Görüş Bildir

RAMAZANI GEÇİRDİK, BAYRAMINI DA KUTLADIK!

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre ülkemiz bir İslam ülkesi olma hasebiyle, yıllardan beri İslamiyet’e sıcak bakmayan içimizdeki satılmış piyon uşak unsur ve anlayışlara rağmen milletimiz büyük bir rahatlık ve memnuniyet içerisinde bir kez daha Ramazan orucunu tuttu…

Öyle inanıyoruz ki; "sınavı da" başarıyla geçirdi.

İftarlar ve sahur sofralarını, Allah’ın vermiş olduğu bol nimetleriyle geçirdik…

Faydalandık…

Oturduğumuz her sofrada besmele ile başladık, bitirdiğimizde de “Elhamdülillah” diyerek dua ile sonlandırdık.

Yüce Allah’ın İslam ümmetine özel olarak bağışlamış olduğu bu mübarek ay ve günler, bu ümmete nasip olmuştur.

Bu ümmet de gerçekten mevcut anayasal ve antidemokratik yasalara rağmen, halkımızın yüzde 99’u Müslüman olma hasebiyle o inançla Ramazana sarıldı ve o inançla da bayramını kutladı.

Ama o bayram ki keşke kansız olmuş olsaydı, keşke barışçıl bir hayatla donatılmış olsa idi.

Keşke kan dökülmeseydi, gözyaşları akmamış olsaydı.

Çünkü bayramlar birer barış simgesidir…

Ki bu minvalde, o inançla bayramlar bayram olabilir, idrak edilebilinir.

Yoksa üzüntülü, kederli, kavgalı, ailelerin baba ocaklarına kor ateşinin döküldüğü bir ortamda, bayramlar bayram olamaz.

Kutlanamaz…

Ümmet olabilme nokta-i nazarında, bayram idrak edilemez..

Seyran da olamaz.

Ne yazık ki üzüntü ve kederle geçirilen, istenmeyen bir hayat oluyor ki; Rabbim kimsenin başına getirmesin.

Ama bu millet zaman zaman nasibini bunlardan almıştır.

Allah bizlere de onlara da sabr-ı cemil nasip eylesin.

Tüm kötü günlerden korusun.

Bu kötü günleri güllük ve gülistanlık günlere çevirsin.

Böyle Ramazanları, böyle bayramları hepimize bir daha nasip eylesin.

Bu duayı ederken, başta Türkiye olmak üzere tüm İslam dünyasına sesleniyor ve diyoruz ki artık uyanma zamanı gelmiştir ve geçmiştir.

Uyanalım, sımsıkı Kur’an’a sarılalım.

Kur’an’la hayatımızı canlandıralım.

Kur’an ve sünnet-i nebeviye, yani Resulullahın hadisleri ile tüm İslam fukıhalarının görüş ve tespitleriyle hayatımızı biçimlendirelim…

Büyük İslam âlimlerinin vaaz ve nasihatleri ile donatılmış bir ümmet haline gelelim...

İnanın, sevgili dostlar.

O zaman Ramazanlarda Ramazan olur, bayramlar da bayram olur.

Toplum da gerçek manada intisap etmiş olduğu Hz. Muhammed (S.A.V)’in dinine layık bir ümmet haline gelmiş olur.

Büyüklerimiz bize hep böyle anlatmışlardır.

Elbette ki Müslüman olma hasebiyle mutlaka sıkıntılarla karşı karşıya kalmaktan kendimizi kurtaramayız.

Mademki dava adamıyız, o davaya sarılmalıyız.

O yüce davayı göğüslemeyen bir ümmet, bir toplum, hiçbir zaman başarılı olamaz, muvaffak olamaz, galip gelemez.

Mağlubiyet üstüne mağlubiyet, sıkıntı üstüne sıkıntıyla karşı karşıya kalmaktan kendini kurtaramaz…

Bir yere de varamaz...

Bu itibarla daima bunu göz önüne almamız gerekir…

Ki geçmiş tarihimizden ibret aldığımız müddetçe, inanın sevgili dostlar bir yerlere gelebiliriz.

Tarihimizden çok örnekler verebiliriz.

Ama köşemiz buna müsait değildir.

Bazı önemli konuları, ders-i ibret noktasında özetleyerek aktarmak istiyorum..

Bakınız, zaman zaman, "“Ankebût" süresinin bazı ayetlerini buradan sizlere aktarıyorum…

İşte, “Ankebût" süresinin  2. ve 3. Ayet-i celilesi.

2. Ayet; “İnsanlar, (sadece) ‘İnandık!’ demeleriyle bırakılacaklarını ve imtihan edilmeyeceklerini mi sanıyorlar?”

3. Ayet; “Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.”

Bakınız, Bakara suresinin 114. Ayeti bize şöyle buyuruyor;

“Ey insanlar!

Yoksa siz, sizden önce gelip geçenler gibi sıkıntı çekmeden hemen cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz.

Onların başına öyle ezici sıkıntılar ve katlanılmaz darlıklar geldi ki ve öylesine sarsıldılar ki inananlarla birlikte Peygamber de Allah’ın vaat ettiği yardımı ne zaman gelecek diye yakarıyorlardı.

İyi bilin ki Allah’ın yardımı çok yakındır.”

Bu durumda yine Kur’an deyimiyle, Kur’an’a sarılmamız gerekir.

Kur’an’a sarılmayan pusulasını şaşırır ve hayat boyu sistemin köleliğinden kendini kurtaramaz.

* * *

Sevgili dostlar.

Yıllardan beri bu ülke terör örgütlerinin pençesinden kendini bir türlü kurtaramıyor.

Sebebine gelince yanlış yönlendirme, devletin yanlış istihbaratları…

Hal böyle olunca "ya yerimizde saymış oluruz, ya da ileriye yönelik gerçek pusulamızı tespit edemez hale geliriz" ki Allah korusun.

Dönüşü olmayan bir hal alıyoruz.

AK Parti'nin İstanbul'da gerçekleştirdiği bayramlaşma programına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bakınız bu noktada neleri söylüyor..

“Rabbim’den bizlere hep birlikte nice Ramazanlar, nice bayramlar görebilmeyi nasip etmesini istiyorum.

Tabii böyle bir günde asıl ve öncelikle anmamız gerekenler şehitlerimiz ve gazilerimizdir.

Çünkü bugün burada bulunuyor olmamızı onlara borçluyuz.

Bu can bu tende oldukça beraberiz. Gelecek nesillere güçlü bir Türkiye bırakmanın peşindeyiz.

Türkiye bir yandan terör örgütlerinin hain saldırılarıyla, bir yandan diplomatik ayak kaydırmalarla, diğer yandan ekonomik suikastlarla aynı anda mücadele ediyor. Durmak yok yola devam, derdimiz bu.”

Evet, bir devlet büyüğü olarak bize bu tavsiyelerde bulunan böyle bir Cumhurbaşkanının varlığı bize göre bir şanstır ve müjdeleyici bir olaydır.

Yoksa yalaka, korkak, bazı dış mihraklara dayalı kirli zinde güçlerden korkarak, milletin inancına sahip çıkamayacak kadar pısırık şahsiyetleri, siyasileri, milletvekillerini ve hatta Cumhurbaşkanlarını da gördük.

Yine de her zaman için söylüyoruz;

Ramazanlarımız Ramazan olsun, Bayramlarımız da Bayram olsun.

Üzüntüsüz, kedersiz, kavgasız ve gözyaşları olmadan olsun.

Âmin diyoruz, şükranlarımızı sunuyoruz.

En derin saygı ve sevgilerimle.


Bu Makale 3091 kere okunmuştur.