Görüş Bildir

İSLAM DÜNYASININ EN BÜYÜK SORUNU EMPERYAL SUUDİ ARABİSTAN KRAL AİLESİDİR…

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü yazımızda da ifade ettiğimiz gibi, Suudi Arabistan hükümeti, Haremeyn-i Şerîfeyn olan Mekke ve Medine şehirlerini "kazanç" merkezleri olarak görmeye başladı..

Adeta kapital, büyük kazanç merkezi haline dönüştürüldü..

Nitekim 2 gün önce bu köşemizde, Dünyaca ünlü Midan haber inceleme sitesinin yayınladığı, Mekke’nin geçirdiği dönüşümü ele alan 5 dakikalık bir haber videosundan söz etmiştik…

Kısm-i olarak sizlerle paylaşmıştık..

Haberde; Geride kalan 20 yıllık süreçte Mekke’nin yüzde 95’e varan bir değişim geçirdiği vurgulanarak, “Sizin bildiğiniz Mekke, dedenizin gittiği Mekke değil” diye analiz yapılmıştı..

Haberin devamında;

Hazreti Muhammed (S.A.V)’in eşi Hatice annemizin evi'nden söz edilmişti..

Ev yıktırılmış, yerine 1400 kişilik genel tuvalet yapılmış…

Yine, İslam’ın ilk halifesi olan Hazreti Ebubekir’in (r.a) evi yerle bir edilmiş, arazisine de, Hilton devasa bir otel inşa etmiş..

Bir de, UNESCO’nun uluslararası miras listesinde bulunan Osmanlı bakiyesi tarihi Ecyad kalesi de virane edilmiş…

Yerine de; "saat" kulesi dikilmiş…

Haberin son bölümünde ise, İslam Peygamberi Hazreti Muhammed (S.A.V)’in evinin giriş bölümüne, kurulan bir ofis vesilesiyle  "eve" giriş yasaklanmış…

Sonuç itibariyle rapor ve yayımlanan haberde, Mekke'nin her geçen gün Las Vegas’a daha da benzediği belirtilerek Kâbe’yi tepeden gören bir otel odasında geçirilecek bir gecenin fiyatının da; 5 bin dolara olduğu belirtilmişti…

***

Sevgili okurlar...

Bugün de Suud gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti ile ilgili önemli bulguları ve bazı ipuçlarını sizlerle paylaşmak istiyoruz...

Bize göre, Suudi Arabistan kendi öz vatandaşı olan merhum gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı Türkiye’nin başına bela edecekti…

Ama başaramadılar..

"Olay artık gizli kapaklı bir olay değil" diyebiliriz.

Arkasında emperyalistler, haçlı ülkeler, Siyonist İsrail ve Mısır’ın darbeci Sisi’si var…

Şeytan üçgeni gibi….

Türkiye’nin başına büyük bir darbe yapma hazırlığı için; "bu vahşi" cinayeti organize etmişler…

Suudi hükümeti yani Kral ailesi, iktidarı ele geçirdikleri günden buyana gerçek kimliğini saklamıştır…

Ama bugün artık gerçek kişiliklerini ortaya koymuşlardır…

Hem de korkmadan.

Endişe bile duymadan.

Çünkü arkalarında duran patronları bellidir.

Yaşananlardan dolayı Suudi Arabistan hükümetine yani Kral ailesine "Müslümanlık" gözüyle bakılamaz.

Selman ve yönetimi İslam dünyasının başına püsküllü bir bela oldukları, son Kaşıkçı olayıyla kendilerini ele verdiler…

***

Prof. Dr. Yasin Aktay’ın dün basında yer alan ve bütün dünya kamuoyuna yaptığı açıklamaları, Kaşıkçı olayının sıradan bir olay olmadığını, bir kez daha gösterdi…

Biz zaten olayın vuku bulduğu günden itibaren, bu gerçeği tüm kamuoyuyla paylaştık ve paylaşmaya da devam ediyoruz.

Bu olay gerçekten sıradan bir olay değildir.

Suudi Arabistan hükümeti; İsrail adına, Trump adına ve ABD’deki Yahudi lobisinin nam-ı hesabına çalışan, "İslam" libasını giymiş, kefere bir düşünceye hakimdir…

***

Yüce İslam dini Kur’an’dan fışkıran bir dindir...

Bu dinin mübini, İslam’ın kaynağı Kur’an’ı Kerim’dir ve Hz Muhammed (S.A.V) dir.

Bunlar yıllardan beri o yüce İslam dininin "neşv-ü nemasından" yani Müslümanların "ihlaslı, samimi hac ve umre yapmalarından" kazandıkları sermaye ile büyük bir kapital, güç ve sermaye elde etmişlerdir.

Bu kapitali kendileri yalnız yiyemiyorlar.

Haçlı ve Siyonist patronları ile bölüştürüyorlar.

Müslümanlık kisvesi altında "münafıklık kimliğini" gizlemeye çalışmışlarsa da; artık ele vermişlerdir…

Kaşıkçı olayı (ilk günlerden dediğimiz gibi) Erdoğan’a ve tüm başarılı çalışmalarına karşı yapılmış bir kirli senaryodur.

Sayın Aktay’ın da ifade ettiği gibi bu iş çok önceden hazırlanmış bir tezgahtır.

Ama bu tezgahı devreye koyan emperyalist gizli güçlerdir..

Eğer bu şekilde başarılı olmuş olsalardı Türkiye’nin başına çok büyük bir oyun yapacaklardı...

Tıpkı, Gezi olayları, 17-25 Aralık olayı gibi..

Ki bunları beceremeyince, 15 Temmuz darbe girişiminde bulundular..

Onu da başaramayınca; "döviz kuru üzerinden kurşun" yağdırmaya çalıştılar..

Yine de beceremediler…

***

Ve son halka; Kaşıkçı cinayeti!…

Plan belli...

Suudi Arabistan diyecekti ki; benim vatandaşım Türkiye’ye geldi ve kayboldu.

Sonra öldürüldüğünü, cesedinin de paramparça edildiğini, söyleyecekti?

Emperyalist ülkeler de, "işin bahanesiyle" Türkiye’nin başına çullanacaktı.

Ama Hatice Cengiz hanım efendi "oyunlarını" bozdu…

Büyük bir cesaretle nişanlısına sahip çıktı..

Zaman geçirmeden Yasin Aktay’a haber verdi..

Ardından emniyete bildirdi.

Ki Emniyet, MİT ve İstanbul cumhuriyet başsavcılığı; "anında" harekete geçti…

Gece-gündüz demeden; olay soruşturuldu..

Sonuç, olay tüm çıplaklığı gün yüzüne çıkarıldı…

Plan, planı yapanların elinde patladı...

Tabiri caizse Suudi hükümeti suçüstü yakalandı.

Bunu da unutmayalım ki; Krala ve oğluna hiçbir şey olmayacak.

Zira arkalarında dünya emperyalistleri ve Siyonist lobisi var…

Ama bu da bir gerçektir ki; Türkiye’nin bu oyunlara karşı teyakkuzda olması lazım.

Bu millet; izzetli, şerefli ve inançlı bir millet olma hasebiyle geçmişe yönelik tüm yapılanları ezberlemiş bir millettir.

Bu millet Allahın izniyle artık bu oyunlara gelmez.

Dış mihrakların yani haçlı emperyalistlerin yıllardan beri yapamadıklarını, Türkiye’nin başına getirmek istediklerini,  içteki piyon ajanlar tarafından, yapmaya çalıştıklarını biliyoruz…

Ne yazık ki, "tarih" ters yüz edilmiştir..

Ki içteki piyon ajanlar vasıtasıyla gerçek olmayan bir tarihin de bu millete yutturulduğunu biliyoruz…

Ama bu millet yutmuş değil…

Tıpkı bugünkü Suudi Arabistan hükümetinin yaptığı kirli senaryo gibi.

 

 

Osmanlının yıkılışı ile başsız kalan bir İslam dünyası elbette ki emperyalizmin "iştahını" kabartmıştı…

Başsız kalan bir İslam dünyası, tar-ümar edilen bir Osmanlıyla tabiatıyla Suudi Arabistan devleti gibi "nice devletçikler" ortaya çıktı?.

O devletçiklerin ekseriyeti; emperyalizmin boyunduruğu altındadır…

Nitekim iktidarlar kendilerine direnç göstermeye başladığında içteki piyonların aracılığıyla yaptıkları darbeler kaçınılmaz hale gelir?

Tıpkı Türkiye’nin 28 şubatı gibi.

En derin saygı ve sevgilerimizle…


Bu Makale 11885 kere okunmuştur.