Görüş Bildir

İSRAİL, DÜNYANIN EN SİYONİST, EN FAŞİST, EN IRKÇI DEVLETİDİR!? (II)

Evet, sevgili okurlar.

Başkan Erdoğan, İsrail Yahudi’sine “Hitler’in ruhu İsrail’de hortladı” dedi.

Ve ekleyerek;

"Yahudi Ulus Devlet Kanunuyla" ırkçılığı resmi devlet politikası haline getiren "İsrail’in terörist, faşist ve ırkçı bir devlet olduğunu" iki gün önce dünya kamuoyuna açıklamıştı..

Emperyalist küfür dünyanın korkulu rüyası durumunda olan Başkan Erdoğan, iman feraseti sayesinde artık kimseye pabuç bırakmıyor…

Ki bırakmazda...

Zaten kendisi de diyor;

“Ben gücümü önce Allah’tan sonra milletimizden alıyorum….”

Her gün biraz daha talihi yükselen Başkan Recep Tayyip Erdoğan, deyim yerindeyse bir taşla iki hedefi vuruyor.

Hem Yahudi’yi, hem Hitler’i…

***

İnşallah diyorum…

Bir gün sıra "içimizdeki ırkçı münafık siyaset planlayıcılarına da" gelecektir..

Ki gelmelidir..

Çünkü bu yapıların tez elden deşifre edilmesi lazım.. Ülkenin ve milletin "ayağına" pranga oluyorlar…

Eğer ki, bunların üstesinden gelinirse, içimizden temizlenip, atılırsa..

İşte O zaman Türkiye, apaçık, yep-yeni bir zemine oturacaktır.

Yarınları aydınlık olacaktır..

Hele hele Mohis Kohen’lerin (Tekin Alp'lerin) direktif ve talimatlarıyla oluşa gelen "Turancılık anlayışına" dayalı ırkçıların da pabuçlarını pazara çıkarırsa..

İnanın, Türkiye sapasağlam, sarsılmaz bir zemine oturacaktır..

Ve o zeminde, yeni bir Osmanlı'nın ter-ü taze ruhu yeşerecektir…

Bu diriliş; Elbette ki 1400 sene önceki medeniyetimizin dirilişi olacaktır.

Bu diriliş; Kur’ana bağlılık dirilişi olacaktır.

Bu diriliş; Emperyalist, haçlı ve Siyonist keferele karşı bir diriliş olacaktır.

Bu diriliş; İçimizdeki kuru Kemalist geçinen, diplomalı ama kara cahil anlayışların hâkimiyetine karşı bir iman dirilişi olacaktır.

Bu diriliş; İster siyaset alanında olsun, ister medya alanında olsun, ister iktisadi, ekonomiksel dünyada olsun…

Milletin yeniden uyanışı olacaktır…

Artık bunların tüm kirli çamaşırlarını pazara çıkarılmış olacaktır ve olmaya da devam edecektir…

***

Cumhurbaşkanı, ekonomiye de el atmış durumda.

Türk ekonomisinde artık merkez bankası faizi artıramadı.

Tüm direnişe rağmen…

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişin ardından ilk faiz kararını açıklayan Merkez Bankası, beklentilerin aksine faizleri sabit tuttu.

Banka faizleri yüzde 17,75’te sabit kaldı.

Alınacak önlemlerin ilk testi oldu…

Ki baskı yapan çevreler umduğunu bulamadı.

Bu haberlerin hepsi, gerçekten Türkiye için iç açıcıdır ve umut kapılarını aralamaktadır...

Öyle ümit ediyoruz ki bu ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı yıllardan beri ayaklanan şer odakları, ne kadar terör estirirlerse estirsinler; başarılı olamayacaklardır…

Her ne kadar, milletin içinde de aldanan bazı sektörler ve insanlar var olsa da; minimize olacaklardır…

Özellikle bazı medya sektörleri, bazı siyaset sektörü, bazı din baronları…

Yıllardan beri aldatıcı tavır ve hareketleriyle bukalemun gibi renkten renge giren hıyanet şebekeleri; "artık bu ülkede" yer bulamayacaklardır.

Bir bir deşifre edileceğine inanıyoruz….

Çünkü, Erdoğan, Türkiye’nin siyasetini batı dünyasına karşı ayakta tutabiliyor..

Dik duruyor..

Boyun eğmiyor..

Öyle inanıyoruz ki, iktisadi alanda da yabancı para birimine karşı da, kur cehennemine de “Dur” diyecek kanaatindeyiz.

Dolar ve Euro, ABD’yi ve AB’yi yıllardan beri hep devleştirdi...

Patron oldular ve İslam dünyası zayıf duruma geldi.

Zayıf, güçsüz ve ekonomide ibre nerdeyse sıfıra getirilmiş bir siyasetle yönetiliyordu.

Ama artık yok…

***

Halkın çok büyük bir memnuniyetle karşıladığı Bakanlar Kurulu’nu da bir şans olarak görmeliyiz…

Oluşturulan "kabine" kadrosu, kuşkusuz ki halkı çok memnun etmiştir...

Bazı kamu kurum ve kuruluşları da içimizdeki bazı rant şebekelerinin sebepsiz yere zenginleşme arayışı da artık fiyasko ile neticelenmiş durumdadır.

Artık rasgele kimse devlet ihalelerini birilerine peşkeş ettiremiyor.

Bakanların hepsi, pırıl pırıl, seçkin insanlardır.

Aldatmayan ve aldatılmayan insanlardırlar…

Ama bazı şahsiyetler var ki, maazallah…

İsimlerini burada deşifre etmeye gerek görmüyoruz.

Bazı rantiyeci, plancı, vurguncu, sahtekârların varlığını da zaten kimse inkâr edemez.

Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da.

Devletin resmi kurumlarına dahi el atarak, daire memurlarından isteklerini yerine getirmeyenler, ya pasifize edilir, ya da sürüm sürüm süründürülür.

* * *

Bu tür rantiyeci kesimler, iktidar partisinin gölgesinde neler yapmadı ki?

Diyanete el attılar.

Diyanet’in bünyesindeki bazı sahtekâr din adamlarını, defalarca teftiş kurulunun haklarındaki karara rağmen kıllarına dokunulamadı.

Eğer diğer partiler olsaydı, halk diyecekti ki bunların zaten değerleri bu kadar, İslam’a inanmadıkları için bu tür edepsizleri himaye ediyorlar.

Ama ne yapacaksın?

Bugün AK Partinin bünyesinde bu tür unsurların varlığı söz konusuysa, ki tartışılmazdır..

Nitekim vay halimize diyoruz!

Bunlar yüzünden memleket gerçekten çok dar bir çerçevede yürüyor.

Örneğin; Diyarbakır Tapu Kadastro’daki dönen dolaplar, oynanan oyunlar…

Ve ne yazık ki oradaki dürüst çalışan tapu müdürlerinin "uğradığı" mağduriyetler…

Bunlar gibi birçok kurum ve kuruluşları hegemonyası altına alan bilinen troyka ve siyaset baronlarının bu tür işlerle uğraştıkları aşikârdır.

Onların dediklerini yerine getirmeyen herhangi bir bürokrat, kesinlikle o makamında oturtulmaz…

Mutlaka bir kayırmayla, onu oradan alırlar..

Hele hele onların zihniyetine karşı ters düşen varsa; tabiri caizse "anasından emdiği sütü burnundan" getirirler..

Özellikle, "Rüşvet gibi, adam kayırma" gibi, “Bunu al, bunu oraya koy” misaliyle taleplerini dinlemeyen birçok bürokratlar, bunların hışmına uğruyorlar…

Ya her şeyi içine çekerek, sindire sindire "ah u enin çekecek" ya da istifaya zorlanacak…

Veyahut da yer değiştirme gibi pasifize bir suikasta uğrayacaktır…

Örneğin; Yenişehir Tapu Kadastro Müdürü Ayhan Bayhan Bey’i yerinden alarak tenzil-i rütbe ile başka bir ilçeye gönderilmesi olayı gibi…

Keyfi işlemler…

"Bu bürokratları mağdur etmeleri aşikâr olduğu" halde birileri görmezlikten geliyor.

Olumsuzluğa göz yumuyor…

Ki hiçbiri kamuoyunun da dikkatinden kaçmıyor…

Diyarbakır kamuoyu diyor ki;

Çoğulcu parlamenter sistemine son verildiği halde, hala da birileri ellerini Diyarbakır’dan çekmiyorsa…

Rant peşinde kamu kurumlarında ranta dayalı kendi ekiplerini tutuyorlarsa…

Kimse kusura bakmasın, bu işin gidişatındaki "akıbet hiç iyi görünmüyor…!"

En derin saygı ve sevgilerimle…. 

 


Bu Makale 3312 kere okunmuştur.