Görüş Bildir

İSLAMSIZ BİR TÜRKİYE, TARİHİNE DÖNMELİDİR!!

Evet sevgili okurlar!

Nerdeyse bir haftadan beri ortalığı çalkalayan, zihinleri bunaltan, toplumu ekonomiksel sıkıntıya sokan ve mevcut iktidarın güçlü olmasını engellemek isteyen bir çok unsurların “peş peşe boy göstermeleri” gerçekten düşündürücüdür.

Özellikle, Cumhuriyet Halk Parti’nin yıllardan beri bu ülkenin başta dini olmak üzere maddi ve manevi tüm değerleriyle oynayan bir fitne unsuru olduğu gerçeği hiç tartışılmazdır..

Ki, hiç kimse için de şüphe götürmezdir...

Bu partinin zihniyet ve ideolojik cihetine bakıldığında kesinlikle ülkemizin, insanımızın varlığına, gelişmesine, ilerlemesine engel teşkil etmekten başka “hiç bir faaliyetinin” olmadığı, görülmektedir...

Çünkü, temel felsefesi yıkım üzerinedir!..

Nitekim, temsiliyeti müesses nizam olan CHP’nin ülkede yarattığı, tahribat denir ya, hali alem orta yerde...

Hep derim.. Dün de bugün de, aynı fikirdeyim..

Eğer ki ülkede ekonomiksel bir sıkıntı varsa bilin ki Cumhuriyet Halk Parti’nin tarihi kirli kültüründen, karanlık ideolojisinden, yanlış düşüncesinden kaynaklıdır...

En küçük ve en bariz bir örnek vermek gerekirse; “İş Kanunu...”

İşverenle işçi arasında “en büyük fitne” unsuru olarak, yer almaktadır...

Her yönüyle, antidemokratik hukuk dışı..

Ve bu yasaları vücuda getiren Cumhuriyet Halk Parti’nin bizatihi kendisidir..

İktidarda bulunduğu 70’li yılların eseridir, İş Kanunu!!.

Pek tabi ki, İş ve işçi dünyası arasında oluşan anlaşmazlıkların başını çeken yine Cumhuriyet Halk Parti’nin çıkardığı Sendikal Kanundur...

Bilindiği gibi AK Parti iktidarından önce yıllar yılı sendikacılık ve sendika patronlarının hegemonyası, sol görüşleri, faşizme ve Marksizm’e dayalı tahakkümleri memleketi adeta “sömürge” altına almıştı...

Vay bu Devrimci Sendikasıymış, vay bu Hak-İş Sendikasıymış vey bilmeme Batıl İş sendikasıymış da neymiş…

O dönemdeki ekonomiyi çalkalatan işçi grevleri, memur grevleri had safhasındaydı.

AK Parti iktidarından sonra şükürler olsun bu 17 seneden beri o dönemdeki kirlenmeler kısmi olarak temizlendi...

Türkiye çok büyük bir kargaşadan kurtuldu ise de fakat hala da gizliden gizleye “diş bilendiğini” söyleyebiliriz...

Zira yasalar hiç değişmedi...Ve o Cumhuriyet Halk Parti’nin temel hukuksuzluk dayatmaları hala devam ediyor..

 CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun ihdas ettiği iş kanunlarının mevcudiyeti Türkiye’yi adeta ekonomiksel olarak, sanayi ve iktisadi olarak hala da bilinmeyen yönlere doğru sürüklemektedir..

Cumhuriyet Halk Parti anlayışı demek, rüşvet demek, yolsuzluk demek, yalan demek ve şantaj demektir.

Bir de bunların yanı sıra dinsizlik, imansızlık, edepsizlikler zinciri diz boyu…

Bu minvaldeki düşünce ve uygulamaların ardı arkası kesilmiyor

Bakın örnek mi istiyorsunuz?

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın yine efsanevi bir Cumhuriyet Halk Partili olan Sinan Aygün’den 25 milyon lira rüşvet istemesi vakıası!...

Nitekim, Aygün bu paradan kurtulup vermemek için basın karşısına çıktı... Tüm dünyaya bu rüşvet olayını ilan etti...

Ve Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş, gerçekten yavaşladı...

Nerdeyse adım atamayacak duruma geldi..

Belki bu iş böyle devam ederse, Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan, görevinden el çektirebilir…

Ama Sinan Aygün’e gelince…

Sormazlar mı:

“Ey Sinan efendi, sen nerden geldin, nereye gidiyorsun?

Ne yaptın, ne yapmak istiyorsun...??

Bunca servet nerden geldi?

Cumhuriyet Halk Partili olmakla beraber, meşhur ve maruf bilinen eski AK Partili Melih Gökçek’le iç içe çalıştınız, ikiniz de servet üstüne servet kattınız.. Ama ne servet.

Şimdi de sütten çıkmış ak kaşık gibi kendini terütaze masum bir insan olarak gösteriyorsun... Ne iş?..”

İşte Türkiye’nin manzarası bu sevgili dostlar!

Ya bir de Türkiye Odalar Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun servetine bakıldığında zira o yıllar yılı değişmeyen bir TOBB Başkanı olma hasebiyle nice Sinan Aygün’leri kendisi yetiştirmiştir.

Zaman olmuş birbirine yaklaşmışlar, zaman olmuş birbirleriyle ters düşmüşler.

Ama hedef aynı hedef; servet üstüne servet elde etmek!..

Evet buraya kadar Cumhuriyet Halk Parti’nin bir nebzecik olsa dahi ne kadar karanlık bir parti olduğunu kaleme aldık.

Peki ya AK Parti’nin 17 yıldan beri başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş olmak üzere, Ankara’nın kralı durumunda olan Melih Gökçek’in servetine ne diyeceksiniz?..

Malum, Cumhuriyet Halk Parti’nin yeribelli, kimliği belli, tarihi belli, her şeyi orta yerde!!!..

Ama Ak Partinin “mahallesindeki” olup bitenler?..

Bir taraftan muhafazakar geçineceksin, halka dindar görüneceksin, ama din iman kisvesi altında “malı götüreceksin?”..

Bu hal CHP’den beter bir “çürümüşlüktür..”

İşte orta yerde, 16 yıldan beri AK Partinin yönetiminde bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanları!...

Nihayet Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan “çürümüşlüklerini” fark edince müdahale etti...

Ve, Belediye Başkanlarını görevden alarak “el çektirdi?”...

Neyse, bu mevzuyu da şimdilik noktalayalım..

Gelirsek Türkiye’nin siyasi atmosferinde rol alan daha doğrusu siyasi olmadığı halde siyasetçi kimliğine bürünerek, kendince “ahkam kesen” zevata bakalım...

İşte, İlker Başbuğ..

Bir haftadan beri bu emekli paşa mı, maşa mı belli olmayan şahsiyet, Kanal İstanbul Projesiyle alakalı “hüküm” vermekte...

 “Kanal İstanbul Projesi Trakya’yı bölüyormuş ve Trakya’nın bir bölümü Türkiye’nin elinden gidecek” gibi inciler döküyor..

Ve dış politikada ideolojinin olmaması gerektiğini söylüyor.

Yani Türkiye Müslüman bir ülke olma ideolojisinden vazgeçmeli gibi bir yaftada bulunuyor..

Hele hele “Lozan Antlaşması Türkiye’nin tapusudur” demesi gerçekten insanı derinden derine düşündürüyor..

İşte bu hal-i duruma; “Ağlayalım mı gülelim mi” ikilemi içerisinde kalınıyor insan!..

Sevgili okurlar burada fazla başınızı ağrıtmadan kısa keselim.

Ancak İlker Başbuğ’a şu soruyu da sormadan geçmek istemiyorum...

 “Sayın Başbuğ, Allah aşkına sen Genelkurmay Başkanı olmadan önce yani Kara Kuvvetleri Komutanı iken Genelkurmay Başkanlığı’na tek aday olarak gösterilmiştin, ama İsrail’e gidip o Ağlama Duvarı’nın önüne Hahamlarla fotoğraf çekip ayin yapmanın manası, anlamı neydi?

Onu yapmakla Türkiye’ye ne kazandırdınız ve sizi oraya sürükleyen temel unsur neydi, ne içindi?”

Kamuoyuna bu resminizi sunuyoruz ve siz de bu fotoğrafın temel nedenini, lütfen çıkıp kamuoyuna açıklayınız!..

İşte sevgili okurlar!

Türkiye’nin hali pür melali ortada!

Nereye el atarsan atın, insanın elinde kalıyor..

Çünkü, her yer döküldükçe de dökülüyor..

En derin sevgi saygılarımla...

 

 


Bu Makale 1062 kere okunmuştur.