İSLAM DÜNYASI İÇTEN VURULUYOR!?

 

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre nerdeyse bir haftadan beri dünya çapında meşhur, ABD’nin vatandaşı olarak bilinen Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı, İstanbul’da Suudi Arabistan konsolosluğuna girmiş ve bir daha, haber alınamamıştır…

Türk-Arap Medyası Derneği Başkanı Turan Kışlakçı’nın kesin dille anlatımlarına göre "Kaşıkçı’nın öldürülmüş" olmasıdır.

Hem de "acımasızca ve hunharca öldürülmüş masum bir insan.

Hem de Suudi Arabistan gibi sözde bir İslam ülkesi olarak bilinen bir devletin Türkiye'deki konsolosluğunda vuku bulmuş bir cinayet hadisesi.

Aynı zamanda kendine ‘’HÂDİM'UL-HAREMEYNİ-ŞERİFEYN’’olarak adlandırılan Kral Selman Bin Abdülaziz'in himayesinde!!.

Demek anlaşılan budur ki; gerçekten İslam Dünyası arkadan vuruluyor, içten vuruluyor.

Ne yazık ki, İslam Dünyasının etrafını münafıklar sarmış.

Haçlı Emperyalizmlere peşkeş ettiren bu köle ajanlar maalesef İslam Dünyasının göbeğinde yaşıyor ve buradan çıkıyorlar..

Demek ki bunlar ‘’HÂDİM'UL-HAREMEYNİ-ŞERİFEYN’’değil, ‘’ZÂLİM'UL-HAREMEYNİ-ŞERİFEYN’ dirler.

İşte, Yusuf Kaplan’ın Yeni Şafak gazetesindeki dünkü köşesinde yazısı…

Yazısında belirttiği gibi ‘’İSLÂM DÜNYASININ PÜSKÜLLÜ BELÂSI: SUUDLAR’’ demesi bizim için tam yerinde kullanılan bir ifadedir.

Zaman zaman yazıyorum.

Bunlar genellikle Mekke’deki Devr-i Saadetten önce, yani İslam peygamberi gelmeden önce, yani "Bi'set" in ilk dönemlerinde Arap ırkçılığı ile İslamı kabullenmeyen ve Allah-u Teala’nın son Peygamber olarak görevlendirdiği Efendimiz (S.A.V)’e beslediği o günkü kinin bir uzantısı olmaktan başka bir şey değildir.

Hatta bazı rivayetlere göre bunların birçokları Medine’deki Ben-i Kureyz, Yahudi ve Ben-i Nadir kabilelerinin torun ve ahfatlarıdır.

Hasbel kader Müslümanlığı kabul etmişlerse de, herşey aslına rücu eder örneği ile yola çıkarsak…

Gerçekten 1400 sene önceki İslam’la şekli olarak barışan o günkü ecdatın bugünkü torun ve ahfatları piyonlar, intikam peşindedir.

Bakalım sonuç nereye varacak?.

O "Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi" kesinlikle sahipsiz olmadığına inanıyoruz…

Tek bir kelime ile diyebiliriz ki; ‘’KÖPEĞİN ECELİ GELİRSE, CAMİ DUVARINA İŞER’’ misali…

Bu Selman’ların, bu Al-ı Suud’un artık sonu gelmiştir?..

Ki gelmelidir..

Onların ağa babaları olan Donald Trump’larla ve Benyamin Netanyahu’ların sonu da gelmiştir.

Artık, İslam dünyası samimiyetini kullanarak Türkiye’yi yalnız bırakmamalıdır…

Tüm İslam dünyasının ümidi olan Başkan Erdoğan’ın önderliğinde, İslam ülkelerinin kenetlenmesi gerekir.

Bilinmelidir ki, Osmanlıyı yıkan da yine bu piyon, Arap kefereleriydi.

Bunların Müslümanlıkla, İslam’la uzaktan yakından alakaları yoktur.

İngilizlerin onlara yutturduğu vehhabilik mezhebinin uygulayıcılarıdır..

Bunların Müslümanlıkla, İslam’la, o şerefli kutsal topraklarla uzaktan yakından alakaları yoktur.

Bunlar; ancak sömüren, para kazanıp keyif çatan, Trump ve onun gibilerine 400 milyar dolar bağışta bulunan, İslamiyet’i arkadan vuran hain ve piyon ajan uşaklardır…

Dünya çapında tanınan Suudi gazetecinin getirilip Türkiye’deki, konsolosluğunda katledilmesi muamma ise de öyle inanıyoruz ki Türk polisi ve devletin istihbaratı, başarılı çalışmaları ile bu olayı ortaya çıkaracaklardır.

Dünya İslam birliği ve tüm Müslümanlar onlara hak ettiklerini en ağır şamar olarak indirecektir.

Allahın izniyle onlar en yakın bir zamanda o makamda ters yüz edilerek düşürülecektir.

Allahın izniyle diyoruz, yoksa onlar orayı temsil etmeye layık değiller.

Aslında gizliden gizliye İran’la İslam hakkında aynı zihniyeti taşıyorlarsa da şeklen kavgalı görünmesi yine haçlıların bir oyunudur diye düşünüyoruz.

En derin saygılarımızla….