnadı gerçekten Diyarbakır için yakışır bir hal değildir.

Evet, sevgili okurlar.

Her zaman bu köşede belirttiğimiz gibi siyaset, güdümlü bir siyaset olunca, ülke normal bir siyaset yörüngesinde değil, anormal anlayışların hareketiyle yanlış haller yaşamaktadır…

Yanlış insanlar ter-u taze milletin başına musallat oluyorlar..

Ve halk bir daha ellerinden kurtulamıyor..

“Ah, vah” deniliyor, ama iş işten geçmiş olunuyor...

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı cumalar...